Makaleler

ÜLKE, BERKİN’E AĞLIYOR.

sait-balci
Gezi parkı eylemlerinde yaralandı Berkin. Daha 14 yaşındaydı. Gencecik bir delikanlıydı. Anadolu deyimiyle daha bıyıkları bile terlememişti. Kim bilir hayalinde ne planları vardı? Büyüyecek ailesine ve vatanına hayırlı bir evlat olacaktı. Küçük Berkin ekmek almaya gittiğinde polisin sıkacağı gaz kapsülüne kurban gideceğini bilebilir miydi? Öyle olsaydı annesi ekmek almaya onu gönderir miydi? Yaşam hakkı ülkemizde bu kadar ucuz işte. Sanki hiç değeri de yok desek daha doğru olur. Bir de şaka gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalamışız. Hiç imzalamamış olsaydık ne değişirdi ki? Arada bir fark olur muydu? İnsan haklarının sudan ucuz olduğu bir ülkede ileri demokrasiden söz edilebilir mi?

Demokrasi ile yönetilen ülkelerde devletin asli görevlerinden birisi de vatandaşını dış ve iç düşmanlara karşı korumaktır. Vatandaşının güvenliğini sağlamaktır. Eğitim ve öğrenim hakkını eşit bir şekilde dağıtmaktır. Adaletin terazisini bütün vatandaşlara eşit tutmaktır. Düzenli bir iş olanağı sağlamaktır. Vatandaşın sosyal haklarına saygı göstermektir. Vatandaşın da bu anlamda devletine karşı görevleri vardır. Bunlardan birisi kazancın belli oranını vergi olarak vermektir. Vatanın güvenliği ve selameti için askerlik vazifesinin yerine getirmektir. Peki, vatandaş devlete karşı olan görevlerini yerine getiriyor mu? Elbette. Hiç tereddüt etmeye bile gerek yok. Devlet vergisini vermeyen, yasalara uymayanların anında tepesine biner. Tabi burada bir parantez açacak olursam yandaş işadamlarının tepesine binilmeyeceğini belirtmek zorundayım. Onların görevi havuza para atmaktır. TÜRGEV’e bağış yapmaktır. Ondan sonra gelsin ihaleler, dolsun kasalar. Ne yazık ki ülkemizde çark böyle dönüyor.

Peki devlet vatandaşına olan görevlerini yerine getiriyor mu? Bunu Gezi Parkı eylemlerinde gördük Ergenekon ve Balyoz Davalarında kurulan kumpaslarda gördük. 17 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk operasyonlarında gördük. HSYK’ nın Adalet Bakanına bağlanmasında gördük. İnternete yapılan kısıtlamalarda gördük. ‘’Alo Fatih’’ adlı kırmızı hatlarda gördük. Evet devlet vatandaşına olan görevini en fazla bizim ülkemizde yerine getiriyor. Bu denli ileri demokrasi ile yönetiliyoruz yani. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az. İşte o kadar.

Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş ve Ahmet Atakan’dan sonra şimdi de 14 yaşında polisin sıktığı gaz kapsülü ile yaralanan gencecik bir fidanımızı kaybettik. Gezi Parkı eylemleri sırasında mağdurları oynamak için çocuğu ile birlikte eşini bekleyen bir kadın bile bu filme gönüllü olarak alet oldu. Hâlbuki gerçek sonradan anlaşıldı. Kadına ne saldıran vardı, ne de tecavüze yeltenen. Zihniyet dediğimiz bu işte. Mağdurları oynamak için hiçbir şey bulamamışlar da bula bula bu düzmece planı bulmuşlardı. Hani bu kadın gerçekten mağdur olmuş olsaydı neyse ne. Ancak o da yok. Eğer bu olayda en ufak bir gerçeklik olsaydı, koparmadıkları yaygara kalmazdı. Dedim ya mağduru oynayacaklar. Seçmenin karşısına her zamanki gibi mağdur edebiyatı ile çıkacaklar. Seçmen de yine her zaman ki gibi oy verecek. Bunlarda saltanatlarına devam edecekler. Oh ne ala memleket. Gel keyfim gel.

Ancak öbür taraftan Berkin’e polis müdahalesi olmuş onların umurlarında mı? Berkin komaya girmiş umurlarında mı? Berkin yaşama veda etmiş umurlarında mı? Onlar evdeki milyonları sıfırlamak için uğraşıyorlar. Hani belki bir savcı yolunu şaşırır da eve baskın yapar diye. Hem devleti yönetiyorlar hem de devletten kaçıyorlar. Bugüne kadar böyle kaçak bir iktidar da görmemiştik. Tetikteler artık. Diken üstündeler. Bugün ha varlar ha yoklar. Yalanlanmayan bir söylentiye göre de Malezya’dan sığınma başvurusu yapılmış. Bugüne kadar yalanlanmadığına göre belli ki kaçmayı planlıyorlar. Miatlarını doldurdular ya o yüzden. Kasaları da mangırlar la doldurdular ya o yüzden. Bu saatten sonra memleketi kim düşünecek?

Ne kadar acımasız olduklarını Berkin’in cenaze töreninde estirdikleri terör ile ispatladılar. Hadi anladık gencecik bir fidanın yaşama veda etmesinden hiç üzülmediniz. İnsan en azından bir başsağlığı bile dileyemez miydi? Bu hoşgörü çok mu gelirdi? Hadi başsağlığından vazgeçtim. Peki, protesto gösterilerine uygulanan orantısız güç de ne demek oluyor? Orantısız güç kime karşı uygulanıyor? Kimden öç alınıyor? Bu insanlar gencecik fidanlarına da mı veda edemeyecekler? Cenaze töreni de mi yapamayacaklar? Berkin’e veda ederken protesto da mı yapamayacaklar? Vicdanlar bu kadar mı köreldi? Yürekler bu kadar mı ihanet içinde? Yazık! Yazık! Ülke on beş yaşında yaşamını kaybeden Berkin’ine ağlarken, bunlar ise yeni destan yazma peşinde. 13.03.2014

SAİT BALCI.

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Menu Title