BugünMakaleler

HAKAN FİDAN İLE HULİSİ AKAR

cropped-DB32A183F424-3.jpg

MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Genel Kurmay Başkanı Hulisi Akar bu yılın en çok konuşulan iki ismi oldular. Ben bu yüzden her ikisini de ayrı ayrı cani gönülden kutluyorum. Başarılarının da devamını diliyorum. Her ikisi de 15 Temmuz darbe girişiminden başarısız çıkmalarına rağmen koltuklarını korumasını bildiler. Normal şartlarda başarısız olan bir insan ya istifa eder, ya da görevden alınır. Ancak bu güzide iki isim istifa girişiminde bulundular mı bilmiyorum ama görevden alınmadılar. Demek ki bu iki isim bulunmaz Hint kumaşıymış. Yoksa şimdiye kadar çoktan görevden alınmaları gerekirdi.

Genel Kurmay Başkanı Hulisi Akar’ın başarısızlığı pek konuşulmuyor ama MİT Müsteşarı Hakan Fidan hakkında hemen hemen hiç konuşmayan yok gibi. Cumhurbaşkanı Erdoğan istihbaratı eniştemden aldım derken gönderme yapıyor. Başbakan Yıldırım istihbaratı dostlarımızdan aldık derken gönderme yapıyor. İçişleri Bakanı İstihbarat açığı olduğunu açık açık söylerken gönderme yapıyor. Ancak ne hikmetse istihbarat açığına sebep olan Hakan Fidan’ı bir türlü görevden almıyorlar. Bahaneleri ise ‘’dere geçerken at değiştirilmez.’’ Peki, o zaman ne diye iki de bir istihbarat açığını dillendiriyorsunuz kardeşim? 17 / 25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonunda gözaltına alınan eski dört Bakan’a toz kondurmamak için elinizden geleni yaparken şimdi görevden almak istemediğiniz Hakan Fidan’ı neden istihbarat açığı ile suçluyorsunuz? Yazık değil mi bu vatan evladına? Onun da gururu filan yok mu? Ne yapsın adam? İstihbarat almayı unutmuşsa ne yapsın? İnsanlık hali, olamaz mı? Hem adam görevi istihbarat almak filan değildi ki. Fidan’ın asıl görevi Oslo da PKK Teröristleri ile görüşmekti. İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşmekti. Bir de Suriye’den ülkemize bir iki bomba attırarak Suriye savaş çıkartma bahanesi üretmek değil miydi? Şimdi durduk yerde istihbarat açığından dolayı bu vatan evladını suçlamak ne kadar doğrudur? Hadi bakalım yanıt verin.

Hakan Fidan ile başlamışken bir de onun asaletine değineyim. Yoksa ona haksızlık olur. Bakın kaç gündür kamuoyunda Hakan Fidan ile ilgili haberler yer alıyor. İstihbarat konusunda suçlanıyor. Fakat bu vatan evladı bir güne bir gün çıkık ta yapılan eleştirilere yanıt veriyor mu? Ulu orta konuşuyor mu? Elbette konuşmuyor. Neden dersiniz? Sizi bilmem ama ben asaletinden dolayı konuşmadığını düşünüyorum. Vatana ve millete hayırlı bir evlat olduğu için konuşmadığını düşünüyorum. Durduk yerde polemik yaratarak ülkenin gündemini işgal etmek istemediği için konuşmadığını düşünüyorum. Haksız mıyım?

Biliyorsunuz bu vatan evladı daha önce milletvekili olmak istemişti. İşte o zaman bulunduğu görevden istifa etmişti. Ancak ne hikmetse Cumhurbaşkanı Erdoğan bu vatan evladının milletvekili olmasının önüne taş koydu. ‘’Kabul etmiyorum’’ dedi. Yazık, o da eski görevine geri dönmek zorunda kalmıştı. Şimdi düşünüyorum da bu vatan evladımız kamuoyunda yapılan eleştiriler karşısında belki çoktan istifa etti de Cumhurbaşkanı Erdoğan yine kabul etmedi. Olabilir mi? Hatırlarsanız darbe girişiminden sonra Fidan Cumhurbaşkanı ile iki kez görüşmüşlerdi. Birinci görüşmeden sonra istifa ile ilgili son sözü Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bırakmıştı. Tabi Cumhurbaşkanı Erdoğan hangi durumu göz önüne almışsa Hakan Fidan’ı ne görevden aldı, ne de istifa ettirdi. Söyledikleri ‘’Dere geçerken at değiştirilmez’’ söyleminden başka bir şey değildi.

Şimdi düşünüyorum da darbe girişiminden hemen sonra MİT ile Genel Kurmay Başkanlığı’nın yapısının değiştirileceği söylenmişti. Bu konuda da Olağanüstü Hal durumu ilan edilmesinden sonra Sahil Güvenlik Komutanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı İçişlerine bağlandı. Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları da Milli Savunma Bakanlığına bağlandı. Yani Genel Kurmay Başkanlığı’nın yapısı değiştirildi. Şu ana kadar bildiğim kadarı ile MİT’in yapısında gözle görülür bir değişiklik olmadı. Ancak bu durum olmayacak anlamına gelmez. Şimdi bu durumda bir değerlendirme yapalım. Darbe girişiminden sonra Genel Kurmay Başkanı Hulisi Akar’ın kamuoyunun önüne çıkacak hali kalmamıştı. Darbe girişimin bastırıldığı günlerde zorunlu olarak Başbakan ve İçişleri Bakanı ile kameraların önüne çıkmıştı. Akar dün de Yenikapı da düzenlenen söz de demokrasi mitingine katıldı. Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’da Genel Kurmay Başkanlığı’nın yapısını değiştirmek istiyordu. Ancak güçlü bir Genel Kurmay Başkanı bu değişikliğe karşı çıkabilirdi. Fakat TSK’nın içinde yuvalanan terörist gurupların yapmış olduğu darbe girişimini önleyemeyen bir Genelkurmay Başkanı Erdoğan’a direnemezdi. Öyle değil mi? Keza yine MİT’ ancak Hakan Fidan’ın müsteşarlığında yeniden yapılandırılabilirdi. Darbe girişiminin istihbaratını bile alamayan Hakan Fidan bu haliyle MİT’in yeniden yapılandırılmasına karşı çıkacak değil ya. Sonuçta her iki kurumun yeniden yapılandırılması Hulisi Akar ile Hakan Fidan’ın görevi döneminde yapılması en mantıklı yoldu. 08.08.2016

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title