AL BİRİNİ, VUR ÖTEKİNE
Geçen pazar günü Erdoğan’ın Cemaat Medyasına yaptığı baskın ile uyandık. Fuat Avni zaten günler öncesinde bu baskının sinyallerini vermişti. Hatta Fuat Avni tutuklanacak gazetecilerin isimlerini bile vermişti. Erdoğan, Fuat Avni’nin söylediği gibi büyük bir operasyon yapmadı ama devamının geleceğinin sinyallerini gittiği yerlerde veriyor. Belki de sindire, sindire yapacak. Hani ‘’İnlerine gireceğiz, inlerine’’ demişti ya, işte öyle yapıyor. Hem inlerine giriyor, hem de 17 ve 25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonunun intikamını alıyor.
Peki, Erdoğan’ın Gülen Cemaati’ne yapmaya başladığı bu operasyonu nasıl okumalıyız? Kemal Kılıçdaroğlu gibi Cemaati’n yanında yer alıp ağlamaya mı başlamalıyız, yoksa Doğu Perinçek gibi alkış mı tutmalıyız? Yoksa Merkez Medya gibi suyu sabuna dokunmadan penguen belgesellerini izlemeye devam mı etmeliyiz? Konuyu öncelikle Kemal Kılıçdaroğlu açısından değerlendirmek istiyorum. Ne de olsa kendisi, üyesi olduğum Cumhuriyet Halk Partisinin Genel başkanıdır. Bu yüzden biraz torpil geçmemi umarım hoş karşılarsınız.
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ı Ergenekon Davasının içine dâhil ederek Silivri zindanlarına atan Gülen Cemaati değil miydi? Hatırlarsanız daha o zamanlarda Mustafa Balbay Milletvekili bile değildi. Cemaat o sıralarda kamuoyunda Ergenekon ve Balyoz Davalarının siyasi davalar olduğuna yönelik kanaat oluşmasına rağmen tutuklanan yurtsever aydınları ve vatansever komutanları serbest bırakmamışlardı. Partililerin ve Sivil Toplum Örgütlerinin Silivri kapılarına dayanmalarına rağmen serbest bırakmamışlardı. Ergenekon Terör Örgütü’nün kasası diye Kuddisi Okkır’ı ölüme terk ettiler. Hem de hiç acımadan. Ancak ölümüne kısa bir süre kala tahliye ettiler. Demek ki vicdanları bu derece körelmiş.
Yine çok iyi hatırlayacaksınız Kemal Kılıçdaroğlu, Mustafa Balbay tahliye edilmediği sürece Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yemin törenine katılmayacaklarını söylemişti. O dönem Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışı Cumhuriyet Halk Partisi gurubunda alkışlarla karşılanmıştı. Fakat sonrasında ne Mustafa Balbay serbest bırakıldı ne de Kemal Kılıçdaroğlu sözünü tuttu. Mustafa Balbay Milletvekili olmasına rağmen tahliye edilmedi. Memleketin yurtsever aydınlarına ve vatansever komutanlarına kumpası kuranların başında Gülen Cemaatinin yargı yapılanması gelmiyor muydu? Şimdi tutuklanan Cemaat Medyasının önde gelenleri o zamanlar alkış tutmuyorlar mıydı? Sonradan Erdoğan’da Türk Ordusuna ve aydınlara kumpas kurulduğunu itiraf etmedi mi? Evet bu kumpasın içinde Erdoğan’da var tabi. Ancak o dönemlerde yargı Gülen Cemaatinin kontrolünde değil miydi? Şimdi Gülen Cemaatinin düzmece planlarla yurtsever aydınları ve vatansever askerlere düzenlenen kumpasları bir tarafa bırakıp, Erdoğan Gülen Cemaatine baskın yapmış diye ağlayıp sızlamaya mı başlayacağız? Yine şimdi parti meclisi üyesi olan Tuncay Özkan Silivri zindanlarında ‘’Benin suçum ne ‘’ diye ettiği isyanı bir çırpıda unutup gidecek miyiz? Yani eski Başbakanlardan Süleyman Demirel’in söylediği gibi ‘’Dün dündür, bugün bugündür’’ mü diyeceğiz? Gazetecilerin, aydınların, akademisyenlerin çektikleri acıları nasıl unutacağız? Şimdi Gülen Cemaati Erdoğan’a bayrak açtı diye onun safında mı yer alacağız? Yoksa Erdoğan şimdi Gülen Cemaati’nin inine giriyor diye alkış mı tutacağız?
Peki ya Doğu Perincek’e ne demeli? Doğu Perinçek’’ Gladyo toptan temizlenecek’’ diyor. Şimdi buradan Doğu Perinçek’e de sormak isterim. Memleketin Gladyo dediği Gülen Cemaatinden temizlenmesini elbette bende isterim. Peki, Gülen Cemaati giderken yerine kim geliyor? Demokrasi mi geliyor? Doğu Perinçek, Erdoğan’ın her geçen gün biraz daha sertleştiğini, yakın bir zaman içinde resmi olarak da tek adam olmaya doğru gittiğini görmüyor mu? Bugün Erdoğan’ın önündeki tek kalan engelin Gülen Cemaatinin olduğunu bilmiyor mu? Erdoğan Cumhuriyetin kalelerini çoktan yıktı geçti. Sıra Gülen Cemaatine geldi. Gülen Cemaatinden sonra geriye ‘’tek adamlık’ ’kalıyor. Ona da ulaşmasına şunun şurasında 6 ay kaldı. Peki, 6 ay sonra yapılacak olan Milletvekili Genel Seçimlerini kazanamaması gibi bir olasılık var mı? Şu an iktidara doğru yürüyen bir muhalefet partisi var mı? Yok, tabi. Toplumun büyük bir kesimi Milletvekili Genel Seçimlerini AKP’nin kaybedeceğini düşünmüyor bile. Tek başına iktidara geleceğinden de kimsenin şüphesi yok. Toplumun tek endişesi, AKP’nin Anayasayı değiştirecek oy potansiyeline kavuşması. Öyle değil mi?
Merkez medyanın durumuna ise hiç değinmek bile istemiyorum. Bugüne kadar ne Gezi Parkı eylemlerini ön plana çıkardılar ne de Yolsuzluk ve Rüşvet Soruşturmalarını. Topluma her seferinde penguen belgeseli izlettiler. Neden peki? Elbette suya sabuna dokunmamak için tabi ki. Hani toplum belgesel film seyretmeye başlamış olsa anında şifre koyarlar. Toplumun beklentilerinden çok, kendi beklentilerinin derdine düşerler. Bu durum dün de böyleydi bugün de böyle. Bu yüzden geleceklerini demokrasiye tercih ederler. Ancak geleceklerinin de demokrasiden geçtiğini göremezler.
Lafı çok uzattığımın farkındayım. Ancak konuyu derinlemesine incelemeden de olmuyor. Sözün özü, 12 yıldır memleketin anasını ağlatan AKP iktidarı ile Gülen Cemaati bugün birbirlerine girdiler. Gülen Cemaati AKP iktidarının yolsuzluklarını ortaya çıkarmıştır. AKP iktidarı da devletin içine sızan Gülen Cemaatini temizlemeye başlamıştır. AKP iktidarı Gülen Cemaatinin inine girmekle ne 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet soruşturmasını örtebilir, ne de Suriye’de cirit atan terörist gruplara verdiği tırlar dolusu silahı. Gülen Cemaati de iktidar partisinin yolsuzluklarını ortaya çıkarmakla ne yurtsever ve vatansever askerlere yapılan kumpasları unutturabilir, ne de Atatürk’ün kurmuş olduğu laik Türkiye Cumhuriyetine olan düşmanlığını. Yani, al birini vur ötekine.
Yarın tekrar görüşmek üzere hoşça kalın.16.12.2014