Makaleler

TÜRK ORDUSUNA TERÖRİST DİYEN BİZLER DEĞİLİZ

sait-balciAydınlık Gazetesi’nin haberine göre eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton giderayak Başbakan’a bir mektup yazıp göndermiş.

Clinton mektubunda TSK’nin şekillenmesi ile ilgili anlaşmalarının tasfiye ile sınırlı olduğu vurgulanmış. Başbakan’ın bu mektuba yanıt verip vermediği ise bilinmiyor. Tahmin ederim ki Başbakan hem mektubun cevabını yazmıştır hem de yine Cüneyt Zapsu’yu arabuluculuk için görevlendirmiştir. Biliyorsunuz Cüneyt Zapsu, Başbakan’ın özel ABD temsilcisi oluyor. Başbakan ne zaman ABD ile başı sıkışsa hemen devreye Cüneyt Zapsu giriyor. Başbakan, Obama’nın ikinci kez seçildiğinden bu yana henüz ABD’den bir randevu koparamadığına göre sanırım işler biraz karışık olmalı. Yoksa Cüneyt Zapsu şimdiye değin çoktan sorunu çözerdi. Zannedersem bu sefer pabuç pahalı gelmiş olmalı.

ABD ile Başbakan’ın arası ne için açılmış olabilir? Habere göre ABD, Başbakan’dan ulusalcı subayları temizlemesini istemiş. Bu konuda da anlaşmaya varmışlar. Anlaşmayı 5 Kasım 2007 de yapmışlar ve düğmeye de o zaman basmışlar. Sanıyorum ordunun tasfiyesi için işe memleketin boş arazilerine silah gömmekle ve cd kopyalamakla başlamış olmalılar. Yoksa onca subayı birden bire nasıl itibarsızlaştıracaksınız ki? Bir taraftan hukukun arkasından dolanarak mahkeme kararı olmaksızın önünüze geleni potansiyel suçlu gözüyle dinleyeceksiniz sonra darbe yapacaklardı yalanı ile ortalığı toz dumana katacaksınız. Böylelikle yapılmış olan anlaşmanın gereğini yerine getirmiş olacaksınız. Ancak öbür taraftan da ‘’Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’un terörist olarak nitelemesine karşı çıkacaksınız. Bu işin neresinde tutarlılık vardır söyler misiniz? ABD ile bir anlaşma yapılmış mı? Evet, öyle görünüyor. O halde Türk Ordusunun emekli ve muvazzaf subayları önce gözaltına alınıp sonrada ne için tutuklandı? Tabi ki terörist suçlaması ile değil mi? Eğer tutuklanan komutanlar ile ilgili bir yanlışlık olmuş olsaydı daha sonra serbest bırakılmazlar mıydı? Yanlışlık olmuş olsaydı elbette serbest bırakılırlardı. Hadi diyelim, Ordunun komutanlarına terörist gözüyle bakılmıyorsa avukatların tutuksuz yargılama istekleri neden geri çevrildi? Komutanların karşısına gizli tanık olarak neden PKK itirafçıları çıkarıldı? Yoksa ordunun komutanlarını onurlandırmak için mi düzenlendi bunca tertipler? Demek ki ortada bir anlaşma var ve bu anlaşmaya göre ordunun savunma kabiliyetini ve onurunu ayaklar altına almak için tertipler düzenlenmiş. Bu amaçla da Türk Ordusuna terörist muamelesi yapılmıştır.
ABD ile yapılan bu anlaşmaların gereğinin yapıldığı bu gün apaçık belli oluyor. Ancak görünen o ki siyasi iktidar yapılmış olan anlaşmanın dışına çıkmış görünüyor. Yani ABD mektupta ‘’Vur dedikse öldür demedik ‘’ demeye getiriyor. Sanırım anlaşma burada kopmuş. Elbette ABD, Büyük Ortadoğu Projesini hayata geçirirken önünde ulusalcı bir ordu istemez. ABD geçmişte Irak’ta olduğu gibi yine Türk Ordusunun kafa tutmasını istemez. ABD bu yüzden Türk Ordusunu kendilerine göre hizaya getirmek için adım atmıştır. Bu anlamda da ulusalcı subaylar ordudan uzaklaştırılmıştır. Böylece atılan bu adımlar da başarıya ulaşmıştır. Ancak ABD, bundan sonraki aşamalarda kendine bağlı güçlü bir ordu ister. Büyük Ortadoğu Projesinin devam etmesi de bir nevi Türk Ordusunun moral yapısına bağlıdır. Eğer şimdi ordunun bu haline bakacak olursak ortada böyle bir tablo görmemiz mümkün değil. Geldiğimiz noktada orduda ne bir savaş yeteneği ne de bir moral yapısı kalmıştır. Bu eserin sahibi de siyasi iktidardır.

Hadi şimdi gelin de ayıklayın pirincin taşını bakalım. ABD’yi bile huzursuz eden yapıyı düzeltin bakalım. Biz bu davaların savcısıyız demek kolaydı. Biz bağımsız yargıya karışmayız demek kolaydı. Madem Türk Ordusunun komutanları terörist değildi o halde PKK Baş Müzakerecisi Hakan Fidan için çıkarılan özel yasa Türk Ordusunun emekli ve muvazzaf subayları için neden çıkarılmıyor? Ondan sonra da Türk ordusunun komutanlarına terörist yakıştırması yapmak doğu değildir diyorsunuz. Türk Ordusuna terörist muamelesi yapmak bizce de doğru değildir. Ancak ABD ile Türk Ordusunun tasfiyesi üzerine anlaşma yapan da bizler değiliz. Türk Ordusunu sorgusuz sualsiz düzmece planlar ile zindanlara atan da bizler değiliz.25.02.2013
SAİT BALCI

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title