Makaleler

ABD’NİN BAŞBAKAN’A MEKTUBU

sait-balciBaşbakan Viyana’da, Medeniyetler İttifakı forumunda ‘’Tıpkı Siyonizm gibi, tıpkı antisemitizm gibi, tıpkı faşizm gibi İslam fobinin de bir insanlık suçu olarak görülmesi kaçınılmaz hal almıştır’’ dedi. Amerikan Senato ve Temsilciler Meclisi’nden 89 üye de, Başbakan Erdoğan’ın Viyana’daki ‘’Siyonizm insanlık suçudur’’ beyanını bir mektup ile kınadı. Bu gelişme ülkenin gündeminde pek fazla yer edinemedi. Zaten yandaş basın bu konuda elinden gelen gayreti göstermişti. Başbakan’ı kınayan mektuba iktidar cephesi de topyekûn tepki verdi. Ancak Amerikan Temsilciler Meclisi, ülkemizde olduğu gibi sindirilebilecek bir yapı değil ne yazık ki.

Başbakan’a yazılan mektup hani öyle yenilir yutulur cinsten de değil hani. Amerikan Senato ve Temsilciler Meclisi belki de ilk defa Başbakan’a karşı alışılmadık bir bildiriye imza attılar. Başbakan’ın Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı olduğunu da hatırlarsak bu bildirinin ne kadar önem arz ettiğini anlamamız hiç de zor değil. Çünkü yakın geçmişe kadar ABD ile tam uyumlu çalışan bir Başbakan olmamıştı. Ancak işte görüldüğü üzere siz ne kadar ABD ile de uyumlu çalışsanız dahi öyle bir gün geliyor ki siz de Amerikan Senato ve Temsilciler Meclisi’nden azarı işitiyorsunuz. Aslında bu durum, ABD’ye teslim olanlar açısından kaçınılacak bir durum değildir. ABD’ye elini verip kolunu kaptıranlar her halükarda, Amerikan Emperyalizminin hüküm sürdüğü ülkelere karşı söylem ve eylem birliğine dikkat etmeleri gerekiyor. Siz bir taraftan hem Büyük Ortadoğu Projesinin Eş Başkanlığı sıfatını taşıyacaksınız ancak öbür taraftan da Uluslararası Yahudi siyasi Hareketini zan altında bırakacak sözler sarf edeceksiniz. Hiç olacak iş mi? Hiç kuşkusuz bu söylem, İsrail’e ‘’One Minute’’ çıkışından farklı bir durum içeriyor. İsrail’in gönlünü almak için NATO ambargosunu kaldırabilirsiniz. İsrail’in gönlünü almak için yeni anlaşmalar yapabilirsiniz. Ancak Siyonizm dediğiniz anda uluslararası Yahudi siyasi hareketini hedef almış oluyorsunuz. Zaten Amerikan Senato ve Temsilciler Meclisi de bu durumda harekete geçiyor.
Şimdi isterseniz Amerikan Temsilciler Meclisi’nin Başbakan Erdoğan’a kesin uyarı niteliğinde yazdığı mektubun önemli taraflarına bir göz atalım;

Bu mektubu size, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki tarihi dostluk ve ittifakın önemine inanan Amerika Birleşik Devletleri kongre üyeleri olarak, Viyana’daki Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen konferansta, İsrail devletinin kuruluş ve Yahudilerin kendi kaderlerini çizme hareketi olan Siyonizm’i faşizmle bir tutan beyanınızın bizde yarattığı ciddi hayal kırıklığını belirtmek için yazıyoruz.

Dünyadaki azınlıkların güvenlikleri ve refahlarını tehlikeye atarak, demokratik değerlere ve dünya istikrarına ciddi bir tehdit olan aşırılık tehlikesinin gün geçtikçe arttığının pekiyi farkındayız. Yahudilerin hiçbir ayrımcılık gözetmeyen ulusalcılık ifadesi olan Siyonizm’i bu gibi tehlikelerle eşit tutmak, bu saygın tarihi girişimin küçük düşmesine ve yanlış anlaşılmasına yol açar. Umarız bu kınanacak beyanınızı en kısa zamanda geri alırsınız.

Türkiye’yle tarihsel ilişkimiz ve ülkenizin NATO ve Birleşmiş Milletlerdeki önemli konumundan, uluslararası barış ve güvenliği sağlama konusunda ciddi bir taahhüdünüz olduğunu biliyoruz. Bu anlayış içinde, Siyonizm’i faşizm ve antisemitizm ile bir tutan ve “insanlığa karşı suç” diye nitelediğiniz beyanınızı geri çekmenizi sabırsızlıkla bekliyoruz.

Amerikan Senato ve Temsilciler Meclisi’nden 89 üyenin imzalayıp gönderdiği bu mektuptan sonra Başbakan sözlerinin yanlış anlaşıldığına dair bir açıklama yaptı. Bu açıklama hiç kuşkusuz Başbakan’ın yapmış olduğu bu gaftan dolayı özür dilediği anlamına geliyor. Kim bilir belki de Başbakan basına yansımayan haliyle de Amerikan Temsilciler Meclisi’nden okkalı bir şekilde özür de dilemiştir. Zira Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı John Kerry ülkemizi ziyaret ettiği zaman, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile beraber düzenledikleri basın açıklamasında Başbakan ile aynı görüşü paylaşmadıklarını üstüne basa basa söylemişti. Bu kadar tepkiden sonra Başbakan’ın bu konuyu bir oldubitti açıklaması ile geçiştirebilmesi de oldukça zor görünüyor. Hele hele Başbakan’ın Amerika Birleşik devletleri Başkanlığı’na yeniden seçilen Barack Obama’dan görüşmek için bir randevu bile alamadığını da hatırlarsak bu sefer işlerin yolunda gitmediğini anlayabiliriz.

Amerika Birleşik Devletleri, Başbakan’a daha öncede yargı konusunda ciddi uyarılar yapmıştı. Bu uyarılar, Türk Ordusu üzerinde ortaklaşa düzenlenen düzmece planları da ortaya çıkarmıştı. Amerika Birleşik Devletleri, bir taraftan kendisine kafa tutan Türk Ordusunun Kemalist subaylarına bertaraf edilmesini isterken öbür taraftan da işlerin rayından çıkarılmasına tepki vermişti. Ancak yeniden yapılanan yargı Türk Ordusunu itibarsızlaştırma anlamında dur durak bilmedi. Yeniden yapılanan yargı, neredeyse geçmişte terör örgütlerine düzenlenen operasyonlara katılan tüm Kemalist subayları Balyoz davası adı altında Silivri zindanlarına atarken, ulusalcı gazetecileri, yazarları, akademisyenleri ve Milletvekillerini de Ergenekon Davası adı altında tutsak etti.

Sonuç olarak siz ne kadar Amerika Birleşik Devletleri ile uyum içinde çalışmak isteseniz isteyin sonuçta bir gün ayrışma noktasına gelebiliyorsunuz. Uluslararası platformda güttüğünüz çıkarlarınız da ABD ile işte böyle çakışabiliyor. Geçmişte Amerika Birleşik Devletleri ile uyum içinde çalışanları da gördük. Geçmişte iktidara gelen liderler bugünlerde bertaraf olmuşlarsa bu gelenek bugünler içinde geçerlidir. Amerikan Emperyalizminin bir ömür boyu sürecek vefasına şu ana dek hiç rastlanmadı. Kısacası Amerikan tertipleri ile gelenler yine Amerikan tertipleri ile gidiyorlar.22.03.2013

SAİT BALCI

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title