Makaleler

BIRAKIN İKTİDARI, ÜLKE DE KURTULSUN BİZ DE KURTULALIM.

sait-balci
Başbakan Cemaatle çatışmaya başladığından bu yana hata yaptığını, yanlış yaptığını söylüyor. ‘’Ne istediler de vermedik’’ sözü de bu yüzden oldukça anlamlı. Yani Başbakan, zamanında Cemaat ne istemişse vermiş. Şimdi de bunun acısını çekiyor. Bu yüzden de sürekli ‘’hata yaptık, yanlış yaptık’’ diye günah çıkarıyor. Ülkeyi tek başına yöneten bir insan bu denli hata yapabilir mi? Böyle bir mevki sahibi olan insanın hata yapma lüksü olabilir mi? Başbakanlık koltuğu hata yapmayı kaldırır mı? Eğer ülkenin Başbakanı ’da sürekli hata yapıyorsa, o zaman Başbakanlık yol geçen hanına dönmüş demektir. Dönmediğini de iddia eden yok ya, neyse. Demek ki Başbakan olmak için olgun adam olmaya gerek yokmuş. Siyasi bilgi birikimine gerek yokmuş. Devlet adamlığı vasfına zaten gerek yokmuş. Bilgili kültürlü olmaya da zaten hiç gerek yok. Adalet hukuk bilmeye de gerek yok. İnsanlara biraz dindarlık taslamak yetiyor da artıyor bile. Biraz din sömürüsü, biraz da mağdurluk oldu mu iş tamam.

Ergenekon ve Balyoz Davaları başladığı zaman Başbakan bu davaların savcısıyım diyordu. Peki, şimdi ne diyor? ‘’Bu davalarda katakulli’’ var diyor.12 Eylül Halk Oylaması için ‘’Yargı tarafsız ve bağımsız olacak’’ diyordu. Şimdi ise yargı kendinden ayrı bağımsız ve tarafsız olmuş olacak ki bu sefer ‘’Yargıyı cemaate teslim etmemiz yanlış oldu’’ diyor. O zaman size yanlış yapıyorsunuz demedik mi? Dedik. Peki, o zaman ne yaptılar? Dörtnala freni boşalmış araba gibi yargıyı cemaate teslim ettiler. Cemaat, Ergenekon ve Balyoz Davalarını düzmece planlarla yürütebilsinler diye. Yurtsever aydınlar ve vatansever komutanlar zindanlara atılabilsinler diye. Yani Türkiye Cumhuriyeti çöksün diye. ‘’Ölüleri bile diriltip oy kullandırmak lazım’’ diyen bir Cemaate bu kadar güvenilebilir mi? Başbakan güvenir. Çünkü o zaman ortada ne savaş vardı ne de fikir ayrılığı. O zamanlarda ülkeye ortaklaşa ileri demokrasi getirme telaşı vardı.

Peki, sonra ne oldu? Oslo görüşmelerinden sonra araları bozuldu. Dershanelerin kapatılma adımları ile de ortalık savaş alanına döndü. Kasetler havada uçuştu. Böylelikle yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı da bitmiş oldu. Yargının okları başkasına döndüğü zaman iyi oldu fakat kendilerine döndüğü zaman kötü oldu. Böyle bir hukuk anlayışı olabilir mi? Bizim gibi gelişmesini tamamlayamamış ülkelerde maalesef olabiliyor. Sandıktan oy çıkmışsa her şey olabiliyor. Önemli olan sandık ya o yüzden. Nasıl olursa olsun sandıklardan çıktınız mı, iş bitiyor. Sandıklardan nasıl çıkılıyor orasını da bilen eden yok zaten. İstedikleri gibi seçim sonuçları değiştirebiliyorlar. Anket sonuçlarını bile değiştiren bir iktidar seçim sonuçlarını değiştirmez mi? Elbette değiştirir. Seçim sonuçları böyle bir ortamda değiştirilmez de ne zaman değiştirilir? Sandıklara sahip çıkmadığınız müddetçe AKP her zaman milli irade olur. Başbakan böylelikle yanlış da yapsa, doğru da yapsa sonuç değişmez. Ancak bu sefer işler biraz karışık görünüyor. Yeni seçim sonuçları ile oynayan ortaklar şimdi birbirlerine düştüler. Bakalım bu sefer ne olup gelecek hep beraber göreceğiz.

Ülkemizi maalesef böyle bir Başbakan yönetiyor. Kimi zaman aldanıyor, kimi zaman da ağlıyor. Yani ülkeyi kafasına göre yönetiyor. Başbakan ülkemizde kandırılabiliyorsa dışarıda neler oluyordur? Peki, Başbakan’ı dış devletler de kandırıyorsa ne olacak? Bunun hesabını kim verecek? Örneğin daha geçenlerde Obama ile yapmış olduğu telefon görüşmesinde ABD’de yaşayan Fethullah Gülen’in ülkemize zarar verdiği konusunda hemfikir oldukları açıklanmamış mıydı? Peki, sonra ne oldu? Daha sonra ABD’den bir yetkili bu açıklamanın doğru olmadığını söyleyiverdi. Buyurun bakalım cenaze namazına. Şimdi kime inanırsınız? ABD’den gelen açıklamalara mı, yoksa Başbakan’a mı? İsrail Cumhurbaşkanına Davos’ta etmediği hakaret kalmadı. Fakat sonra sözlerini İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’e yönelik olmadığını söyledi. Meğerse sözleri toplantıyı yöneten moderatöre yönelikmiş. Buyurun bakalım buradan yakın. Oysaki orada Şimon Perez’e dönüp ‘’siz insan öldürmeyi iyi bilirsiniz ‘’ dememiş miydi? Toplantı televizyon ekranlarından canlı yayınlanmamış olsaydı haydi neyse. Ancak toplantı canlı canlı yayınlandı. Biz de Başbakan’ın sarf ettiği sözleri duyduk. Zaten ülkeye İsrail’e posta koyan bir Başbakan olarak gelmemiş miydi? Bu yüzden havaalanında zafer kazanmış bir Başbakan gibi karşılanmamış mıydı?

Görünürde ülkemiz böyle temsil ediliyorsa, kapalı kapılar ardında nasıl temsil ediliyordur Allah bilir. Madem sizi gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında kandırıyorlarsa o zaman bırakın bu görevi canım. İllaki ülkeyi siz idare edeceksiniz diye bir şart yok. Hem, sizin yanıldığınız gibi Milli irade de yanılmış olabilir. Ülkeyi daha fazla kaosa sokmadan ‘’ben beceremiyorum’’ deyiverin. Zararın neresinden dönersek kardır. Ülkeye daha fazla zarar vermeden bırakıverin iktidarı. Ülke de kurtulsun, bizde kurtulalım. 14.03.2014

SAİT BALCI

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title