BugünMakaleler

KÖPRÜ, YOL VE HASTANE DIŞINDA BAŞKA NE VAR?

24 Haziran Pazar günü erken yapılacak olan Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bugünden sonra üç gün kaldı. Seçim çalışmaları tam gaz devam ediyor. Devam ediyor ama Cumhurbaşkanı Erdoğan devletin tüm olanaklarını kullanarak seçim kampanyasını sürdürüyor, diğer muhalefet partilerinin Cumhurbaşkanı adayları ise kendi bütçeleri doğrultusunda seçim çalışmalarını sürdürüyorlar. Mevcut Başbakan Binali Yıldırım da devlet olanaklarını sonuna kadar kullanıyor. Kim ne derse desin bu seçimlerin kampanyası maalesef eşit şartlarda geçmiyor. İktidar partililer gerek ekonomi yönünden gerekse devletin olanaklarını kullanmaları yönünden maça önde başlıyorlar. Bu durumdan dolayı seçimlerin eşit şartlarda geçmesine maalesef gölge düşmüş oluyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devletin tüm olanaklarını sonuna kadar kullanması seçimlerin aslında eşit şartlarda geçmediğinin tam bir göstergesidir. Yasa değişmeden evvel İç İşleri Bakanı, Adalet Bakanı ve Denizcilik ve Ulaştırma Bakanları istifa ederlerdi. Değiştirdikleri yasa ile bu Bakanların istifa etmelerinin ödünündeki engeli de kaldırdılar. İktidar partisi artık tüm kadroları ile seçimlere hazırlanabiliyorlar. Hani eskiden biraz da olsa demokrasi vardı. Bugüne kadar iktidara gelen siyasi partililer demokrasiyi bir nebze de olsa içlerine sindirebiliyorlardı. Ancak geldiğimiz nokta da AKP iktidarı demokrasiyi içine sindirme iradesini bile gösteremiyor. Anlayacağını bu seçimlere bu şartlar altında giriyoruz.

Bu seçim kampanyalarının adil şartlar altında yapılmadığını biliyoruz da, peki iktidar partisinin seçim vaatleri toplumu kucaklayabiliyor mu? Cumhurbaşkanı Adayı Erdoğan seçimi tekrar kazanırsa ekonomi canlanabilir mi? Ben pek sanmıyorum. Atalarımız bile ’’ Görünen köy kılavuz istemez’’ demişler. Toplumu sürekli kutuplaştıran Erdoğan’ın tüm kesimleri kucaklaması pek mümkün görünmüyor. Ufukta İşsiz gençler için yeni iş alanlarının açılması görünmüyor. Yerli üreticiyi desteklemek yerine ithalatı destekleyen Erdoğan’ın ülkenin istihdamını düzeltebilmesi de pek mümkün görünmüyor. Anlayacağınız iktidar partisinin bu denli iflas ettiği bir dönemde Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidiyoruz.

Eğer siz bu ülkenin varını yoğunu özelleştirmek suretiyle satarsanız insanları işsiz güçsüz bırakmış olursunuz. İnsanların geleceğini yok etmiş olursunuz. İnsanların umudunu kırmış olursunuz. Böyle bir durumda insanlar umutla geleceğe bakabilirler mi? Evine ekmek götüremeyen bir insan mutlu olabilir mi? Mutlu olmayan bir insan topluma faydalı olabilir mi? Kendi geleceğini göremeyen bir insanın ruh hali nasıl olur? Eve ekmek götüremeyen insanların veya girdiği borç yüzünden maddi sıkıntı çeken insanların intihar girişimlerine şahit olmuyor muyuz? Cinnet geçiren insanlara şahit olmuyor muyuz? Bu tür girişimler gelir dağılımının eşit olmadığı ülkelerde olur. Biz de maalesef gelir dağılımı düzensiz olan ülkelerden bir tanesiyiz. On altı yıllık AKP iktidarında da gelir dağılım eşitsizliği tavan yaptı. İnsanların gelir düzeyi düşmekle kalmadı aynı zamanda insanlar yoksullaştılar.

Uzun zamandan bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim konuşmalarını takip ediyorum. Erdoğan her konuşmasında bugüne kadar yapmış olduğu köprü, yol ve hastaneden başka bir şey söylemiyor. Çünkü yaptığı yatırımlar arasında bunlardan başka bir şey yok. Olsaydı zaten söylerdi. Hani bunları da devlet olarak yapmış olsaydı iyiydi. Köprü, yol ve hastaneyi de ihale ile özel sektöre yaptırdı. Şimdi insanlar yapılan bu köprü ve yoldan geçiyorlar ama parasını ödeyerek geçiyorlar. Yeni yapılan şehir hastanelerine yüklü miktarlarda para ödeyerek sağlık yardımı alabiliyorlar. Sosyal devlet böyle mi olmalıdır? Devlet vatandaşına yaptığı yoldan para alır mı? Vatandaşlar vergi ödemek suretiyle devletine karşı olan görevlerini yerine getirirlerken devlet her yaptığı hizmetten para alarak mı vatandaşına olan görevini yerine getirecek? Vatandaş bu hizmetleri alırken ödediği para ile alsa yine iyi. Ancak iş bununla da bitmiyor. Eğer yol, köprü ve özel hastanelerden yeteri kadar para kazanamazlar ise devlet geri kalanını yine vatandaşından topladığı vergilerden tamamlıyor. Böyle bir anlayış olabilir mi? Vatandaşa hizmet dediğiniz böyle mi olur?

Cumhurbaşkanı Erdoğan düzenlediği tüm mitinglerde sürekli bu konuları dile getiriyor. Muharrem İnce fabrika derken Erdoğan kıraathane diyor. Bugün eğer 2000’li yıllarda olmuş olsaydık Cumhurbaşkanı Erdoğan bu seçim konuşmaları ile baraj altında kalırdı. Teknoloji çağında maalesef sınıfta kaldık. Muharrem İnce nano teknoloji diyor, Erdoğan yerli otomobil diyor. Yerli otomobile karşı olan mı var sanki? Daha başka ne diyebilirim ki? 21.06.2018

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title