BAŞKANLIĞA DOĞRU KOŞAR ADIM
Fethullah Gülen Terör Örgütünün 15 Temmuz darbe girişimi bastırıldı. Olağanüstü Hal ilan edildi. Jandarma ve Sahil Güvenlik İçişleri Bakanlığına bağlandı. Askeri okullar kapatıldı. Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri Komutanlıkları da Milli Savunma Bakanlığına bağlandı. Bakanlar Yüksek Askeri Şura’ya üye yapıldı. Anlayacağınız Erdoğan bugüne kadar ele geçiremediği TSK’ya bu şekilde sahip olmuş oldu. TSK’da artık bundan böyle Türk Milletinin yerine Erdoğan’ın askeri olur. Ne demiş Atalarımız? Görünen köy kılavuz istemez.
Peki, geriye ne kaldı kardeşim? Başkanlığa doğru giderken eksik bir şey kaldı mı? Olmaz mı hiç. Şimdilerde dillendirilen söylentiye göre TSK İmam Hatiplilere de açılacağı söyleniyor. Peki, TSK İmam Hatipleşirse ne olur? Her şeyden önce Erdoğan’ın askerleri olurlar. Emniyet zaten Erdoğan’ın güvenlik gücüydü. Onlar da Erdoğan’ın güvenlik güçleri olurlar. TBMM zaten Erdoğan’ın egemenliğinde görev yapıyor. Yüksek yargıya çay toplama görevi verilmişti. Geriye bir Anayasa Mahkemesi kalmıştı. Onu da OHAL kapsamında hallettiler.
Bu işin bir de siyasi ayağı var tabi. Demokrasinin olmazsa olmazları içinde olan muhalefet partilerinden bahsediyorum. MHP Erdoğan’a ilk günden bağlılığını kanıtlamıştı. Bu sayede kurultay diye de bir şey kalmadı. Çünkü olağanüstü bir durumdan geçiyoruz. Böyle bir süreçte kurultay filan yapılmaz tabi. MHP Allah muhafaza kurultayını yapmaya kalkarsa Fethullah Gülen Terör Örgütü yeniden darbe filan yapabilirdi. MHP’yi ele geçirmeye çalışabilirlerdi. Bu yüzden olağanüstü önlemler alınmış durumda. Erdoğan kendi güvenliğinden sonra Bahçeli’nin güvenliğinden de sorumlu tabi. Yoksa delege ve halk bazında güvenirliğini yitiren Bahçeli’yi orda nasıl tutacaksınız? Kolay değil tabi. Demokrasiye sahip çıkmak kolay değil tabii. Bahçeliye sahip çıkmak kolay değil tabi. Allahtan Erdoğan gibi bir dünya liderimiz var da başımız göğe eriyor. Elin memleketinde bile demokrasi mitingi yapıyoruz. İşi gücü bıraktık ta elin insanına bile demokrasi dersi vermeye başladık. Anlayacağınız bu derece demokrasiye âşık bir ülkeyiz yani. Daha ne diyeyim? Allah dünya liderimize zeval vermesin.
Peki, Ana Muhalefet liderimiz ne yapıyor? Öyle boş boş oturmak olmaz tabi. Demokrasi şölenine onun da katılması lazım. O da uygulanmakta olan demokrasimize kıyısından köşesinden kanınca kararınca katkıda bulunması lazım. İlk etapta Kaçak Saray’da düzenlenen toplantıya katılarak demokrasiye olan bağlılığını kanıtlamıştı. Hal böyle olunca dünya liderimiz Erdoğan bu durumu görmezden gelemedi tabi. Erdoğan ne de olsa okumuş irfan görmüş bir liderdi. Varsın diploma olmasındı. Her şey diploma demek değil ya. Dünya lideri olurken sorun olmuyor da Cumhurbaşkanı olurken mi sorun olacaktı?
Dünya liderimiz büyüklüğünü şimdi bir defa daha gösterdi. Muhalefete açmış olduğu davaları bir kereye mahsus olmak üzere geri çekti. Böylelikle muhalefet partilerimizin liderleri ve milletvekilleri derin bir nefes aldılar. Yoksa dokunulmazlıkları kalkmış olan partililerimiz Allah muhafaza kendilerini Silivri zindanlarında bulabilirlerdi. Ondan sonra zor ayıklardınız pirincin taşını. Sonra muhalefeti kim yapacaktı? Öyle değil mi? Çok şükür ki dünya liderimiz muhalefet partililerini affetti de, muhalefetsiz kalmadık. Bahçeli gibi Kılıçdaroğlu’da oturmuş olduğu koltuğu kaybetmiş olsaydı ne yapardık? Allahtan Erdoğan son anda yine imdadımıza yetişti. Hal böyle olunca muhalefet liderlerimiz de artık dünya liderimizin başkan olmasının önüne taş koymazlar. Uzatılan eli geri çevirmezler. 02.08.2016