ZORUNLU DİN DERSLERİ KABUL EDİLEMEZ
AKP iktidarı dindar nesil yetiştirmek amacıyla kesintisiz 8 yıllık eğitim sistemini kaldırarak 4+ 4+ 4 adlı eğitim sistemini getirmişti. Bu sistem Türkiye Büyük Millet Meclisin de de uzun süre tartışılmış ve eğitim komisyonundaki iktidar partisinin çoğunluk oyları ile yasalaşmıştı. Dönemin Başbakan’ı Erdoğan da her seferinde, ‘’Dindar nesil’’ yetiştirmek istediklerini dile getirmişti. Zorunlu din dersleri de zaten bu amaca yönelik düzenlenmişti. Laik Cumhuriyet’in özü ile de bağdaşmayan bu eğitim sistemi maalesef ülkede iktidarı ele geçiren AKP’nin bir ürünüdür. AKP’nin ortaçağ eğitim sistemine özgü bir eğitim sistemidir. Bu eğitim sistemi her ne kadar Cumhuriyet Türkiye’sine yakışmasa da, AKP iktidarı sayesinde halen daha uygulanmaktadır. Böylelikle AKP iktidarı, laik cumhuriyetin bütün kalelerini ele geçirdiği gibi, çağdaş eğitim sistemini de ele geçirmiştir.
Zorunlu din dersleri ‘’Dindar Nesil ‘’ yetiştirmeye yönelik bir uygulamadır. Fakat bu ülkede sadece Sünni vatandaşlar yaşamıyorlar. Sünni olan vatandaşların dışında Alevi kökenli vatandaşlar da yaşıyorlar. Dini Hristiyan olan vatandaşlar da yaşıyorlar. Daha başka dinlere ait vatandaşlar da yaşıyorlar. Şimdi siz böylesine farklı mezheplere ve dinlere ait vatandaşların çocuklarına Sünni içerikli din derslerinin okutulmasını şart koyarsanız, o vatandaşlara haksızlık etmiş olmaz mısınız? Ülkemizde hiçbir vatandaşın Sünni olma zorunluluğu olmadığı gibi, Sünni din derslerini okuma zorunluluğu da olamaz. Çağdaş eğitim sistemlerinde çocuklara böyle bir dayatma olamaz. Her vatandaş kendi inançları doğrultusunda istediği bir mezhebi veya dini, hür iradesi ile seçebilir ve kabul edebilir. Bu durum onun yaratıcısı ile arasındaki bağıdır. Eğer siz ‘’Yaratılanı yaratandan ötürü seviyorsanız’’ Sünni olmayan insanların mezhebine ve ait oldukları dinlerine de saygı göstermek zorundasınız. Bu vatandaşların zorunlu din derslerini kabul etmemelerine de saygı göstermek zorundasınız. Yoksa Alevi vatandaşlarının yaşadıkları yerlerde Cami yapmakla ve çocuklarına zorunlu din dersi okutmakla, ‘’Yaratılan yaratandan ötürü’’ sevilmez.
Şimdi durduk yerde bu konuya neden girdiğimi merak ettiğinizi sanıyorum. Eğer ülke gündemini takip ediyorsanız bahsetmek istediğim konuyu üç aşağı beş yukarı tahmin etmiş olmalısınız. Sizleri daha fazla meraklandırmadan konuya gireyim. Anlatmak istediğim konu, 14 Alevi vatandaşın uygulanmakta olan zorunlu din derslerinin kaldırılması ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde açtıkları davadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de14 Alevi vatandaşın başvurusunu oybirliği ile haklı bulmuş. İşte şimdi Başbakan Davutoğlu bu yüzden köpürüyor. Davutoğlu iktidarının uygulamasını haklı çıkarmak için ‘’Nasıl ben Marksizm’i bilmek durumundaysam, ateistler de din bilgisine sahip olmalı’’ diyor. Allah aşkına din ile Marksizm’in ne alakası var söyler misiniz? Alevi vatandaşlarının ateist oldukları da nereden çıktı? Evet, Alevi vatandaşlarının içinde ateist insanlar olabilir. Bundan daha doğal bir şey olabilir mi? Sünni vatandaşlarının içinde ateist insan yok mudur? Sünni vatandaşlarının içindeki ateistler, Sünni vatandaşlarının tamamını ateist konumuma sokmuyorsa, Alevilerin içlerindeki ateistler de, Alevileri topyekûn ateist konumuna sokmaz. Ayrıca onlara ateist yakıştırması da Alevilere saygısızlık anlamına gelir.
Peki, Davutoğlu’nun Marksizm’i bilmek gibi nasıl bir zorunluluğu olabilir? Yoksa AKP’nin kuruluşunda Marksizm’i bilmek ve okumak gibi bir zorunluluk mu vardır? Hadi diyelim iktidar partisinin tüzüğünde böyle bir zorunluluk var, peki o zaman Alevi vatandaşların bunda ne günahı var? Hal böyle olunca Alevi vatandaşları zorunlu din derslerini okumak zorunda kalıyorlar öylemi mi? Güldürmeyin insanı Allah aşkına.
Alevi vatandaşların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde açtıkları davanın biraz daha gerisine gidelim. 14 Alevi vatandaşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeden önce, zorunlu din derslerinin sadece Sünni içerikte olduğu ve bu nedenle de Alevi kültür ve filozofisini dikkate alarak, zorunlu din ve ahlak ders programının gözden geçirilmesi ve Alevi kültürünün de din derslerine ilave edilmesi ile ilgili taleplerini ilgili mercilere iletmişler. Fakat Alevi vatandaşlarının bu talepleri dikkate alınmamış. Alınmış olsaydı şaşırırdım zaten. Alevi vatandaşlar bu gelişmeler üzerine iç hukuk yolları tamamen kapandığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmak zorunda kalmışlar. Alevi vatandaşlarının bu haklı talepleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşınmadan da çözülebilirdi. Ancak ülkede söylemi ile eylemi birbiri ile örtüşen bir iktidar partisi yok ki, sorunu çözebilesiniz.
Bugünlük te bu kadar. Yarın tekrar görüşmek üzere hoşça kalın. 22.09.2014
SAİT BALCI