DARBENİN SİYASİ AYAĞI
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş 15 Temmuz Darbe girişiminin ardından yapmış olduğu bir konuşmada, darbenin siyasi ayağı olduğunu söyledi. Ben de bu konuda Numan Kurtulmuş’a katıldığımı baştan söyleyeyim. Başarılı veya başarısız sonuçlanan tüm darbelerin mutlaka siyasi bir ayağı vardır. Ancak bu siyasi ayaklar her zaman ortaya çıkmazlar. Darbe girişimi başarılı sonuçlanırsa anında ortaya çıkarlar, yok eğer başarısız olursa gizlenirler.
İsterseniz öncelikle Numan Kurtulmuş’a bir kulak verelim. Sonrasında devam ederiz.
“Darbenin siyaset ayağı da vardır, olmaması mümkün mü? Olmaması mümkün mü? Türkiye’de hangi darbede siyaset ayağı yoktu? “Dolayısıyla bu kadar kendilerince hazırlanılmış, Cumhurbaşkanımızı öldürmek üzerine, öyle başlayacağı varsayılan bir darbenin mutlaka başka ayakları da vardır. Bunların hepsinin ortaya çıkartılması lazım”
Numan Kurtulmuş bu sözleri ile 27 Mayıs’a, 12 Mart’a ve 12 Eylül’e gönderme yapıyor. Peki, Numan Kurtulmuş yapılan siyasi darbelere gönderme yapıyor mu? Elbette hayır. Örneğin Kurtulmuş 31 Temmuz 2002 tarihinde DSP, MHP, ANAP hükümetinin nasıl yıkıldığını hatırlıyor mu? Elbette hatırlıyor ama işine gelmediği için bu siyasi darbeyi ağzına bile almıyor. Aslında o zaman DSP, MHP, ANAP hükümeti ABD’nin Irak politikası yüzünden bozulmuştu. Ortada Büyük Ortadoğu Projesi vardı. Bu proje kapsamında da Irak’ın kuzeyinde, Kuzey Irak Kürt Yönetiminin oluşturulması planı vardı. Ancak bu planın uygulanabilmesi için Irak’ın işgal edilmesi gerekiyordu. O dönem en iyi plan, ABD askerlerinin ülkemiz toprakları içinden geçerek Irak’ı işgal etmesiydi. Başbakan Bülent Ecevit o dönem bu plana hayır demişti.
ABD o dönem Bülent Ecevit’e tepki gösterdi. Hükümetin Ecevit’i ikna etmesini istedi. Ancak Ecevit pes etmedi. Bunun üzerine ABD DSP’nin içindeki kendine yakın Bakanların ve Milletvekillerin istifa etmesini istedi. 8 Temmuz 2002’de, Ecevit’in sağ kolu olarak nitelendirilen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, Dışişleri Bakanı İsmail Cem, DSP’li Bakanlar ve milletvekilleri istifa ettiler. 22 Temmuz 2002’de DSP’nin milletvekili sayısı 128’den 64 düştü. DSP’den ayrılanların çoğu Yeni Türkiye Partisi’ne geçti. Bu olay üzerine 31 Temmuz 2002’de 3 Kasım’da genel seçimin yapılması için TBMM’de oylama yapıldı. Yapılan oylama sonucunda 514 milletvekilinin 449 kabul 62 ret oy verdi. Böylelikle DSP, MHP, ANAP Koalisyon Hükümeti düşürülmüş oldu.
3 Kasım 2002 tarihinde yapılmış olan erken Milletvekili Genel seçimlerinde ABD’nin kurdurmuş olduğu AKP % 34.28, CHP % 19.39, DYP % 9.54, MHP % 8.36, GP % 7.25, ANAP % 5.13, DSP % 1.22 oranında oy aldılar. Ortaya çıkan bu tabloya göre % 10 seçim barajını AKP ile CHP aştı. Meclise de bu iki parti girdi. AKP’de tek başına iktidara geldi. Şimdi buradan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a sormak isterim. Bugün Fethullah Gülen Terör Örgütünün arkasında bulunan ABD, dün AKP’yi kurdurmasaydı bugün AKP iktidarda olacak mıydı? Hadi diyelim ki AKP’yi ABD kurdurmadı. Peki, kurulan AKP’yi ABD desteklememiş olsaydı bugün AKP diye bir siyasi parti olacak mıydı? Her şeyden önemlisi ABD 31Temmuz’da DSP, MHP, ANAP Koalisyon Hükümetini siyasi bir darbeyle yıkmamış olsaydı bugün iktidarda AKP diye bir siyasi parti olacak mıydı? Şimdi bu durumda Numan Kurtulmuş DSP, MHP, ANAP Koalisyon Hükümetinin bir siyasi darbeyle iktidardan indirilmiş olmasını kabul eder mi? Dün Ecevit’i indirenler bugün de Erdoğan’ı indirmeye çalıştılar. Meselenin özü de bu kardeşim.
Numan Kurtulmuş şimdi işi kaydı bırakmış darbe girişiminin siyasi ayağını arıyor. Ben de şimdi buradan Numan Kurtulmuş’a darbe girişiminin siyasi ayağını dün kendisini iktidara getiren irade de aramasını salık veriyorum. ABD’nin kendi içlerine yerleştirmiş olduğu siyasilere bakmasını salık veriyorum. Eğer Numan Kurtulmuş hakikaten hiçbir özeleştiriden kaçmadan bu darbe girişimin siyasi ayağını ararsa bulur diyorum. Bulduğu zaman o tablonun içinde de kendilerini görür diyorum. Başka da bir şey demiyorum.01.08.2016
