BugünMakaleler

İKTİDARLARINI, YAPTIKLARI SİYASİ BASKIYA BORÇLULAR

sait-balci - 3

UĞUR MUMCU’YU VE DEVRİM ŞEHİTLERİNİ UNUTMA!
DENİZ FENERİNİ UNUTTURMA!
SOMA VE ERMENEK MADEN KAZALARINI UNUTMA!
GEZİ PARKI EYLEMLERİNDE KAYBETTİĞİMİZ 6 ŞEHİDİMİZİ UNUTTURMA!
17– 25 ARALIK YOLSUZLUK VE RÜŞVET ÇARKINI UNUTMA!
KAÇAK SARAYI VE MALİYETİNİ UNUTTURMA!
PKK İLE MÜZAKERE MASASINA OTURANLARI UNUTMA!
VE GÜNDEM DEĞİŞTİRMELERİNE ASLA KANMA!

Salı günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmeye başlayan İç Güvenlik Paketi beklenildiği gibi sert tartışmalara neden oldu. Söz konusu yasa tasarısına muhalefet partileri öteden beri zaten karşı çıkıyorlardı. İktidar partisinden bu paketi geri çekmelerini istiyorlardı. Ancak ilk günden itibaren sert tartışmalara neden olan paketi iktidar partisinin geri çekmeye hiç niyeti yok. Tavırları aynı 4 +4+4 adlı kesintili eğitim paketini Meclisten geçirdikleri günden hiçbir farkı yok. Zihniyet aynı. Bakış açıları aynı. Geri adım atma yok. Muhalefet partilerinin neden itiraz ettiklerini sorgulama yok. Acaba bir yerde yanlış mı yapıyoruz diye özeleştiri yapmak yok. Ancak Cumhur Başbakan’ın emirlerini aynen yerine getirme var. Çünkü ucunda tekrar Milletvekili adayı gösterilme durumu var. Bunun yolu da Cumhur Başbakan’ın emirlerini harfi harfine yerinse getirmekten geçiyor.

Bugün İç Güvenlik Paketinin içeriğine girmeyeceğim. Çünkü zaten son günlerde gire çıka, gire çıka bir hal oldum. Bugün sadece ilgili yasa tasarısını savunan İktidar partisi Milletvekillerinin ortaya koydukları iradeyi yazacağım. Yani Milli İradenin demokrasi anlayışını yazacağım.

Geçenlerde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ne demişti? ‘’Biz yüzde 50 oy alıyoruz. Fakat geriye kalan yüzde 50’de bir nefret söylemine dönüşüyor. Eskiden sokağa çıkardık taraftarımız bizi çok severdi. Karşıdaki muhalifler de saygı duyardı. Şimdi bir nefretle bakış seziyorum. Kemikleşme, kamplaşma var” demişti. Bülent Arınç’ın önce söyleyip sonra da yanlış anlaşıldım dediğine çok kere şahit olduk. Ancak Bülent Arınç burada bir öz eleştiri yaptı. Yani içinden geçenleri söyledi. Bu söylemi iktidar partisinin Milletvekilleri de dikkate almaları gerekir. Çünkü Bülent Arınç’ın söylediği gibi % 50 oy veren varsa, bir o kadar da oy vermeyen bir kitle var. Yani toplumun yarısı iktidar partisine güvenmiyor. Aslında ben % 50 oylarının olduğundan da şüpheliyim ya, neyse. Bu konuyu da bir başka gün yazarım. Çünkü % 50 meselesi öyle sanıldığı gibi basit bir durum değil.

Konuya kaldığım yerden devam edeyim. İktidar partisi % 10 baraj sistemi yüzünden hak ettiği milletvekili sayısından çok daha fazlasını çıkartıyor. Dolayısıyla % 50 oy alsa bile 275 milletvekilinden çok daha fazla milletvekili çıkartıyor. Böylelikle Meclis çoğunluğunu elde ediyor. Dolayısıyla da tek başına istediği paketleri çıkartabiliyor. Mecliste tüm muhalefet milletvekilleri de birleşse, yine istediğini yapıyor. Hani bir öz eleştiri yapıp ta, ilgili yasa tasarısının tepki çeken maddelerini değiştirmeye bile yanaşmıyorlar. Ya ne yapıyorlar? İç Güvenlik Paketini eleştiren Milletvekillerinin üzerlerine yürüyorlar. Muhalefet Milletvekillerine tekme tokat girişiyorlar. Aynı 4 +4 +4 adlı kesintili eğitim yasasını Meclisten geçirirken sağa sola tekme savurdukları gibi. Değişen bir şey yok. Bunların yerine başka Milletvekilleri gelse, onlar da aynısını yaparlar. Çünkü bunların fıtratında yanlışı doğrudan ayırma diye bir şey yok. Kendilerinden başkasının düşüncelerine değer verme diye bir şey yok. Çoğunluk kendilerindeyse onlardan başka haklı yok. Yani onlara göre Milletvekili sayısı ile ortaya koydukları siyaset hep eşdeğer. Karşılarında bulunan iradenin hiçbir önemi yok. Çünkü bakış açıları bu. İktidardan düşmedikleri müddetçe de siyasi rakiplerinin düşüncelerine asla itibar etmezler.

Şimdi soruyorum. Halen hazırdaki yasalar iç güvenliği sağlamaya yetmiyor mu? Yoksa bu yasalar teröristler ile ilgili mücadele de mi yetersiz kalıyor? Arama ve gözaltına alma kararı poliste olmaz ise iç güvenlik sağlanamıyor mu? Dedim ya amaç iç güvenliği sağlamak değil. Amaç iktidarlarına karşı yapılan protesto gösterilerine katılan vatandaşları sindirmek. Onların toplu gösteri ve yürüyüş haklarına engel olmaktır. Yoksa iç güvenliği sağlamak bahanesi hikâye. Bunu kendileri de biliyorlar, toplumun aydın kesimleri de biliyor. Bildikleri bir şey daha var. O da, iktidarlarını toplum üzerinde yaptıkları siyasi baskıya borçlular. Hepsi bu.

Yarın tekrar görüşmek üzere hoşça kalın.19.02.2015

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title