5 HEDEF,5 HEZİMET
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde hata yapmak, hele hele ülkenin güvenliğini tehlike altında bırakmanın bir bedeli vardır. Bu bedel, istifa mekanizmasının harekete geçmesi ile ödenir. Bunun örneklerini geçmiş dönemlerde gördük ve görmeye de devam ediyoruz. Güney Kore’de 187 kişinin öldüğü feribot faciası sonrasında yoğun eleştirilere maruz kalan Devlet Başkanı Chuns Hong Won istifa etti Fakat Soma maden kazasında 301 maden işçisinin ölümünden sonra Başbakan Erdoğan istifa etmedi. Bizimkisinin demokrasi anlayışı Chuns Hong Won’dan farklı tabi. Hatta Başbakan bu konuda ‘’bu işin fıtratında ölüm de var ‘’diyerek bu kazayı olağan gördüğünü de söyledi. Şimdi bu iki kişi arasında ne fark var? Birisi kamuoyunun baskısına dayanamayarak istifa etmek zorunda kalıyor, diğeri ise bırakın istifa etmeyi daha kamuoyuna meydan okuyarak görevini sürdürmeye devam ediyor. Bir de ülkemizde ileri demokrasi var diye insanlarla dalga geçiyor.
Başbakanın başarısızlıkları salt maden ocaklarında gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayamaması ile sınırlı değil elbet. Bu başarısızlıkları yazmaya kalksam sayfalar yetmez. Ancak yeri geldiği için bugün Başbakan’ın ülkenin dış politikasında yarattığı erozyonu yazacağım. Bu erozyona rağmen elbette Başbakan yine dik durmaya devam ediyor. Sanki hiç bir şey olmamış gibi koltuğuna sıkı sıkıya yapışıyor. İsterseniz şimdi Başbakan’ın başarısız politikalarına bir göz atalım. Davutoğlu ve Fidan ile birlikte ülkemize hangi hezimetleri yaşadıklarını gözden geçirelim. Ülkeye yaşatmış oldukları bu hezimetlere rağmen halen daha nasıl ayakta kalabildiklerini çözmeye çalışalım.
1-PKK HEZİMETİ:
Başbakan öteden beri ‘’Analar Ağlamasın’’ yalanı altında PKK’ya teslimiyetçilik politikası uyguladı. PKK ile mücadele edeceğine müzakere etti. Böylelikle PKK’yı daha da güçlendirdi. PKK’nın çocukları ve askerleri kaçırarak devlete meydan okumasına göz yumdu. PKK’nın yol kesmesine müsaade ederek haraç almasını sağladı. Kandil ve İmralı arasında diyalog kurulmasına müsaade etti. PKK’nın silah bırakarak ülkemizden çıkacağı yalanı altında ödünler verdi. PKK bu müzakerelerin ardından ne silah bıraktı, ne de ülkemizi terk etti. Yani PKK bugün de halen dağlarda cirit atmaya devam ediyor. Yeni ödünler verilmediği takdirde, İmralı serbest bırakılmadığı müddetçe silahların yeniden konuşacağı tehdidini savuruyorlar. İşte yine son olarak torba yasasının içinde bulunan PKK’nın yasallaşmasını sağlayan paketin kabul edilmesine rağmen kandil yine ‘’Silahları bırakmayacakları’’ tehdidini savurdu. Fakat bu başarısız politikaya rağmen Başbakan, istifa etmeyi düşüneceğine daha nasıl Cumhurbaşkanı olabileceğini düşünüyor. Pişkin kişilik işte böyle oluyor.
2-ESAD HEZİMETİ:
Biliyorsunuz Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu defalarca Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’ın ne zaman devrileceğine dair sürekli tarihler verirdi. Esat’ı oturduğu koltuktan indirmek için El Kaide, El Nusra Cephesi teröristlerini üstüne saldılar. Yetmedi kendi uçağımızı Esat’ın jetlerinin düşürmesini sağlayacak şekilde savaş ortamı yarattılar. Yine olmadı. Ülkemizde sürekli Suriye geçici hükümetlerinin kurulmasına ev sahipliği yaptılar. Yine olmadı. Suriye tarafından ülkemize top atışları yaptırdılar. Yine olmadı. En son terörist örgütlerin ellerine kimyasal silah verdiler El Kaide ve El Nusra Cephesi militanları da bu kimyasal silahları çocukların bulunduğu bir binaya atarak onlarca masum çocuğun ölümüne sebep oldular. Kullanılan kimyasal silahları da Esat’ın attığı yalanını yayarak sözde Esat’ı uluslararası toplum nazarında katliam yapan Devlet Başkanı imajı vermeye çalıştılar. Ancak bu plan da tutmadı. Atalarımız ‘’Yalancının mumu yatsıya kadar yanar’’ diye boşuna söylememişler. Uluslararası toplumlar bu yalanlara itibar etmediler. Böylelikle Başbakan’ın Suriye Politikası da çökmüş oldu. Ha şimdi gidiyor, de şimdi gidiyor derken Esat, Suriye’de yine yapılan Devlet Başkanlığı seçimlerinden güven tazeleyerek çıktı. Böylelikle Başbakan Davutoğlu sayesinde bir hezimet daha almış oldu.
3-MISIR HEZİMETİ:
Mısır politikasının Suriye politikasından geri kalan bir yeri de yok hani. Mısır’da ilk etapta Hüsnü Mübarek’i tahtan indirerek Muhammet Mursi’nin Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayarak kendi açılarından bir zafer kazanmışlardı. Fakat olaylar hiç de umdukları gibi gelişmedi. Mısır halkının demokrasi istemlerine yanıt verilmedi. Uyguladıkları politikalar yüzünden Mısır halkı Hüsnü Mübareği arar hale geldi. Sonrasın da ise Sisi devreye girerek Muhammet Mursi’ye demokrasiyi uygulanması için süre verdi. Bu gelişmelere rağmen Mısır’da hiç bir şey değişmeyince görev Genel Kurmay Başkanı Sisi’ye düştü. Sisi’ demokrasiyi tekrar Mısır’a getirmenin yolunun Muhammet Mursi’yi görevden uzaklaştırmaktan geçtiği için onu görevden aldı. Sonrasında da eski Genel Kurmay Başkanı olan Sisi Cumhurbaşkanı seçildi. Böylelikle Davutoğlu ve Başbakan bir kez daha ters köşe olmuş oldular.
4-IŞİD HEZİMETİ:
İŞİD denen terör örgütü, Suriye politikası iflas edince soluğu Irak’ta aldı. Dikkat edin IŞİD’in Musul’a girmesiyle birlikte Barzani de Kerkük’e girdi. Buna benzer senaryo Suriye’de de uygulanmıştı. Esat elindeki toprakları, El Kaide, El Nusra ve Özgür Suriye Ordusuna karşı koruyabilmek için PYD’nin güçlü olduğu bölgeleri boşaltmak zorunda kalmıştı. Dolayısıyla da bu boşluğu PYD doldurmuştu. Şimdi aynı senaryonun bir benzeri de Irak topraklarında uygulandı. IŞİD denen terör örgütü Musul’u istila edince Kerkük’te Barzani’ye geçmiş oldu. IŞİD, Kerkük bölgesinin Barzani’nin eline geçmesini sağlamakla da kalmadı, aynı zamanda Musul’da Türk Konsolosluk yetkililerini esir aldılar. Irak’ın Şii kökenli vatandaşlarına katliam uyguladılar. Türkmen bölgelerine saldırılar düzenlediler. Birçok Türkmen vatandaşını öldürdüler. Başbakan ise Türkmenlerin ülkemizden yardım talep etmelerine rağmen sessiz kalmayı tercih etti. Başbakan, IŞİD adlı terör örgütüne terörist bile diyemedi. Halen daha da bu terörist örgütünün elinden Musul Konsolosluk yetkililerini de kurtaramadı. Önceleri A planımız var, B planımız var derlerdi. Şimdi ise plandan bile bahsedemiyorlar.
5- FİLİSTİN HEZİMETİ:
Başbakan’ın başarısız olduğu dış siyasetin içinde yer alan Filistin hezimeti ise kabul edilemeyecek derecede bir başarısızlık örneği oluşturuyor. Her seferde Gazze’yi ziyaret edeceğini söylemesine rağmen halen daha bu ziyareti gerçekleştirebilmiş değil. İsrail ise her gün havadan Gazze’yi vuruyor. Uluslararası toplumlar ise saldırıları kınamaktan öte herhangi bir adım atamıyorlar. Başbakan ise bir taraftan İsrail’e saldırıları durdurma anlamında çağrılarda bulunuyor ama İsrail’in dinlediği filan yok. En son Mısır ateşkes çağrısı yapmıştı ama Hamas bu ateşkesi kabul etmediği için İsrail saldırılarına devam etti. Bu saldırıların sonucunda İsrail kara operasyonunu başlattı. Birleşmiş Milletler Örgütü en nihayetinde ateşkes için sonunda bir adım attı. Bakalım bu gelişme bayram öncesi İsrail saldırılarını durdurabilecek mi? Başbakan ise halen Gazze’ye gidecek. Hani bir onay çıkıvermiş olsaydı da Gazze’ye gidiverseydi çok iyi olacaktı ama izin çıkmadı neylersiniz. Tüm bu olumsuz gelişmeler neticesinde Başbakan sizce istifa eder mi? Elbette istifa etmez. Çünkü o ayaklar altına aldığı milletin iradesi ile iktidara geldi. 17.07.2014
SAİT BALCI