BugünMakaleler

MİLLETİN SORUNU YENİ ANAYASA DEĞİL AMA…

SAİT BALCI2016 yılına girdiğimiz bu günlerde yeni Anayasa görüşmeleri yeniden başladı. Bu anlamda Başbakan Davutoğlu ilk etapta Kılıçdaroğlu ile görüştü. Sırada Devlet Bahçeli var. Sanıyorum bugün de onunla görüşecek. Demirtaş’ta Davutoğlu’nun görüşme programındaydı ancak Demirtaş’ın son günlerdeki basına yansıyan açıklamaları bu randevuyu iptal ettirdi. Aslında randevuyu Erdoğan ettirdi dersem daha doğru olacak. Bu vesile ile cümleyi de düzeltmiş olayım. Yoksa Davutoğlu Erdoğan’ın izni olmadan böyle Bir görüşme asla yapamaz. Yasal olarak görüşme hakkı vardır ama gasp edilen yetkileri yüzünden kendi hür iradesi ile Demirtaş ile görüşemez. Erdoğan, görüşebilirsin derse görüşebilir, görüşemezsin derse görüşemez. Erdoğan Kılıçdaroğlu ile de görüşemezsin demiş olsaydı Davutoğlu Kılıçdaroğlu ile olan randevusunu da bir bahane ile iptal ederdi. Gördüğünüz üzere umutlarımızın ve beklentilerimizin karşılık bulacağını umduğumuz bu yılda da hal ve gidişat aynen böyle. Yani ipler her zamanki gibi Erdoğan’ın elinde.

Bir konuya biraz daha açıklık getirerek Yeni Anayasa konusuna değineceğim. 2012 yılında Başbakan olarak görev yapan Erdoğan dönemin Cumhurbaşkanı Gül için ‘’Çift başlıkla ülke yönetilmez’’ demişti. Şimdi aynı Erdoğan bu sefer Cumhurbaşkanı olarak Başbakan Davutoğlu için ‘’Çift başlıkla ülke yönetilmez’’ diyor. Şimdi bu aşamada Erdoğan’a eğer ülke çift başlıkla yönetiliyor ise bunun sorumlusunun kim olduğunu sormak lazım. Başbakan iken de çift başlılıktan bahsediyor, Cumhurbaşkanı olarak da çift başlılıktan bahsediyor. Erdoğan’a yarından sonra Başkanlık sistemi veya partili Cumhurbaşkanı sistemi gelirse o zaman yine yakınır mısın diye sormak lazım. Bana sorarsanız, yine yakınır derim. Ülkenin tüm yetkileri kendinde toplansa bile yine çift başlılıktan yakınır derim. Çünkü fıtratında demokrasi kavramı diye bir şey yok. Kendi partisinin hassasiyetlerini bile görmezden gelen bir insan muhalefet partililerin hassasiyetlerini görmesi mümkün değil. Toplumun hassasiyetlerini gözetmesi ise asla mümkün değil.

Yeni Anayasa konusuna gelince, Başbakan Davutoğlu bu konudan dolayı Kılıçdaroğlu ile görüşmüştü. Bahçeli ile de bu konudan dolayı görüşecek. Kılıçdaroğlu ile anlaşamadığı maddeleri Bahçeli ile çözecek. Bahçeli ile çözemediği maddeleri Kılıçdaroğlu ile çözecek. Her ikisi ile çözemediği maddeleri ise Demirtaş ile çözecek. Siz şimdi Demirtaş ile görüşmesini iptal ettirdiğine bakmayın. Yeri ve zamanı geldiği zaman Demirtaş ile de bal gibi görüşür. Demirtaş ile olan randevusunu iptal etmesinin nedenlerinden bir tanesi de Bahçeli’nin Demirtaş hassasiyetidir. Yani Bahçeliyi masaya oturtma hassasiyetidir. Yoksa geçmişte Demirtaş ile defalarca görüşen şimdi durduk yerde Demirtaş ile neden görüşmesin? Bal gibi görüşür. Hele Bahçeli ile görüşmeyi bir tamamlasın. Bahçelinin hassasiyetlerini bir alsın. Sıra ondan sonra pekâlâ Demirtaş’a da gelir. Burada görünen tek sorun ise her üç siyasi parti ile anlaşamadığı maddeleri kimin ile çözeceği hususudur. Sanırım ne demek istediğimi anladınız. Evet, Başkanlık veya partili Cumhurbaşkanlığı sisteminden bahsediyorum. Sanıyorum bu sorunu da doğal müttefikleri olan ABD ile aşarlar diye düşünüyorum. ABD’nin her istediğini yerine getirdikleri müddetçe ABD açısından ülkemizin hangi sistemle yönetiliyor olmasının hiçbir önemi yoktur. Örneğin Suudi Arabistan’ın şeriatla yönetilmesinin ABD açısından herhangi bir sorun teşkil etmediği gibi. Erdoğan’da Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında ABD’ye bir sorun çıkartmadığı müddetçe ABD, ülkemizin gerek parlamenter rejim ile gerekse Başkanlık veya Partili Cumhurbaşkanlığı’na sistemine geçmesine herhangi bir itiraz da bulunmaz. İşte bu yüzden diyorum ki, muhalefet partileri ile çözülemeyen konuları ABD çözecek. Çünkü Muhalefet partileri de göbeklerinden ABD’ye bağlı. Ne derseniz yanılıyor muyum?

İktidar partisinin ve muhalefet partilerinin ana gündemlerinin ‘’Yeni Anayasa’’ olduğu bir dönemde ‘’halkın gündeminde neler var’’ diye sizlere sorsam ne dersiniz? Sizler de memleketin sorunu ‘’Yeni Anayasa’’ der misiniz? Yoksa halkın gerçek sorunu iş, adalet, demokrasi ve huzur mu dersiniz? Ben şimdiden bu şekilde yanıt verdiğinizi duyar gibiyim. Evet, bugün bir anket yaptırsanız toplum gerçek sorunlarının geçim sıkıntısı, haksız adalet, demokrasi ve huzura ihtiyaç duyduklarını söyleyeceklerdir. Keza aynı şekilde bu konuyu salt bu şekilde referanduma götürseniz sonuç yine aynı çıkacaktır. Ancak bu konuyu referanduma götürürken Başkanlık sistemi veya Partili Cumhurbaşkanı sistemi ile birlikte cici maddeler ekleyerek halka sorarsanız büyük bir olasılıkla yine aynen evet çıkacaktır. Maalesef böyle bir ülkede yaşıyoruz. Halkımız aldatılmayı çok seviyor. Aç da kalsa, susuz da kalsa gönlünü alacak bir çift laf söylediğiniz zaman ciğerini alabiliyorsunuz. Yeter ki, halka bir şeyler söyleyin. İyi kötü günlerinde yanlarında olun. İşte o kadar. Erdoğan’da bunu on üç yıldır yapıyor kardeşim. Daha ne diyeyim? 04.01.2016

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title