YAVUZ SULTAN SELİM KÖPRÜSÜ
29 Mayıs Çarşamba günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün katılımları ile İstanbul’un 3. Boğaz köprüsünün temeli atıldı. Köprünün adına Cumhurbaşkanı ‘’Yavuz Sultan Selim Köprüsü’’ adını vermiş. Ne diyelim? Hayırlı olsun. Hayırlı olmasına olsun da ‘’Yavuz Sultan Selim’’ adı alevi yurttaşlarımızı rahatsız etti. Çünkü çok övündüğümüz Osmanlı Tarihimizin geçmişinde Yavuz Sultan Selim maalesef Anadolu’da alevi yurttaşlarımız katletmiş. Alevi yurttaşlarımız da haklı olarak şimdi İstanbul’un 3.köprüsüne ‘’Yavuz Sultan Selim’’ adının verilmesine öfke duyuyorlar. Sanki memleket de isim kalmamış da inatla nerde açılış varsa oranın ismine Osmanlı padişahlarının isimleri verilmeye çalışılıyor. Böylelikle Osmanlı İmparatorluğuna olan özlemlerini gideriyorlar. Ancak öbür taraftan da verdikleri isimlerin halk nezdinde tepki çekip çekmeyeceğine bakmıyorlar. Ne de olsa ben ettim oldu anlayışı hakim ya o yüzden. Sanki memleketin Osmanlı isimlerinin haricinde başka derdi kalmamış gibi. Cumhuriyetin kurulalı 90 yıl olmuş ama hala akıllarında Osmanlı var. Hani son padişah Vahdettin’in ufacık bir hizmetini bilseler her yere onunda ismini verecekler ama yok oğlu yok işte. Olmadı mı olmuyor işte. Vahdettin’in, memleketi işgalci devletlere peşkeş çekmekten başka bir marifeti de ne yazık ki yok. İşte o yüzden Vahdettin’i öne çıkaramıyorlar Vahdettin’in işgal kuvvetlerine bıraktığı vatanı kurtarıp Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal Atatürk’ü önemseyen yok. Ama Osmanlı olunca iş değişiyor. Bu yüzden İstanbul’un 3.köprüsüne onun adını verdiler. Yavuz Sultan Selim’in geçmişte alevi katliamı yaptığını bile bile. Herhalde şimdi de Yavuz Sultan Selim ile alevi açılımı yapıyorlar.
Televizyonda İstanbul’un 3.Köprüsünün temel atma töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yaptığı konuşmayı seyrettim. Cumhurbaşkanı temel atma töreninde bu köprünün önemine değindikten sonra sözü Fatih Sulatan Mehmet’e getirdi. Sözde Fatih Sultan Mehmet bu temel atma töreninin yapıldığı gün yani 29 Mayıs 1453 yılında İstanbul’u fethetmiş. Ancak burada bir yanlışlık varmış, aslında İstanbul 7 Haziran’da fethedilmiş. Buna rağmen Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u 29 Mayıs’ta fethetti diye 3.köprünün temel atma törenini 29 Mayıs ta yaptılar. İstanbul’un fethini bilerek mi 29 Mayıs olarak kutladılar yoksa eski köye yeni adet getirerek İstanbul’un fethini 29 Mayıs olarak mı kabul ediyorlar bilemiyorum. Ancak bildiğim tek şey Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesini, Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm vatanı işgalci kuvvetlerin elinden kurtarmasının üstünde tutmalarıdır. Burada elbette İstanbul’un alınmasını küçümsemiyorum. Ancak işgal altında bulunan koskoca bir vatanın düşman kuvvetlerinden temizlenmesi mi önemlidir yoksa İstanbul’un fethedilmesi mi? Buna bir karar vermek lazım. Aslına bakarsanız eğer Mustafa Kemal Atatürk yurdu düşmanlardan kurtarmamış olsaydı belki de bugün Fatih Sultan Mehmet’in fethettiği İstanbul’da elimizde olmayabilirdi. Değerlendirme yaparken duruma bir de bu açıdan bakmak lazım. Aslında şu an devleti yöneten kadrolar bu durumu gayet iyi biliyorlar. Ancak memleketi düşman işgallerinden kurtaran Mustafa kemal Atatürk’ü anmak, kurmuş olduğu Cumhuriyeti kutlamak işlerine gelmiyor. Bütün meselede zaten burada değil mi ?
Gerek Başbakan’ın gerekse Cumhurbaşkanı’nın milli mücadelenin başladığı gün olan 19 Mayıs günü hasta olmaları da bu yüzdendir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasımlarda ortadan kaybolmaları da bu yüzdendir. Cumhuriyet Bayramları kutlama törenlerinin iptal edilmesi de bu yüzdendir. Bütün sorun zaten 90 yıldır Cumhuriyeti bir türlü içlerine sindirememeleridir. Cumhuriyetle özdeşleşmiş günlerin kutlanmasında ortadan kaybolmaları hep bu yüzdendir. İşte bütün sorun, ta Ürdün’den gelip Anıtkabir de Atatürk’ün mezarı başında ağlayan Ürdün Kralı Abdullah İbn Al Hüseyin kadar olamamaları değil mi? 31.05.2013
SAİT BALCI