Makaleler

AKP’NİN SEÇİM TUZAKLARI

Kamuoyunda uzun zamandır İktidar Partisi Genel Seçimlere ‘’Dar Bölge Seçim Sistemi’’ile gideceği konuşuluyor. Peki, bu ne anlama geliyor? Bu, İktidar Partisinin olası kaybedeceği oy potansiyelini koruma anlamına geliyor. İktidar Partisinin bu hamlelerine şu an için Muhalefet Partilerinin gözle görülür bir itirazına rastlamadım. Belli ki İktidar Partisi zamanı geldiğinde bu düzenlemeyi yapacaktır. Bu hamleye karşın Muhalefet Partileri bir direnç gösterebilirler mi? Elbette göstereceklerdir ancak bu direnç itirazın ötesine pek gitmeyecektir. Yani İktidar Partisinin ‘’Yeni Anayasa’’çalışmaları öncesinde bu konunun sürekli gündemde tutulması sağlanamayacaktır. Böylelikle İktidar Partisi Yeni Anayasa’yı tamamladıktan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinden ‘’Dar Bölge Seçim Sistemini’’ herkesin şaşkın bakışları arasında geçirip gidecektir. Bu seçim sisteminin önemi de Meclis’ten geçtikten sonra anlaşılacaktır tıpkı, sandıklara sahip çıkmanın öneminin seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra anlaşıldığı gibi.

Peki, ‘’Dar Bölge Seçim Sistemi’ ne anlama geliyor? Örneğin herhangi bir ilde bir Muhalefet Partisinin bir Milletvekili çıkardığını varsayalım. Toplamda beş veya altı Milletvekili çıkaran bu ilimizde muhalefet partisinin toplam oylara göre dağılımında ancak bir Milletvekili çıkarabiliyorsa, Dar Bölge Seçim Sistemi’nde Milletvekili çıkarabilme şansı hemen hemen yok oluyor. Çünkü mevcut ili iki veya üç seçim bölgesine ayırdığınız zaman Muhalefet Partisinin oyları seçim bölgesine göre ayrı ayrı değerlendirileceği için sonuçta o bölgelerde yeterli Milletvekili çıkaracak oy potansiyele sahip olunmadığı için elde edilen bir Milletvekili sayısı da o bölgede en çok oy alan Siyasi Partiye gidiyor. İşte İktidar Partisinin Genel Seçimler öncesi hazırlamakta olduğu yeni düzenleme budur. İktidar Partisi, Muhalefet Partilerinin seçim barajını düşürülmesi yönündeki beklentilerine bu hamle ile karşılık vermiş olacak. Sandıklara sahip çıkmanın önemini seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra anlayan Muhalefet Partileri aynı şekilde Dar Bölge Seçim Sistemi’nin önemini de seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra anlayacaktır. İşte o zaman iş işten geçmiş olacaktır yani her seçim dönemi sonunda olduğu gibi. Bundan sonra da Muhalefet Partilerine seçim sonuçlarının büyük bir oranı ekranlara yansıdıktan sonra Başbakan’ı yine bir balkon konuşmasını yaparken izlemek düşecektir. Şimdiye değin bu tablo hiç değişmedi. Şu anki duruma bakıldığı zaman da değişeceğe pek benzemiyor.

İktidar Partisi diğer bir seçim çalışması ise Yüksek Seçim Kurulu’nun yapısını değiştirecek olmasıdır. Yüksek Seçim Kurulu’ da yeni düşünülen yapıda ise Türkiye Büyük Millet Meclisinde yer alan siyasi partilerinin sayısı oranında Yüksek Seçim Kurulu’na bir üye göndermesidir. İktidar Partisi böylelikle Yüksek Seçim Kurulunu da tamamen ele geçirecektir. Yüksek Seçim Kurulu’nun da yapısının ele geçirilmiş halini ben hiç düşünemiyorum. Bundan sonrasını da varın siz düşünün. Seçimlerin hangi güvenirlikte yapılacağını ben artık kestiremiyorum. Seçimler ileri demokrasilerde herhalde bu şekilde uygulanıyor olsa gerek. Yoksa koskoca İktidar Partisi bu sistemi uygulamak istemezdi değil mi?

Elbette İktidar Partisi geleceği açısından kendine göre doğru olanı yapıyor. Bağımsız Yargının da ele geçtiğine göre bu düzenlemenin Anayasa Mahkemesinden dönme şansının da olmadığını varsayarsak ileri demokrasimizin ne kadar gelişmiş olduğunu kavramamız hiç de zor olmasa gerek. Peki, bu durumda Muhalefet Partileri ne yapabilirler? Muhalefet Partileri bu düzenlemelerin Meclisten geçmesini önleyebilirler mi? Hiç sanmıyorum. Eğer Muhalefet Partileri bu düzenlemelerin demokratik olmadığını kavramış olsaydılar şimdilerde bunun mücadelesini çoktan vermeye başlarlardı. Komisyonlarda görüşülmekte olan yeni Anayasa’da Yüksek Seçim Kurulunun Yapısının korunması ve Dar Bölge Seçim Sistemi’nin uygulanmasına yer verilmemesine yönelik çalışma yaparlardı. Eğer İktidar Partisi bu düzenlemelerde 4 + 4 + 4 adlı kesintili eğitim sisteminde olduğu gibi diretirse Anayasa Komisyonu çalışmaları boykot edilebilir. Yani İktidar Partisine tek başına yasa yapmasının önüne geçilebilir. Yalnız Muhalefet Partilerinin Anayasa Komisyonundaki çalışmalarını gördükçe bu mücadelenin verileceğine dair en ufak bir kıvılcım geremiyorum. Muhalefet Partilerinin Anayasa Komisyonunda ‘’Türk Milleti ‘’cümlesinin ‘’Türkiye Vatandaşı ‘’ olarak değiştirme yönünde çalışmalarını duydukça geleceğe yönelik endişelerim daha da artıyor. Dahası Muhalefet Partilerinin toplumun beklentilerine yanıt veremediklerini gördükçe içimi derin bir sızı kaplıyor.28.11.2012

SAİT BALCI

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title