BAŞÇI’DA PARALEL Mİ?
UĞUR MUMCU’YU VE DEVRİM ŞEHİTLERİNİ UNUTMA!
DENİZ FENERİNİ UNUTTURMA!
SOMA VE ERMENEK MADEN KAZALARINI UNUTMA!
GEZİ PARKI EYLEMLERİNDE KAYBETTİĞİMİZ 6 ŞEHİDİMİZİ UNUTTURMA!
17– 25 ARALIK YOLSUZLUK VE RÜŞVET ÇARKINI UNUTMA!
KAÇAK SARAYI VE MALİYETİNİ UNUTTURMA!
PKK İLE MÜZAKERE MASASINA OTURANLARI UNUTMA!
VE GÜNDEM DEĞİŞTİRMELERİNE ASLA KANMA!
Cumhur Başbakan Erdoğan muhalefetten sonra şimdi de Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’ya kafayı taktı. Mübarek kafayı bir defa taktı mı kurtuluş da yok. Her gittiği yerde de başlıyor yerli yersiz eleştirmeye. Yahu bu Merkez Bankası Başkanını sen getirmedin mi? Bugüne kadar iyiydi de şimdi mi kötü oldu? Faizleri senin isteğine göre indirip çıkaracaksa ona ne gerek var? Madem sen her şeyi ondan daha iyi biliyorsun, o zaman sen otur o koltuğa. Sonra da faizleri istediğin değere kadar indir kardeşim. Fakat görevi başında bulunan Başkana bu kadar yüklenme. Çünkü her yaptığın konuşma sonrası piyasalar allak bullak oluyor. Eğer yarından sonra gizli bir kur ayarlaması yapmak zorunda kalırsan bunun sorumlusu da Merkez Bankası Başkanı değil sen olursun. Ona göre.
Maalesef olur olmaz yerde her şeye burnunu sokan bir Cumhur Başbakanımız var ya ne kadar övünsek azdır. Eski Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer dönemin Başbakan’ı Bülent Ecevit’te kitap fırlatmasından dolayı çok eleştirilmişti. O dönemlerde piyasaların alt üst olmasından Ahmet Necdet Sezer sorumlu tutulmuştu. Şimdi bakıyorum da yine benzer senaryolar üretiliyor gibi. Bu sefer her önüne gelene laf yetiştiren bir Cumhur Başbakanımız var. Ulu orta her yerde konuşuyor. Konuştukça coşuyor. Piyasaları tetikliyor. Fakat yine de dövizlerin çıldırmasından o sorumlu olmuyor. Böyle bir anlayış olabilir mi? Ahmet Necdet Sezer dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’i içerde azarlamıştı. Peki, sonra ne oldu? Bülent Ecevit toplantı sonrası içerde yaşananları basın açıklaması ile olduğu gibi anlattı. Sonra da olan oldu. Hâlbuki Bülent Ecevit devlet adamlığını koruyarak yaşanan gelişmeleri soğukkanlılıkla göğüsleyebilirdi. Piyasalara hâkim olabilirdi. Bülent Ecevit maalesef o dönem kendisinden beklenen devlet adamlığını gösteremedi.
Peki, Erdoğan kritik durumlarda soğukkanlılığını gösterebiliyor mu? Devlet adamlığını sergileyebiliyor mu? Elbette hayır. ‘’Dediğim dedik, çaldığım düdük’’ diyor da başka bir şey demiyor. Hani kendi partisi üzerinde bile bu kadar baskı kurmamış olsa çoktan ‘’otur oturduğun yerde’’ diyecekler ama çekindiklerinden onu da yapamıyorlar. İki arada bir deredeler yani. Satsan satılmaz, atsan atılmaz. Mübarek sanki bulunmaz Hint kumaşı. O derece yani. Efkan Ala, Bekir Bozdağ ve Yalçın Akdoğan haricinde Başbakan Ahmet Davutoğlu dâhil hepsi Erdoğan’ın tavırlarından rahatsızlar ama yapacak bişeyleri de yok. Ahmet Davutoğlu’nun birkaç defa istifa edeceği bile söylendi ama arkası gelmedi. Şimdi de ekonomiden sorumlu Babacan’ın Başbakan’a istifasını sunduğu söyleniyor. Ancak dünden bu yana bir gelişme yaşanmadığına göre demek ki Davutoğlu Babacan’ın istifasını işleme koymadı.
Babacan’ı da istifa etmeye sürükleyen Erdoğan’ın Başçı’ya neler söylediğini isterseniz bir hatırlayalım.’’ Merkez Bankası dün lütfetti. Çeyrek puanlık bir faiz indirimi yaptı. Bize karşı bağımsızlığını savunuyorsun da başka yerlere mi bağımlılığın var ?’’ diyor. Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkanı Başçı’ya yaptığı bu çıkıştan siz ne anladınız? Yani Erdoğan ne demek istiyor? Başka yerlere bağımlı olmak ne demek? Ben sordum, ben yanıtlayayım. Erdoğan Başçı’yı resmen ihanet ile suçluyor. Yani görevi başında bulunan bir bürokratı devlete zarar vermekle suçluyor. Erdoğan bu gidişle Başçı’yı da paralel olmakla suçlarsa hiç şaşırmam. Bu suçlamalar karşısında Başçı daha ne kadar dayanabilir bilemem. Ancak burada asıl görev Başbakan Ahmet Davutoğlu’na düşüyor. Eğer Ahmet Davutoğlu ’da Erdoğan gibi düşünüyorsa Başçı’yı görevden alması gerekir. Yok, eğer Beşir Atalay gibi Başçı’yı başarılı buluyorsa o zaman da bürokratına sahip çıkması gerekir. Erdoğan’a gerekli cevabı vermesi gerekir. Ancak Davutoğlu’nda böyle bir yürek olduğunu sanmıyorum. Davutoğlu şimdilik Başçı ile Babacan’ı ikna etmek suretiyle vaziyeti kurtarmaya çalışıyor. Peki, nereye kadar?
Beşiktaş’ın Liverpool’u elemesinden dolayı son günlerde ilk defa mutluyum. Pazartesi günü tekrar görüşmek üzere, iyi hafta sonları diliyorum. 27.02.2015