16 NİSAN REFERANDUMU KABUL EDİLİRSE NE OLACAK?
Memleketi, Kıbrıs ve Ege Denizinde bulunan adalarımız dâhil maalesef kuşatma altına aldılar. Türk milleti olarak bu kuşatmayı yarmak zorundayız. Kuşatmayı yarmanın yolu da 16 Nisan da yapılacak rejim değişikliği yasasına HAYIR oyu vermekten geçiyor. Yoksa Osmanlı İmparatorluğunun çöküş sürecinde dışarıdan işgal edilen Türk Milleti bu sefer içeriden işgal edilmiş olacak. Böyle bir durumun ileride maalesef telafisi de olmayacak.
Adı ilk zamanlarda ‘’Büyük Ortadoğu Projesi’ olan fakat daha sonra görülen lüzum üzerine ‘’Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi’ne dönüştürülen bir proje ile ilk başta da söylediğim gibi maalesef kuşatıldık. Projeyi yıllardır destekledikleri FETÖ ile hayata geçireceklerdi. Ancak Pentagon daha kolay yolu seçti. FETÖ ile kuşatma yakın bir zaman içinde meyvesini veremeyebilirdi. Oysaki aceleleri vardı. Daha uzun bir süre bekleyemezlerdi. CIA’nın FETÖ ile birlikte yürüttüğü program askıya alındı. Bunların yerini şimdi pentagon aldı. Pentagon tüm yetkilerin bir kişinin elinde toplanacağı Başkanlık sistemini önerdi. Bahçeli ile Erdoğan’da bu projeye balıklama atladılar. Bu projenin hayata geçmesi için şimdi varlarını yoklarını ortaya koyuyorlar.
Peki, Başkanlık sistemi denilen rejim değişikliği sistemi kabul edilirse ne olacak? En çok merak edilen soru da zaten budur. İktidar çevreleri her ne kadar da olsa Başkanlık sistemi gelirse her şey daha iyi olacak deseler de aslında böyle olmayacak. Başkanlık sistemi kabul edilirse ilk etapta Erdoğan bugüne kadar aşmış olduğu yetkilerden dolayı ileri de yargılanmasının önüne geçilmiş olacak. Çünkü Erdoğan Anayasaya uyması gerekirken Anayasa Erdoğan’a uydurulmuş olacak. Dolayısıyla yetki aşımı yasal hale gelmiş olacak. Başkanlık sistemini getirmek istemelerinin birinci nedeni budur.
Başkanlık sistemi denilen rejim değişikliği yasasını getirmelerinin ikinci bir nedeni ise Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin hayata geçirilmesidir. Yani ülkenin eyaletlere dönüştürme sürecidir. Dolayısıyla ülkenin parçalanmasıdır. Güney Doğu Anadolu Bölgesinin de içinde olduğu Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile Suriye’de oluşturulan kantonların birleştirilmesi sonucu ikinci bir İsrail devletinin kurulmasıdır. Kuzey Kıbrıs Türk Devletinin Rumlara devredilmesidir. Ege Denizinde bulunan ve Lozan Barış Antlaşması ile ülkemize bırakılan adaların Yunanlılara devredilmesidir. Şu an itibarıyla uygulanmakta olan bu proje devam ediyor. 16 Nisan günü de tescillenmiş olacak.
Peki, uygulanmakta olan bu projeden Türk milletinin haberi var mı? Bu soruya şöyle yanıt vereyim. ‘’Hayır’’, oyu kullanacak olanların haberi var. Cumhuriyet Halk Partililerin haberi var. Milliyetçi Hareket Partisinin tabanının haberi var. Demokrat Partililerin haberi var. Saadet Partililerin haberi var. Büyük Birlik Partisinin tabanının haberi var. Vatan Partililerin haberi var. AKP içinde bulunan Atatürkçü ve ülkenin bölünmez bütünlüğünden yana taraf olan partililerin haberi var. Daha burada adını sayamayacağın irili ufaklı birçok siyasi partililerin haberi var. Ancak neden EVET dediğini bile bilmeyen ve iktidar Partisine oy veren kitlelerin haberi yok. Zaten onlar neden ‘’EVET’’ dediklerini bilmiş olsaydılar ‘’HER ŞEYE RAĞMEN EVET’’ demezlerdi. Öyle değil mi?
12 Eylül 1980 Askeri Darbe Yasasına ‘’EVET’’ denilmesinin bir nedeni de buydu. Yine 12 Eylül 2010 ‘’YETMEZ AMA EVET’ ’referandumunun bir nedeni de buydu. Şimdi 16 Nisan 2017 rejim değişikliği yasasının bir nedeni de budur. Bu sebeplerden dolayı 16 Nisan rejim değişikliği yasasının bertaraf edilme zorunluluğu vardır.
Eğer bu referandum da kabul edilirse Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin ülkemiz ayağında bulunan en büyük engel aşılmış olacak. Çünkü bu projenin hayata geçirilme aşamalarında TBMM eskiden olduğu gibi etkin olamayacak. Cumhuriyetin savcıları da harekete geçemeyecekler. Anayasa Mahkemesi de değiştirilmiş yapısından dolayı ülkenin parçalanmasına ses çıkaramayacak. Tüm yetkiler bir kişide olduğu için memleketin parçalanması, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Rumlara devredilmesi ve Ege denizinde bulanan adalarımızın Yunanlılara devredilmesi daha kolay olacak.
Sanırım kötümser bir tablo çizdim. Farkındayım. Ancak süreç bu amaç doğrultusunda işliyor. Yazının başında da belirttiğim gibi bu senaryoyu bertaraf etmek halen daha mümkün. Yapılacak tek şey var. O da 16 Nisan günü yapılacak olan rejim değişikliği yasasına ‘’HAYIR’’ demek. 11.04.2017