BugünMakaleler

ŞU SURİYE MESELESİ

Nereden nereye geldik. Bir zamanlar Suriye’ye namaz kılmaya gidiyorlardı. Suriye’yi fetih etmeye gidiyorlardı. Kendini bilmez Esat’a haddini bildirmeye gidiyorlardı. Suriye halkını zalim Esat’ın elinden kurtarmaya gidiyorlardı. Sonrasında Süleyman Şah Türbesini IŞİD’in elinden zor kurtararak gerisin geriye kaçtılar. Çünkü Süleyman Şah Türbesini Suriye’de koruyamamışlardı. Anlayacağınız Süleyman Şah Türbesini korumaya yürekleri yetmemişti.

Astana görüşmesi öncesinde Rusya ve İran ile anlaşma yaptılar. Sonrasında Astana’da bir araya geldiler. Peki, sonrasında ne oldu? 24 Ocak’ta Astana’da basına yapılan açıklamaların dışında hangi kararların alındığını tam olarak biliyor muyuz? Yapılan anlaşmaya göre Suriye’de ilan edilen ateşkesin garantörlerinden biriyiz ama Suriye’de çatışan hangi gurupların terörist, hangi gurupların muhalif olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Bizimkilere bakılırsa PYD teröristti. Ancak PYD’nin Rusya’da açılmış bir irtibat bürosu var. Bu ne demek oluyor? Bir taraftan PYD’nin güney sınırımızdaki kantonlarını birleştirmesin diye Fırat Kalkanı Operasyonu düzenliyoruz, fakat öbür taraftan PYD, Rusya ve İran tarafından terörist muamelesi görmüyor. Bu ne yaman çelişkidir böyle?

Rusya ve İran ile yapılan anlaşmaya bir de farklı yönden bakalım. Bizimkiler yapılmış olan anlaşma gereği eğer Özgür Suriye Ordusunun meşruluğu karşılığında PYD’nin meşrulaşmasına sessiz kalmışlarsa şu an itibarıyla artık yapacak bir şey yok. Zaten gelişmeler de bu durumu doğrular nitelikte. Çünkü Astana görüşmeleri sürecinde ABD’ye davet gitti gitmedi tartışması yaşanırken ABD bu görüşmeye büyükelçi sıfatında temsil edilmişti. Yapılan toplantıda Suriye’nin muhalifleri dediğimiz grupların birçok konuda itirazları oldu. 8 Şubatta yapılması planlanan bu görüşmeler de 20 Şubata ertelendi.

Suriye’de ilan edilen ateşkesten Rusya, İran ve ülkemizin sorumlu olduğu söyleniyor. Ancak ne hikmetse bu üç garantör devlet Suriye toplantısında ateşkes ilan etmekten başka bir arpa yol da alamadılar. Yine bu üç garantör devlet bizimkilerin hassasiyet gösterdikleri PYD konusunda açık ve net bir tutum gösteremediler. Ancak biraz önce de ifade ettiğim gibi bizimkiler eğer Özgür Suriye Ordusu denilen Suriye Ordusundan kaçan vatan hainleri için PYD konusunda geri adım atmışlarsa o zaman durum değişir. Eğer hal ve gidişat bu şekilde gelişmişse şimdi Fırat Kalkanı Operasyonu da anlamını yitirmiş sayılır. Dolayısıyla bugün itibarıyla Suriye topraklarında bulunmamızın da hiçbir anlamı kalmamış olur.

Suriye meselesinde bir ihtimal daha var. O da her zaman olduğu gibi yine aldanma meselesidir. Eğer Rusya ile İran PYD konusundaki hassasiyetimize rağmen yapılan görüşmelerde PYD’yi terörist muamelesi dışında tutmuşlarsa bizimkiler yine aldanmış demektir. Bu durum hiç de yabana atılacak bir olasılık değil. Çünkü bu görüşmeler esnasında bizimkiler var güçleri ile TBMM’de rejim değişikliği yasasını çıkarmaya çalışıyorlardı. Anlayacağınız bütün enerjilerini bu yasa çalışmalarına ayırmışlardı. Hatta hatırlarsanız Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bir ara Kıbrıs görüşmelerine gidip gelmişti. Ancak zamanının çoğunu TBMM’de görüşülen rejim değişikliği yasasına ayırmıştı. Suriye görüşmeleri de zaten bu arada yapıldı. Dolayısıyla şimdi ben bizimkilerin rejim değişikliği yasasından dolayı Suriye meselesine yeteri kadar odaklanamadıklarını düşünüyorum. Rusya ve İran’ı PYD konusunda ikna edemediklerini düşünüyorum. Ve ben bizimkilerin tecrübesizliğinden dolayı bu işin de her zaman olduğu gibi yine bir oldubittiye gittiğini düşünüyorum.03.02.2017

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title