SURİYE’NİN HALEP MÜCADELESİ MEŞRUDUR
Son günlerde yandaş medya da bir Halep tartışması var ki, sormayın gitsin. Meğerse ne de çok Halep seveni varmış doğrusu anlamadım gitti. Halep’te elbette onlarca sivil yaşamını yitirdi. Bu durumu alkışlayacak halimiz de yok. Kendi ülkemizde patlayan bombalar yüzünden kaybettiğimiz vatandaşlara üzüldüğümüz kadar Suriye’de yaşamlarını yitiren vatandaşlara da üzülüyoruz.
Şimdi paylaştığımız bu acıyı bir tarafa koyalım. Suriye’nin birçok kentinde nasıl sivil vatandaşlar hayatlarını kaybediyorsa, Halep’li olan birçok vatandaş ta benzer şekilde hayatlarını kaybediyorlar. Bunun sorumlusu da ABD ile birlikte hareket eden emperyalist güçlerdir. Yeri gelmişken burada bir özeleştiri de yapayım. Aslında bu özeleştiriyi yandaş medyanın yapması gerekiyor. Ancak onların kitabında özeleştiri diye bir kelime olmadığı için doğal olarak böyle bir yaklaşımda bulunamazlar. Demek istediğim Suriye’de yaşamlarını yitiren vatandaşlardan ABD ile birlikte hareket eden emperyalist ülkeler ne kadar sorumluysa, bir o kadar da maalesef bizim iktidar sorumludur.
Yandaş basının Halep’te yaşamlarını kaybeden sivillerden dolayı duydukları üzüntüyü anlayabiliyorum. Ancak ortadaki bazı gerçekleri de görmemiz gerekiyor. Şu an devletin güvenlik güçleri Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinde PKK Terör Örgütü ile nasıl mücadele ediyorlarsa, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’da Halep’te aynı mücadeleyi veriyor. Biz nasıl PKK Terör Örgütü ile yapılan mücadele de sivil vatandaşlarımızın zarar görmesini istemiyorsak, Beşar Esat’da Halep’te yapılan mücadele de sivillerin zarar görmesini istemiyor. Bu yüzden Beşar Esat Halep’in boşaltılması için güvenli koridor açıyor. Sivil vatandaşların açılan bu koridoru kullanarak şehirden zarar görmeden çıkmalarını sağlamaya çalışıyor. Bu durumu görmezden gelebilir miyiz? Biz nasıl Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinde yapmakta olduğumuz operasyonlarda sivil halkın zarar görmemesi adına operasyon yapılan bölgelerden vatandaşları uzaklaştırmış isek aynısını şimdi Beşar Esat yapıyor.
Terörle mücadele anlamında da olsa ben de şahsen operasyonlardan dolayı vatandaşların bulundukları şehirleri terk etmelerinin zor olduğunu biliyorum. Çünkü kısa süreli de olsa bu göçlerin getirdiği birçok sorun var. Örneğin sağlık sorunları var. Geçim sıkıntısı sorunları var. Çocukların okul sorunu var. Göç edilen yerlere uyum sorunları var. Anlayacağınız sorun dediğiniz zaman var oğlu var. Bu yüzden terörle mücadele edilen bölgelerde birçok vatandaşımız maalesef göç etmek zorunda kaldı. Bu durumun onlar için ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum. Ancak öte taraftan da güvenlik güçlerimizin bölgeyi terör örgütlerinden temizleyebilmesi için bu türde önlem almak gibi zorunlukları var.
Terörle mücadele ederken uygulanan planlar bizim ülkemiz için nasıl geçerliyse, Suriye için de aynı şekilde geçerlidir. Yoksa terörle mücadele bizim ülkemiz için ayrı, Suriye için ayrı olamaz. Burada yandaş basının göremediği bir durum daha var. Aslında görüp te, görmek istemediği bir durum var. O da Suriye’de Beşar Esat’a karşı bayrak açanları terörist olarak görmedikleridir. Şimdi burada bir tespit yapalım. Biz, ülkemizde eline silah alarak devletimizin birliğine ve bütünlüğüne karşı ayaklananlara terörist diyoruz. Öyle değil mi? Fakat gerek siyasi parti üyeliği ile gerekse sivil toplum örgütleri içinde yer alarak iktidar partisinin icraatlarına karşı yapılan mücadelelere de meşru muhalefet diyoruz. Bu muhalefeti yapanlara da muhalif diyoruz. Aynı şekilde Suriye’de eline silah alarak meşru Devlet Başkanı Beşar Esat’ı iktidardan indirmek için silahlı eylem yapanlara da terörist denir. Peki, bu durumda onları meşru görebilir miyiz? Eğer bu teröristler meşru ise o zaman PKK Terör Örgütü de meşru olur. Bizim ülkemizin birliğine ve bütünlüğüne bayrak açanlar terörist ise Suriye’de de Halep’i ele geçirmek isteyenler de teröristtir. Dolayısıyla Suriye’de Halep’i ele geçirmek isteyen eli kanlı teröristlere karşı Suriye Devletinin yapmakta olduğu mücadele son derece meşrudur.14.12.2016