Makaleler

YENİDEN AÇILIMLARA DOĞRU KOŞAR ADIM


Yeni açılımlar yolda. Henüz daha tam olarak mutabakat sağlanamadı ama üç aşağı beş yukarı belli. Ancak yaşama geçmesi için henüz erken. Çünkü seçimlere daha çok var. Ortam da mutabakat için henüz hazır değil. Bir taraftan üzerimize vazife olan Suriye sorunu halledemedik, öbür taraftan da cemaat ile henüz barışı sağlayamadık Yani şu an her şey oluruna bırakılmış durumda. Her kafadan ise ayrı bir ses çıkıyor. Başbakan bu kez olaylara müdahale etmekte zorlanıyor. Meydan da bu sefer cemaat yanlısı Şamil Tayyar’a kalmış görünüyor. Şamil Tayyar en son Gaziantep’te düzenlenen terör faciası dolayısıyla Başbakan’a sert yüklenmişti. Şamil Tayyar’’istihbarat zafiyetinin olmadığını’’ söylemişti. Yani Gaziantep’te terör faaliyetinin olacağı biline biline seyirci kalındığını söylemişti. Bu teşhisleri ortaya koyanın AKP’nin bir milletvekili olması düşündürücüdür. Eğer AKP şu an cemaat ile bir iç savaş yaşamamış olsaydı Şamil Tayyar bu türde teşhislerde bulunmayacaktı. Yani en azından kamuoyu karşısında bu teşhislerini paylaşmayacaktı. Buradan böylece de cemaat ile iç savaşın devam etmesi halinde AKP’nin daha birçok zaaflarını öğrenebileceğimizi çıkarabiliriz.

Açılım politikalarında gerek AKP gerekse ABD eş zamanlı hareket ediyor. Politikalar ortaklaşa belirleniyor. Her şeyden evvel zaman iyi ayarlanıyor. Öyle durduk yerde her gün açılım görüşülmüyor. İlk evvel ya ABD’den dost Hillary Clinton ülkemize geliyor ya da son dönemlerde diplomasi alanında harikalar yaratan Suriye’nin kuşatılması adına gösterdiği çabaların binde birini bile evine gösteremeyen Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu ABD’ye gidiyor. Tabi buralarda nelerin konuşulduğunu Dışişleri Bakanlığınca kamuoyuna açıklanmadığı için ileriki günlerde belki wikileaks belgelerinden öğreneceğiz. Ancak bu görüşmelerden komşumuz Suriye’de Beşşar Esat’ın nasıl arkadan vurulabileceğinin konuşulduğu kesin. Irak’ta eskiden Saddam Hüseyin’in iktidardan indirme planlarının görüşüldüğü gibi şimdi de Suriye’ye destek veren Maliki Hükümetinin nasıl yıkılacağının görüşüldüğünü tahmin etmemek hiç de zor değil. Suriye’den sonra gelecekte İran’ın da nasıl iç savaşa sürüklenebileceğinin görüşülmüş olabileceğini tahmin etmek hiç zor değil. Ortadoğu projelerinin Suriye ayağının başarılı olabilesi için Çin ve Rusya’nın nasıl devre dışı bırakılabileceğinin görüşülmüş olmasını tahmin etmek yine hiç zor değil. İşte tüm programların içinde ülkemizde sürmekte olan açılım politikalarını da bir araya muhakkak sıkıştırıyorlardır. Zaman ve zemin ayarlanması iyi yapılıyordur. Açılım politikalarının başarılı olabilmesi için kamuoyunun ne zaman ve nasıl hazır olabileceğini muhakkak görüşüyorlardır.

Bu aralar Suriye politikasında meydana gelen sıkıntılardan dolayı ABD ve AKP henüz kendilerini açılım politikalarına tam veremediler. Ancak PKK bu boşluğu fırsat bilip terör eylemlerini arttırdı. PKK Suriye’de diğer bir kolu olan PYD’nin Esat’ın bıraktığı boşluğu doldurmasından güç alarak aynı taktiği Şemdinli’de denedi. Suriye’de PYD’nin eline geçen bölgenin kontrolünün PYD’ye bırakılamayacağını söyleyen Hillary Clinton aynı şekilde de PKK konusunda Ülkemizin çıkarlarını paylaştığını söylemişti. Aradan geçen zamandan sonra halen PYD Suriye’de varlığını sürdürüyorsa Hillary Clinton’nın bizi açıkça idare ettiğini söyleyebiliriz. PKK, ABD’nin bilgisi dışında hareket edemeyeceğine göre bu saldırıların arkasında ABD’nin de olduğunu açıkça varsayabiliriz. Yani anlayacağınız iki arada bir deredeyiz. Bir taraftan Ortadoğu Projesinin başarıya ulaşabilmesi adına varımızı yoğumuzu ortaya koyuyoruz, diğer taraftan da sahiplendiğimiz bu projelerin en son kurbanı kendimiz olacağını bile bile destek veriyoruz. Geçmişte Kurtuluş savaşlarında sergilediğimiz kahramanlıklarımızdan dolayı Dünya Milletlerine nasıl örnek olarak tarih sayfalarında yerimizi almışsak bu sefer de bu gidişle korkarım ayağına kurşun sıkan devlet olarak tarih sayfalarında yerimizi alacağız.

Geçmişten bu yana tarihe yazdırmış olduğumuz kahramanlıklara öfke duyanlar eminim bugün eteklerine ziller takarak oynamaktadırlar. Tarih yazmış bir Milletin nasıl bu kadar ulusal benliğini kaybettiğini gördükçe sanıyorum bayram ediyorlardır.

Geldiğimiz noktada ise zaman halen ABD’nin çıkarları doğrultusunda ilerliyor. Ancak ülkemiz lehine bu mevcut planların bozulması zorda değil. Bugün toplum olarak Gaziantep’te teröre gösterilen tepki yurt geneline yayıldığı zaman elbette bu planlar işlevsiz hale gelecektir. Hatay’da mülteci kamplarının varlığına olan tepki yurt geneline yayıldığı zaman elbette siyasi iktidar durumu gözden geçirmek zorunda kalacaktır. Halk’a rağmen ne bir mülteci kampının ne de bir eğitim kamplarının varlıklarını devam ettirebilirler. Yeter ki ayağımızı bastığımız, havasını kokladığımız bu vatana hep beraber sahip çıkalım. Yeter ki Arap Baharları karşısında ABD’yi değil komşularımıza sahip çıkalım. Yeter ki ver kurtulcu değil ulusalcı olalım.29.08.2012

SAİT BALCI

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title