YSK YASAMA DEĞİL UYGULAMA ORGANIDIR
16 Nisan Pazar günü yapılan rejim değişikliği referandum seçimlerine YSK’nın yaptığı usulsüz uygulamanın yankıları halen daha devam ediyor. YSK yapmış olduğu usulsüz uygulamadan dolayı seçimleri iptal etmediği sürece de kamuoyunda oluşan haklı tepki bitecek gibi değil. Ancak bu konuda ne YSK, ne de hükümet çevrelerinden olumlu yaklaşım var. YSK ile hükümet sanki söz birliği etmişlercesine yapılan itirazlara sert tepki gösteriyorlar.
İsterseniz konuyu seçimlerinin sonuçlanmasından itibaren ele alalım. YSK’nın geçerli olmayacak oy pusulaları ve zarfları hakkında md 101 – ( Değişik: 8/ 4/2010 – 5980 /21md ) net bir şekilde açıklanmış. Bu maddelerin 2. ve 3. maddelerinde de mühürsüz kullanılan oy pusulaları ve zarflarının kabul edilmeyeceği belirtilmiş.
2- Arkasında ‘’ Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu’’ filigranı bulunmayan,
3- Arkasında sandık Kurulu mührü bulunmayan,
11- Üzerinde yer alan matbu yazıların ve şekillerin dışında yazılar veya harfler veya sayılar yazılmış çizilmiş olan birleşik oy pusulaları geçerli değildir.
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı mühürsüz kullanılan oy pusulalarını kabul etme gerekçesine, kullanılan oy pusulalarının mühürsüz olduğunu kabul etmekle beraber kullanılan bu oy pusulaların kullanıldığı zarfların üstünde Yüksek Seçim Kurulu’nun filigranı olduğuna dayandırıyor. Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven’in yaptığı bu yorum yanlıştır. Çünkü Yüksek Seçim Kurulu mühürsüz kullanılan oy pusulaları hakkında 2. Madde ile 3. Maddeyi birleştirerek yazmamış. Yani Yüksek Seçim Kurulu ‘’ Arkasında – ‘’ Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu, filigranı bulunmayan veya arkasında sandık Kurulu mührü bulunmayan oy pusulaların geçersizdir’’ şeklinde yazmamış. Yüksek seçim Kurulu bu maddeleri bu şekilde yazmış olsaydı, mühürsüz kullanılan oy pusulalarının geçerli olduğuna yönelik yapılan yorum doğru olabilirdi. Ancak durum Yüksek Seçim Kurulu Başkanı’nın açıkladığı şekilde değildir. Bu durumda arkasında Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu filigranı bulunmayan zarflar ile arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan oy pusulaları geçersizdir.
Şimdi burada sorgulanması gereken başka bir konu daha var. O da YSK’nın kanun yapma yetkisinin olup olmadığıdır. Eğer Yüksek Seçim Kurulu’nun seçimler sırasında kanun yapma yetkisi var ise Başkan Sadi Güven’in verdiği karar doğrudur. Yok, eğer Yüksek Seçim Kurulu’nun böyle bir yetkisi yok ise Başkan Sadi Güven’in verdiği karar yetki aşımıdır. Yasama yetkisi görevi olan TBMM’nin görevini üstlenmektir. Görevini kötüye kullanmadır. Halen yürürlükte olan yasalarımıza göre YSK’nın kanun yapma yetkisi yoktur. Seçim yasasını duruma göre yorumlama yetkisi de yoktur. Yüksek Seçim Kurulu Başkanı olarak Sadi Güven’in sadece ve sadece seçim yasalarını uygulama yetkisi vardır.
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven, şu ana kadar yapmış olduğu yetki aşımını düzeltme yolunda herhangi bir adım atmadı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin itirazlarını da dikkate almadan ret etti. Yine Cumhuriyet Halk Partisi’nin Danıştay’a yapmış olduğu başvuruya istinaden resmi seçim sonuçlarını açıklama konusunda bu mahkeme nezdinde yapılan başvurunun sonucunu beklemeyeceğini de beyan etti.
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven’in elbette Danıştay’ın kararını bekleme zorunluluğu yoktur. Yasalara göre Yüksek Seçim Kurulu’nun kararlarına karşı tek itiraz mercii yine Yüksek Seçim Kurulu’dur. Ancak 16 Nisan Pazar günü yapılan rejim değişikliği referandum seçiminde mühürsüz kullanılan oy pusulaları hakkında verilen karar Yüksek Seçim Kurulu’nun yetki aşımına girmiştir. Bu nedenden dolayı Yüksek Seçim Kurulu’nun 16 Nisan rejim değişikliği referandum seçimi ile ilgili Danıştay’a yapılan başvurunun sonucunu beklemesine gerek yoktur. Bu satırları yazdığım sırada Danıştay da zaten Cumhuriyet Halk Partisi’nin yapmış olduğu başvuruyu ret etti. Ancak Yüksek Seçim Kurulu mühürsüz kullanılan oy pusulaları hakkındaki yetki aşımı ile ilgili durumunu tekrar gözden geçirmek zorundadır.26.04.2017
