Makaleler

AYM VE AİHM’DEN SONRA BİR DARBE DE BM’DEN

sait-balciUzun tutukluluk süreleri ile ilgili ilk evvel Anayasa Mahkemesi adım attı. Anayasa Mahkemesi, terör ve örgütlü suçlarda tutukluluk süresini 10 yıla kadar uzatan Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. Maddesindeki hükmü, Anayasa’ya aykırı bularak oybirliği ile iptal etti. Fakat davanın görülmekte olduğu Ağır Ceza Mahkemelerinden bir çıt yok. Hukukçular, Balyoz ve Ergenekon Davalarına bakan yargıçlara çağrıda bulunarak derhal tutuklu yargılanan yurtseverlerin serbest bırakılmasını talep ettiler. Yine kulak kabartan yok. Ancak Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararı kendilerine ulaşmadığını söylediler. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi Başkanı almış oldukları karara açıklık getirdi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, devam etmekte olan davalarla ilgili mahkemelerin tahliye kararları verebileceklerini açıkladı. Haşim Kılıç ayrıca hükümete de aynı zamanda 1 yıl içinde yeniden düzenleme yapma yetkisi verdiklerini açıkladı. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararını davayı görmekte olan mahkemeler aldırmayınca Başkan Haşim Kılıç bu defa yüksek mahkemenin röportörüne gerekçeli kararın bir an evvel yazılması talimatı verdi. Hukuk diyoruz. İleri demokrasi diyoruz. Ama gelin görün kü maalesef Ağır Ceza Mahkemeleri halen Anayasa Mahkemesinin kararlarını uygulamamakta direniyorlar. Bunların adına da ‘’diren mahkeme’’ konulsa daha isabetli olacak.

Anayasa Mahkemesinin kararları yetmedi bu defa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları ortaya çıktı. Hükümetin, Avrupa İnsan hakları Mahkemesi’ndeki terör suçuyla ilgili bir başvuruda, terör suçu yönünden 6 yıl tutukluluğu ‘’uzun tutukluluk’’ saydığı ortaya çıktı. Balyoz ve Ergenekon Davalarına emsal teşkil edecek bu karar konusunda hükümet 6 yıl tutuklu kalan sanığa tazminat ödemeyi kabul ettiği ve davanın da ‘’dostane çözümle ‘’ sonuçlandırıldığı ortaya çıktı. Bu durumda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kişiye özel yargılama yapamayacağına göre almış oldukları bu karar halen Yargıtay’da temyiz aşamasında bulunan Balyoz Davası ile karar aşamasına gelen Ergenekon Davasını yakından ilgilendiriyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde sonuçlanmış olan örnek davanın sonucu bilindiği halde Ağır Caza Mahkemelerinin bu karara uymaması ise ayrı bir hukuk katliamıdır. Avrupa İnsan Hakları Beyannamesinin kabul etmiş bir ülke olarak, Ağır Ceza Mahkemelerinin halen daha hukuku uygulamamakta ısrar etmesini anlamak hiç mümkün değildir. Siz ne kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu kararı saklarsanız saklayın elbette işte böyle bir gün ortaya çıkıveriyor. İlgili kararı dostane bir şekilde de çözseniz de artık karar bir şekilde tescillenmiş oluyor. Bu kararı toplumun sağduyusundan saklamak ayrı bir gaflet, kararı uygulamamak ise bir hukuk cinayetidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını baz almamak da uygulanmakta olan ileri demokrasiye iyi bir örnek teşkil ediyor doğrusu. Geri kalmış ama çokbilmiş iktidarın demokrasi anlayışı ancak bu kadar oluyor işte. Demokrasi diye katledilen hukuku topluma yutturabileceklerini zannediyorlar. Avrupa İnsan hakları Mahkemesine ödenen tazminatlar nasıl olsa ceplerinden çıkmıyor ya o yüzden. Sürmekte olan davalara önyargılı olarak verilen kararlara karşı kendilerine dava açılamıyor ya o yüzden. Daha ne diyeyim?

Anayasa Mahkemesi uzun tutukluluklarla ilgili karar alıyor. Fakat ne tınlayan var ne de kararları uygulayan. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi geçmişte halen devam eden davalarla la ilgili örnek teşkil edecek bir davaya imza atıyor fakat uygulama yine yok. Askeri darbe dönemlerinde bile görülmeyen hukuk cinayetleri maalesef sözde bize ileri demokrasinin uygulandığının söylendiği ülkemizde yaşanıyor. Uzun tutukluluk süreleri ile ilgili Anayasa Mahkemesinin almış olduğu kararlar uygulanmamak üzere rafta bekletiliyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu kararlar da emsal teşkil etmemesi açısından dolapta bekletiliyor. Az gelişmiş ülkenin çokbilmiş iktidarı, şimdi daha geçenlerde Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’nun almış olduğu kararları nerede saklayacak çok merak ediyorum doğrusu. Bu karaları da halktan kaçırmak mümkün müdür? Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Grubunun kararlarına da hiçe saymak mümkün müdür? Birleşmiş Milletler Keyfi tutuklamalar Grubu, uzun tutukluluk sürelerinin Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne aykırı olduğunu vurgulamış. Ayrıca mahkeme öncesi uzun tutukluluk süreleri, masumiyet karinesinin eksikliği, lehte ve aleyhteki delillerin savunma tarafına verilmemesi, savunmaya tanık çağırma olanağı tanınmaması, mahkemenin dijital delillerin geçerliliğini değerlendirmek üzere bilirkişi atamasını reddetmesi ve sanık avukat mahremiyetinin eksikliği bu ihlaller arasında sayılmış. Birkaç gündür Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamamlar Çalışma Grubunun kararları konusunda hükümet kanadından bir açıklama gelir mi diye bekledim ancak ben herhangi bir açıklamaya rastlayamadım. Belki de kaçırmış olabilirim. Ancak yine de bu karaların uygulanacağına dair bir açıklamaya rastlayamadım. Bu kararlardan sonra halen daha inatla tutuklu olarak yargılanmakta olan yurtseverler serbest bırakılmazsa, hukuk çiğnenmeye devam ederse vatandaşların devlete güveni kalır mı? Vatandaşlar devlete karşı olan görevlerini yerine getirirken, devletin de vatandaşına karşı olan görevlerini yerine getirmemesine örnek teşkil eden ve demokrasi ile yönetilen bir ülke var mıdır? Ne dersiniz? 26.07.2013

SAİT BALCI

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title