ERDOĞAN GİDERSE DEVLET YIKILIR MI?
22. Muhtarlar toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘‘Tayyip Erdoğan gitsin demek’, ‘Bizim tüm siyasetimizi, tüm çalışmalarımızı, üzerine bina ettiğimiz milletimizin, bayrağımızın, vatanımızın, devletimizin tek olması anlayışı yıkılsın’ demektir” dedi. Peki, hakikaten öyle mi? Yani Erdoğan giderse devlet çöker mi? Devlet yıkılır mı? Bu söyleme hiç kuşkusuz inanan insanlarımız var. Öyle olmasaydı AKP on dört yıldan bu yana iktidarını devam ettiremezdi. Zaten Erdoğan da onlara güvendiği için böyle konuşuyor. Yoksa bizleri etkilemek için değil. Okumayan, araştırmayan akşamları dizi film seyreden topluma konuşuyor. Yoksa AKP iktidara gelene dek çökmeyen devlet şimdi durduk yerde neden çöksün ki?
Konuyu biraz daha açayım. Erdoğan bu tür söylemleri boşuna sarf etmiyor. Biliyor ki; bizim toplum vicdanlıdır. Zor durumda olanlara yardım ederler. Hele hele duygu sömürüsü denen kavram oldukça görecelidir. Ne kadar duygu sömürüsü yaparsanız o kadar verim alırsınız. Ne demiş atalarımız? ‘’ Ne ekersen onu biçersin’’ İşte Erdoğan’ın dayandığı temel yapı da budur. On dört yıldır toplum karşısında hep mazlumları oynandı. Kimi zaman İmam Hatip okullarını kullandı. Kimi zaman başı kapalı kadınları kullandı. Kimi zaman da okuduğu şiir yüzünden mahkûm olmasını kullandı. Hatta ve hatta bir zamanlar ortağı olan Cemaatin kendisine yaptığı ‘’Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonunu’’ bile kullandı. Yani anlayacağınız her türlü mağduriyeti oynadı. Elbette bu oyunların bir karşılığı olmalıydı. Yoksa insan boşu boşuna mağduriyet edebiyatı yapar mı? Elbette yapmaz. Her şey AKP iktidarı içindi. Daha da doğrusu dindar ve kindar nesil yetiştirmek içindi. Kendi geleceğini garanti altına almak içindi. Erdoğan bu hedeflerine ulaştı. Hem de fazlasıyla ulaştı. Ancak yine de her şey garanti değil. Çünkü bugüne kadar sürdürdüğü politika yüzünden yeni düşmanlar edindi. Şimdi bu düşmanlar dört bir koldan saldırıyorlar. Dolayısıyla Erdoğan yine mağduriyet edebiyatına sarıldı. Bu yüzden de ‘’Gidersem devlet çöker’’ demeye getirdi.
Baştan sormuştum, yine sorayım. Hakikaten Erdoğan giderse devlet çöker mi? Pek çoğunuzun ‘’elbette çökmez’’ dediğini duyar gibiyim. Ancak burada hatırlatmam gereken durumlar var. Bu olguları iyi analiz edemezsek çökeriz. Bu durumu baştan söyleyeyim de, sonradan neden söylemedin demeyin. Her şeyden evvel bir defa Erdoğan’ın sallandığını bilelim. Zaten Erdoğan’da bu durumu gördüğü için böyle konuştu. Şu an için içerdeki gücünü koruyor ancak dışarıda sallanıyor. Nasıl mı sallanıyor? Anlatayım. Eskiden PKK ile masaya oturmuştu. Güya barış gelecekti. O da Başkan olacaktı. HDP ne zaman ‘’Seni Başkan seçtirmeyeceğiz’’ demişse, Erdoğan o zaman PKK ile masaya oturmanın bir anlamı olmadığını anladı. Ancak her zamanki gibi yine geç kaldı. Çünkü Kobani’de destek verdiği PYD kantonlar kurmaya başlamıştı. Doğal olarak PKK’da bu durumdan etkilendi. PKK, AKP ile masaya oturmak yerine PYD gibi kanton bölge kurma peşine düştü. Müzakere süresi boyunca da hendek kazdı. Silah depo etti. PKK’nın bu politikasını geç anlayan Erdoğan’da Dolmabahçe Sarayı’nda imzalanan mutabakat masasını devirdi. Aslında masayı PKK çoktan devirmişti. PKK bir taraftan müzakere sürecini devam ettirirken öbür taraftan da ‘’özyönetim’’ adı altında kanton bölgeler oluşturmaya başlamıştı. Biraz önce de söylediğim gibi Erdoğan bu durumu geç anladı. Dolayısıyla masayı devirme ihalesi de Erdoğan’a kaldı. Tabi Erdoğan’ın masayı devirmesinin ardında 7 Haziran seçimlerinde tek başına iktidarını kaybetmesi de büyük bir rol oynadı. Herkes Erdoğan’ın tek başına iktidarını kaybettiği için masayı devirdiğini sandı. Evet, Erdoğan tek başına iktidarını kaybettiği için masayı resmen devirdi ancak bunun öncesinde PKK’nın kanton bölgeler oluşturmaya başladığını gördü. Dolayısıyla Erdoğan bahane arıyordu ve o bahaneyi de 7 Haziran seçim sonuçlarında buldu.
Peki, sonra neler oldu? ABD Rusya ile anlaşarak Esat ile mücadeleye ara verip Erdoğan’ın da desteklediği IŞİD ile mücadeleye başladı. ABD IŞİD ile mücadeleyi Erdoğan’ın desteklediği El kaide, El Nusra cephesi teröristleri yerine PYD ile yapmayı tercih etti. İşte bu hamle Erdoğan’ın Suriye politikasında pasifize edilmesine yol açtı. PYD’de bu suretle IŞİD’den ele geçirdiği topraklarda kantonlar kurmaya başladı. Suriye kapısının kendisine kapanmakta olduğunu gören Erdoğan’da PYD’ye karşı topyekûn mücadeleye girişti. Erdoğan zaten ABD ile Suriye toprakları üzerinde uçuşa kapalı ara koridor açılması konusunda anlaşamamıştı. PYD konusu da işin tuzu biberi oldu. Sonrası malum. Erdoğan Büyük Ortadoğu Projesinden tamamen dışlanmış oldu. Bu durum ABD’ye aynı zamanda Erdoğan’a karşı alternatif yeni iktidar arayışına itti. Dolayısıyla ABD şimdilik tekrar Gül’ü Erdoğan’a karşı tekrar siyaset sahnesine sokmaya hazırlanıyor. Ancak Gül şimdilik bu plana hazır değil. Gül’e yardımcı gerekiyor. Bu yardımcıların birisi Kılıçdaroğlu olacak. Diğer yardımcı cemaat olacak. Son yardımcı da HDP olacak. ABD’nin tezgâhladığı oyun bu. Yani anlayacağınız Erdoğan’ın yerine Gül + Kılıçdaroğlu ve HDP birlikteliği düşünülüyor.
Artık sadede geliyorum. Erdoğan ABD’nin oynamakta olduğu bu tezgâhı gördüğü için ‘’Ben gidersem, devlet çöker’ demeye getiriyor. Normal şartlarda Erdoğan giderse tabi ki devlet çökmez. Ancak Erdoğan’ın yerine Gül, HDP ve Kılıçdaroğlu gelirse, evet bu devlet çöker. Zaten ABD’nin de istediği bu değil mi? İkinci İsrail neden kuruluyor sanıyorsunuz? Bizim ahde vefamız için mi? Ortadoğu’ya barış gelmesi için mi? Bakın Kürdistan’ın Irak’tan sonraki ayağı Suriye’de kuruldu. Yarından sonra sıra bize gelecek. ABD bu plan için Ortadoğu’da. Bu planı ancak Türk Milleti bozar. Bu planı gitmekte olan AKP iktidarının yerine kurulacak milli bir hükümet bozar. Bunun için öncelikle Cumhuriyet Halk Partisinin fabrika ayarlarına dönmesi lazım. Cumhuriyet Halk Partisinin tabanı Kılıçdaroğlu ve ekibini tasfiye etmesi lazım. Eğer Cumhuriyet Halk Partisi Kılıçdaroğlu’nu aşabilirse, Türkiye Cumhuriyeti yıkılmaz, aksine daha güçlenerek devam eder. Yoksa memleket Erdoğan’dan sonra Gül + Kılıçdaroğlu + HDP’ye bırakılırsa bu devlet yıkılır.28.03.2016