Makaleler

YÜZYILIN SOYGUN HAREKETİ

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen Almanya’daki ‘’Deniz Feneri e.V Derneği’ davasının Ülkemiz bağlantılarının araştırıldığı soruşturmanın iddianamesi tamamlanmış. İddianamede yer alan suç vasfı da değiştirilmiş. Sanıkların, görevden alınan üç savcının mahkemeye sevk yazılarında olduğu gibi ‘’çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek’’,’’çıkar amaçlı suç örgütüne üye olmak’’,’’evrakta sahtecilik’’ ve ‘’nitelikli dolandırıcılık’’ olan suç unsurları da kaldırılmış. Bunların yerine sanıklar ‘’özel belgelerde sahtecilik’’,’’hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanmak’’ve ‘’kamu görevlisinin evrakta sahteciliğine iştirak’’ gibi suç unsurlarından yargılanacaklarmış. Ergenekon ve Balyoz davalarına hemen hemen her gün yeni suç unsurları eklenirken Fener Davasında ise tam tersi olarak gün geçtikçe suç unsurları yok ediliyor. Yarından sonra dava tekrar görülmeye başladığı zaman ortada hiçbir suç unsuru kalmazsa hiç şaşırmayalım. Çünkü bu dava memleketimizde yargılamanın ne kadar hızlı ilerlediğine örnek teşkil ediyor. Aynı zamanda bu dava ülkemizde uzun tutukluluk ve yargılama sürecine yanıt verilebilecek tek nitelikte davadır. Bu yüzden bu davanın sanıklar lehine sonuçlanması beklenen bir ihtimaldir.

Hal böyle olunca tabi insanın aklına bu davanın Almanya ayağı akla geliyor. Zaten davanın aslı da burada açılmıştı. Görevden alınan eski savcılar Nadi Türkaslan,Abdulvahap Yaren ile Mehmet Tamöz Almanya’da açılan davanın savcılarından dosyaları alarak iddianameyi hazırlamışlardı.Şimdi bu savcılar hakkında ‘’evrak da sahtecilik’’ ile ilgili dava açılınca şimdi sıranın Almanya ayağına geldiğini düşünüyorum.Çünkü asıl dosya zaten orada hazırlanmıştı.Şimdi bana kalırsa Almanya’daki davaya da müdahale etmek gerekiyor.Çünkü Almanya ayağı çökertilmemiş bir dava her zaman için tehlike arz eder.Bu durum da bizim Başbakan’ı rahatsız eder. Bu yüzden bu davanın Almanya ayağındaki savcılarında görevden el çektirilmeleri gerekiyor. Hatta hatta bu savcılar hakkında da aynı bizde olduğu gibi ‘’evrak da sahtecilik ‘’davası açılması gerekiyor. Davanın, Almanya ayağında atılacak adımların Alman hukuk sistemi ile ne kadar uyum sağlar bilemem ama bizim dava ile paralel gitmesi açısından hükümet kanadı baskı kurabilir. Almanya ayağında süren davada da bizde olduğu gibi sorun çıkması halinde muhakkak savcılara görevden el çektirilmesi gerekir. Bununla da yetinilmeyip bizde olduğu gibi muhakkak savcılar dinlenmeli ve dinleme kayıtlarına göre suç unsuru tespit edilip hizaya gelmeyen savcılar hakkında davalar açılmalıdır. Görün bakın bakalım o zaman Almanya savcıları da hizaya gelmiyorlar mı?

Bu davanın Ülkemiz ayağını sürdüren eski savcıları olan Nadi Türkaslan,Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz hakkında açılan davada 11 yıl hapis istenmiş.Davanın suç zanlıları olan eski RTÜK Başkanı Zahit Akman,Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman,Kanal 7 Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Karahan,Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik,Türkiye Deniz Feneri Derneği Kurucusu Uğur Arslan ve Almanya’daki davada hüküm giyen Mehmet Gürhan,Firdevsi Ermiş,Mehmet Taşkan ile 12 kişinin daha yer aldığı kişilerin ise 14 yıl hapsi istenmiş.Hani neredeyse eski savcılar biraz daha mesai yapabilmiş olsalardı cezaları, suçlu zanlılarından daha fazla olacakmış.İyi ki HSYK bu davayı eski savcıların elinden almış.Sanıklara 14 yıl hapis biçen savcılar davayı yürüten eski meslektaşlarına gene de merhametli davranmışlar.Allah muhafaza eski savcılara biçilen yıl sanıklardan daha fazla da olabilirdi.Kim bilir belki de yarından sonra eski savcıların davası devam ederken ,suç vasfında değişiklik yapılan sanıklar beraat edebilirler.Hatta ve hatta yeni davanın iddianamesinin kabul edilmesinden sonra suçlu zanlıları serbest yargılanırken,davanın eski savcıları tutuklanabilirler.Burası nede olsa ileri demokrasinin uygulandığı bir ülke.

Bu davada bir de köstebekler vardı biliyorsunuz. Eski Deniz Feneri Savcılarının yapacağı baskınları suçlu zanlılarına haber veren Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz ile Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın koruma Müdürü Ali Karabağ’a da takipsizlik kararı çıkmış. Almanya’da ‘’Yüzyılın Soygun Hareketi ‘’olarak adlandırılan bir davanın Ülkemiz ayağı artık çökmeye yüz tutmuş durumda. İleri demokrasiyi uygulayan iktidarlara da bu yakışır zaten.13.04.2012

SAİT BALCI

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title