BALYOZ AMACINA ÇOKTAN ULAŞTI
Balyoz Davasının sil baştan tekrar görüşülmeye başlamasıyla birlikte birinci gün, eski Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök ile yine eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman dinlenmişti. İkinci gün ise Balyoz Davasına dayanak teşkil eden CD’lerin tekrar bilirkişilerce incelenmesine karar verildi. Hiç kuşkusuz mahkemenin Hilmi Özkök ile Aytaç Yalman’ı dinlemesi kayda değer bir gelişmeydi. Keza davaya bakan mahkemenin davaya dayanak teşkil eden CD’lerin bilirkişilerce tekrar incelenmesini talep etmesi de davanın adil yargılama yapmasına yönelik olumlu gelişmelerdi. Söz konusu mahkemenin bundan sonraki duruşmalarında aynı duyarlılığı gösterip göstermeyeceğini göreceğiz. Umarım mahkeme heyeti ara karar öncesi davanın adil yargılamasına gösterdikleri duyarlılığı bundan sonra da devam ettirirler.
Anayasa Mahkemesinin Balyoz Davası ile ilgili hak ihlalinin oluştuğuna dair karar vermesinden sonra davaya bakan yeni mahkeme heyetinin şu ana kadar verdiği kararlar hiç kuşkusuz adil yargılama adına olumlu gelişmelerdir. Fakat burada gözden kaçırdığımız bir durum var. O da Balyoz Davasının amacına çoktan ulaşmış olmasıdır. Bundan önce sonuçlanan Balyoz Davası bakın nasıl amacına ulaştı. AKP, Cemaat ve ABD ortaklığı ile başlayan davanın birçok amaçları vardı. Bu amaçlardan bir tanesi Büyük Ortadoğu Projesinin kazasız belasız uygulanmaya başlanmasıydı. Yani ABD, Irak’a yapmış olduğu müdahale aşamasında Türk Ordusunun vetosu ile karşılaşmıştı. Bu yüzden ABD Büyük Ortadoğu Projesi konusunda ülkemizden net bir şekilde faydalanmak için Türk Ordunun çökertilmesine yönelik Balyoz Davasının oluşmasını sağladı. Bu davanın başlamasına yönelikte elinden geleni arkasına koymadı. Ortada darbe filan yoktu ama ‘’Darbe yapacaklardı’’ savı ile toplumu sindirdiler. Askerin kolunu kanadını kırdılar. Moral yapısını en alt seviyeye indirdiler. Hatta yanlış verdikleri haber ile Türk Ordusuna kaçakçılık yapan köylüleri bile vurdurttular.
Bu davanın seyrine AKP açısından bakacak olursak, amacın ABD ile örtüştüğüne tanık oluruz. Çünkü dönemin Başbakanı aynı zamanda Büyük Ortadoğu Projesinin de Eş Başkanıydı. Dolayısıyla Büyük Ortadoğu Projesinin hayata geçirilebilmesi için ortak düşman Türk Ordusunun çökertilmesi gerekiyordu. Bu yüzden memleketin arazilerine silahları büyük bir özenle gömdüler ve sonrasında elleri ile koymuş gibi çıkardılar.’’ Darbe yapacaklardı’’ diye toplumun gazını aldılar. Liberal kesimlere de ülke demokratikleşiyor diye yaptıkları planları yutturdular. Sonrasında da gece yarıları asker avına çıktılar.
Balyoz Davasının üçüncü ortağı olan Cemaat ise bu dava sayesinde geçmiş dönemlerin intikamını aldı. Laikliğin odağı olarak görülmenin öcünü aldı. Askerlerin kozmik odalarından çaldıkları belgelerle toplumu askere karşı sürekli kışkırttılar. Hatta Taraf gazetesi de’’ Fatih Camisini bombalayacaklardı’’ diye toplumu sindirmeye çalıştılar. Askeri din düşmanı yapmaya kalktılar. Bu konuda bir nebzede olsa, başarıya ulaştılar.
Anayasa Mahkemesinin sanıklara karşı hak ihlali olduğuna dair lehte karar vermesinden sonra başlayan yeni Balyoz Davası çökmeye mahkûmdu ve de çöktü. Fakat bugüne kadar bu dava da amacına çoktan ulaştı. Türk Ordusunun sindirilmesinden sonra sınırlarınız yolgeçen hanına dönüştü. Tırlar dolusu silahlar Suriye’deki terörist gruplara dağıtıldı. Askerlerin de çözüm sürecine engel olmalarının önüne geçildi. Büyük Ortadoğu Projesinin sekteye uğraması önlendi. Dolayısıyla da şu an amacına çoktan ulaşmış olan Balyoz Davasının yeniden görülmeye başlandı. Büyük bir ihtimalle bu davalar beraat kararları ile sonuçlanacak. Olan ise ülkemize ve Türk Ordusuna oldu. Zindanlara atılan askerler sayesinde de Türk Ordusunun moral yapısı çökertildi. Savaş kabiliyeti köreltildi. Balyoz Davasının amacı da zaten buydu.06.11.2014