ZİHNİYET BAŞTAN BELLİ
Yeni Anayasa uzlaşma süreci iki farklı komisyonlarda tartışılmaya devam ediyor. Bunlardan birincisi Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında AKP, CHP, MHP ile BDP’nin katılımları ile devam etmekte olan uzlaşma sürecidir. İkincisi ise Türkiye Büyük Millet Meclisi dışında İktidar Partisi ile BDP’nin oluşturduğu Anayasa uzlaşma komisyonudur. İktidar partisi ile BDP’nin oluşturduğu ikinci uzlaşma komisyonu her ne kadar Meclis çatısı altında sürdürülmüyorsa da sonuçta iktidar partisinin önem verdiği bu uzlaşma komisyonudur. Meclis çatısı altında sürdürülmekte olan Anayasa uzlaşma komisyonu ise göstermelikten ibarettir. Bu durum şu ana dek sürdürülen çalışmalardan belli oluyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde oluşturulan Anayasa uzlaşma komisyonunda şu ana dek herhangi bir ilerleme kaydedilememesi bu durumun net ifadesidir. İktidar partisi bu komisyonun çalışmalarını, Anayasa metninden ‘’Türklük ‘’ kelimesini çıkarmak suretiyle çoktan tıkamış bulunmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisinin Anayasa Uzlaşma komisyonu üyeleri de her ne kadar ‘’Türklük’’ kelimesinin Anayasa metninden çıkarılmasına sıcak baksalar da sonuçta bu komisyon üyeleri Cumhuriyet Halk Partisinin gerçek iradesini taşımadıkları için onların beyanı da geçersiz kalmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisinin ulusal kadroları her durumda ülkenin bölünmez bütünlüğüne sahip çıkmaktadır. Dolayısıyla iktidar partisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinden istediği Anayasayı çıkaramayacağını anlamış bulunmaktadır. Zaten iktidar partisi bu yüzden Yeni Anayasa arayışlarını Meclis dışında sürdürmektedir. Daha doğrusu iktidar partisi Yeni Anayasayı Milletin iradesinin dışında gizli sürdürmektedir. Yarın bir gün Meclis iradesi dışında sürdürülen uzlaşma görüşmelerinin içeriğini, hata kaza ile basına sızdığı zaman öğreneceğiz. Ancak iktidar partisi şimdilik bu görüşmeleri iradesine sığındığı Milletten gizli sürdürmektedir. Zaten bu görüşmelerin bir kısmı ‘’İmralı Tutanakları’’ olarak basına sızmıştı. İktidar partisi bu sefer işi daha sıkı tutuyor olmalı ki şu ana dek sürdürülmekte olan görüşmelerin devamı basına sızmadı.
İktidar partisi yine geçenlerde Mecliste devam etmekte olan Anayasa Uzlaşma Komisyonuna yeni bir teklif sundu. Bu teklif ise yeni yapılmakta olan Anayasanın, Anayasa Mahkemesinin denetiminden kaçırma teklifidir. Yani iktidar partisi yapılmakta olan Yeni Anayasayı da kendi yapılandırdığı Anayasa Mahkemesinden kaçırmaya çalışıyor. Hani İktidar partisine, hangi yasayı kimden kaçırıyorsun diye sormak lazım. Yani İktidar partisine kimin malını kimden kaçırıyorsun diye sormak lazım. Yani İktidar partisi yeni Anayasayı hem Milletten kaçırıyor hem de cemaatin etkisinde bulunan Anayasa Mahkemesinden kaçırıyor. Bu kadarına da pes diyorum. Bu kadarda olmaz diyorum. Balyoz Davası ile Ergenekon Davası konu olduğu zaman yargı bağımsız olacak ancak ucu kendilerine dokunduğu zaman bağımsız olmayacak öyle mi? O zaman iktidar sahiplerine, sizin güvenmediğiniz yargıya biz nasıl güveneceğiz diye sormak lazım. İşlerine geldiği zaman yargı bağımsız olacak amma velakin Cemaat ile kavgalı olunduğu için Mit Müsteşarı Hakan Fidan dâhil yeni yapılmakta olan Yeni Anayasaya yargı müdahale edemeyecek. Adaletin terazisinin bu kadar dengesiz yapılanmasına AKP İktidarı öncesi şahit olmamıştık. Çok şükür bu günleri de gördük. Yani iktidar sahipleri Yeni Anayasayı da kendilerinden kaçırmanın derdine düşmüşler. Uyan artık ey sevgili halkım uyan! Uyan da ortada dönen dolapları artık gör!
İktidar partisinin Anayasa Komisyon Üyesi Ahmet İyimaya, ‘’Anayasa Mahkemesi, Millet iradesi fikrine terstir. Millettin temsilcilerinin kararının, yargıçlara denetletilmesi milli iradeye uygun değildir’’ diyor. O zaman Danıştay da Milletin iradesine uygun değildir. Yargıtay da Milletin iradesine uygun değildir. O halde yargının hepsini tekmili birden kaldırıverelim. O zaman İyimaya’ya ‘’Erkler Ayrılığını da nasıl koruyacağımızı sormak lazım. Kim bilir belki de İyimaya’ya göre erkler ayrılığı da Milletin iradesine aykırıdır. Aslında uzun lafa gerek yok. Zihniyet baştan belli.03.04.2013
SAİT BALCI