BAŞBAKAN’IN SEÇİM STRATEJİLERİ
Gözünüz aydın olsun. Başbakan seçim dönemine girdi ve anketlere yansıyan oy kaybının telafisinin peşine düştü. Bundan böyle genel seçimlerin yerel seçimler ile beraber yapılacağını da varsayarsak Mart 2014 tarihine kadar Başbakan’ın söylemlerinin ve eylemlerinin değiştiğine tanık olacağız. Bu durumun belirtileri de ortaya çıkmaya başladı zaten. Bu yolda yeni şarkılar bestelenip söylenecek. Gezi parkı eylemleri ile Taksim direnişleri unutturulacak. Bu eylemlerin yerine ilkemizde uygulanmakta olan ve ABD’de bile olmayan ileri demokrasi uygulamaları konuşulacak. Velhasıl seçim sonuçlarının açıklanıp balkon konuşmasının başlamasına kadar her şey güllük gülistanlık olacak. Ondan sonrası ise Allah Kerim.
Bu süreç içinde bakın neler olacak. Öncelikle toplumun geniş katmanlarını yaralayan terörist başı ile yapılmakta olan yeni anayasa ertelenecek. Çünkü hassas olan bu konu basına sızmasından itibaren Türk Milletini derinden yaralamıştı. Bu durum kamuoyu üzerinde yaptırılan seçim anketlerine de yansımıştı. Bu gelişmeleri yakından takip eden Başbakan derhal frene bastı. Seçim sonuna kadar da bu konuyu ele alacağını hiç zannetmiyorum. Yarından sonra göreceksiniz terörist başı ile yapılan müzakereleri sanki kendileri yürütmüyorlarmış gibi ak sütten çıkma ak kaşık olacaklar. Milliyetçilik bayrağını ellerinden düşürmeyecekler. Sanki Türk Milletini kendileri ayaklar altına almamışlar gibi şimdi Türk Milletinin en hararetli savunucuları kendileri olacak.
Başbakan’ın son günlerde almış olduğu tavır değişikliği Dolmabahçe sarayında galası yapılan Akil İnsanlar toplantımsıda da görüldü. Bu toplantıda Başbakan Akil İnsanlar Raporu’nu bile okumadan, değerlendirme yapmadan ‘’Ana dilde eğitim ‘’ konusunu rafa kaldırdığını açıkladı. Başbakan’ın almış olduğu tavır değişikliği, atamış olduğu Akil İnsanları bile şaşırttı. Öteden beri Başbakan’a yakınlığı ile bilinen Doğu Ergil bile ‘’Ne oluyoruz Sayın Başbakan’’ demekten kendini alamadı. Aslında bu durum diğer yarışmacı arkadaşları hayrete düşürmesi normaldir ama Doğu Ergil’i hayrete düşürmesi ise anormaldir. Çünkü Doğu Ergil eskiden bu yana Başbakan’a en yakın olan akademisyenlerdendir. Doğu Ergil, Başbakan’ın böyle kritik durumlarda geri adım atacağını bilmesi gerektirdi. Eğer Doğu Ergil bile daha Başbakan’ı çözememişse diğer akillerin çözmesi hiç mümkün değil. O kadar yer gezilmiş, toplumun geniş katmanlarının protestolarına maruz kalınmış Başbakan’ın umurunda mı? Başbakan gaza bastığı süre zarfı içinde Türk Milletinin varoluş direncini kırmak için elinden ne geldiyse dener. Bu uğurda bazen Akil İnsanları görevlendirir. Bazen yandaş medyanın yazarları görevlendirir. Bu taktiklerin hemen hemen hepsi gelip geçicidir. Mühim olan bu uğurda görev alanların selameti değil Başbakan’ın kendi geleceğidir. Yoksa arkada kalanlara ne olduğu Başbakan’ın derdi değildir. Süreç içinde görev alanlar görevlerini ifa etmeleri ile birlikte işleri biter. Yani kullanma miatları sona erer. Durum bu kadar basittir ve bundan ibarettir. Gerisi yalan dolan.
Başkanlık sistemi de şimdilik rafa kalkmış görünüyor. AKP içinde Cemaate yakın olan partililer tarafından da sürekli eleştirilen sistem, oy uğruna geçici olarak soğutmaya bırakılmış durumda. Böylelikle ABD’de yaşayan Hoca Efendinin gönlü de alınmış görünüyor. Ancak yine de Hoca Efendi ile barış henüz sağlanmış değil. Emniyet cephesindeki cemaate yakın olan istihbaratta yer alan polislerin görevden alınması bu duruma en iyi örnektir. Emniyetin yeni yapılanmasında milliyetçi polislere yer verilmesi seçim atmosferi süresince milliyetçi sloganların atılacağına bir işaret olarak değerlendiriyorum. Bu safhada silahları bırakmayan ve geri çekilmeyen yüzde 85 lik bölümün şehir yapılanması ile silahlı çatışmaya girilebilir. Amaç ise bu safhada Devletin terör örgütü ile mücadele edildiğinin süsünü vermektir. Böylelikle son günlerde eriyip giden oy kitlesinin geri alınması hedeflenmektedir. Hele bu süreç içinde birkaç ankette oy kaybının telafisi giderilmiş olsun yeter zaten. Sandıktan yeteri kadar oy çıkmasına da gerek yok. Yeter ki anketlerdeki oy oranları korunsun. Sandık kolay iş. Nasıl olsa muhalefet partileri yine sandıklara sahip çıkamayacaklardır. Dört yılda bir gün sandıklarda sorumluluk alan partililer görevlerini tam layıkıyla yerine getiremeyeceklerdir. Yani bütün sandık bölgelerinde görev alan sandık görevlileri seçim sonuç tespit tutanağının imzalı nüshasını partilerinin üst kademelerine ulaştıramayacaklardır. Zaten bazı partililerin üst kademelerinde yer alanların oy kullanamadığını da hatırlarsak değişen bir şeyin olmadığını her şeyin aynı tas aynı hamam olduğu kanatına varabiliriz. Bazı siyasi partilerin seçim sonuçlarını yüklendiği seçim programının çöktüğünü de unutmamak lazım. İktidara aday olan bir siyasi parti ancak bu kadar becerikli olabilir. Tahmin ettiğiniz üzere Cumhuriyet Halk Partisinden söz ediyorum. Şunun şurasında yerel seçimlere 9 ay gibi kısa bir süre kalmışken seçimlere odaklanacakları yerde Eski Grup Başkan Vekili Emine Ülker Tarhan’ın önünü kesmekle uğraştıklarına göre demek ki seçimlerden ya ümitlerini kesmişler ya da seçimleri garantiye almışlar. İkisinden biri. Değerlendirmeyi sizlere bırakıyorum.
Sonuç olarak demem o ki Başbakan seçim atmosferine girmiş bulunuyor. Başbakan’ın seçimlerdeki oylarını koruma adına inanın göreceksiniz yarından sonra yapmadığı propaganda kalmayacaktır. Başkanlık sistemini sorarsanız o çoktan geçici olarak rafa kalktı. Yeni Anayasa ise seçimler sonrasına dek askıya alındı. Milliyetçi söylemlere çoktan başlandı. Bugüne kadar hep geçiştirilen alevi vatandaşlarımızın haklarına, oy uğruna tekrar ele alınmaya başladı. Başbakan oy alacağını bilse inanın iktidara gelmeden önce çıkardım dediği ‘’Milli Görüş Gömleğini’ bile tekrar giymekten hiç çekinmeyecektir. Hatta ve hatta Başbakan Gezi Parkı ve Taksim eylemcilerinden oy koparabileceğini bilse inanın bizden önce kendisi Gezi Parkı eylemcilerine sahip çıkar. Onları özgürlük elçileri olarak bile kabul eder. İşte böyle bir Başbakanımız var. Ne mutlu bize.03.07.2013
SAİT BALCI
