BAHÇELİ YİNE KAÇIYOR
MHP’de yılan hikâyesine dönen kurultay da dün yeni gelişmeler yaşandı. Birincisi Yargıtay, MHP Genel Merkezinin Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin tüzük değişikliğini de içeren Olağanüstü Kurultay kararına karşı yapmış olduğu başvuruyu karara bağladı. Yargıtay bu kararında muhalifleri haklı bularak Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin kararını oyçokluğu ile onadı. İkinci gelişme ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Yargıtay’ın kararı üzerine Olağanüstü Kurultay kararı alması oldu. Peş peşe gelen bu iki gelişme çiçeği burnunda Başbakan olan Binali Yıldırım’ın kurmuş olduğu 65. Hükümeti gölgede bıraktı.
MHP’deki kurultay kararının geçmişine dönmeyeceğim. Çünkü ne de olsa geçmişi yeterince yazdım. Bugün yeni gelişmelere değineceğim. Öncelikle Bahçeli’nin halen daha koltuğu bırakmak istemediğini söylemeliyim. Yani koltuk sevdası ancak bu kadar olabilir diyorum da başka bir şey demiyorum. Devam edeyim. Bahçeli daha önce Yargıtay’ın kararına saygı duyacağını söylemişti. Dün de bu karara ne kadar saygı duyduğunu gösterdi. Nasıl mı gösterdi? Anlatayım. Eğer siz Yargıtay’ın kararına saygı göstereceğim demişseniz, hiç koşulsuz Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin kararına da saygı duymanız gerekir. Çünkü Yargıtay bu mahkemenin kararını onadı. Dolayısıyla Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin atadığı kayyum heyetinin kararına da saygı göstermeniz gerekir. Peki, Bahçeli Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin kararına saygı gösteriyor mu? Elbette hayır. Peki, Bahçeli bu mahkemenin atadığı Çağrı Heyetine saygı gösteriyor mu? Elbette hayır. Şimdi bu koşullarda Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin kararına ve Çağrı Heyetinin kararına uymayan bir Bahçeli Yargıtay’ın kararına saygı duymuş olabilir mi? Bunun takdirini sizlere bırakıyorum.
Bahçeli sanki Yargıtay’ın kararına uymuş gibi 26 Haziran veya 10 Temmuz’da seçimli kurultaya gitme kararı aldı. Her şeyden önce bir defa Yargıtay 26 Haziran veya 10 Temmuz günlerinde olağanüstü kurultay kararı almadı. Yargıtay sadece Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin kararını onadı. Bu mahkemenin atamış olduğu Çağrı Heyeti de 15 Mayıs ta tüzük değişikliğinin de içinde olduğu olağanüstü kurultay kararı almıştı. Tabi bu seçimi Erdoğan muhaliflere yaptırmamıştı. Şimdi MHP’nin olağanüstü kurultayı normal şartlarda Çağrı Heyetinin açıklayacağı tarihte yapılması gerekmez mi? Zaten Çağrı Heyeti de yeni bir kurultay takvimi açıklayacağını dün söyledi. Şimdi Bahçeli bu takvime göre hareket etmesi gerekiyor. Yoksa kendine göre Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin tüzük değişikliğini de içeren Olağanüstü Seçim Kurultayını yok sayarak yeni bir seçim takvimi açıklamak suretiyle Yargıtay’ın kararına saygı duymuş olmuyor. Daha aksine Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesine ve Yargıtay’a meydan okumuş oluyor. Öyle değil mi?
Bahçeli’nin elbette salt seçimli olağanüstü seçim kurultayı alma hakkı vardı. Ancak normal şartlarda Bahçeli bu hakkını kaybetti. Bahçeli muhaliflerin seçim isteklerine zamanında yanıt vermiş olsaydı böyle bir seçim kurultayı açıklama hakkı vardı. Ancak bu süreç aşıldı. Konu yargıya taşındı. Yargı da muhaliflerin tüzük değişikli, kurultay isteklerini haklı buldu. Bu aşamadan sonra Bahçeli’ye düşen görev, 12 Ankara Sulh Hukuk Mahkemesinin atadığı Çağrı Heyetinin açıkladığı seçim takvime uymaktır. Bahçeli’nin yine de seçimli kurultay yapma hakkı yok mudur? Elbette vardır. Ancak Bahçeli bu hakkını mevcut Çağrı Heyetinin açıkladığı seçim kurultayını kazanırsa ondan sonra böyle bir seçim takvimi açıklayabilir. Şu anda Bahçeli’nin atanmış çağrı heyetinin açıklayacağı seçim takviminden başka yeni bir seçim takvimi açıklama yetkisi yoktur. Bu yetki şu an itibarıyla Çağrı Heyetindedir. Ha yine de her şeye rağmen Bahçeli’nin açıkladığı seçim takvimi uygulanmaz mı diye sorarsanız, burası Türkiye’dir diye yanıt veririm. Her an her şey olabilir derim. 25.05.2016
