VATANDAŞIN GÜVENLİĞİ KİMİN MESULİYETİ ALTINDA?
Eski Başbakanlardan Süleyman Demirel’ ’Fırat’ın doğusunda bir koyun kaybolsa sorumlusu benim’’ demişti. Günümüzün Başbakan’ı da bu söze atıfla’’ Dicle kenarında kurdun kaptığı koyun, bu ülkenin Başbakan’ı olarak benim mesuliyetim altında’’ dedi. Başbakan güya kendini memlekete hâkim olduğunu zannediyor olsa gerek. Başbakan’ın elbette hâkim olduğu çevreler var. Örneğin yandaş basın, yandaş işverenler, yandaş yargı gibi kurumlara Başbakan hâkim durumda. Ancak Başbakan’ın hâkim olamadığı o kadar olay var ki hiç sormayın. Örneğin Başbakan, yandaş işadamlarının işlettiği maden ocaklarına hiç hâkim değil. Eğer o Soma maden ocağına hâkim olabilmiş olsaydı zamanında gerekli güvenlik tedbirlerini aldırırdı. Böylelikle 301 madenci işçimiz boşu boşuna ölmezdi. Onlarca madenci çocuğu şimdi öksüz kalmazdı.
Peki, Başbakan polislere hâkim mi? Hani şu Gezi Parkı eylemleri sırasında orantısız güç kullanarak Berkin Elvan’ın, Mehmet Ayvalıtaş’ın ölümüne sebep olan polislere hâkim mi? Elbette değil. Başbakan bırakın polislere hâkim olmasını daha onları eylemcilere karşı kışkırttığına tanık oluyoruz. Arkasında Başbakan’ın iradesini hisseden polis boş durur mu? Taksim Dayanışma platformu Gezi Parkı eylemlerinin birinci yıldönümünde eylem yapmaya hazırlanıyor. Ancak öbür taraftan da Başbakan eylemcilere karşı çevre illerden takviye ekipler getirtiyor. Peki, vatandaşın Başbakan’ı protesto etme hakkı yok mu? Vatandaş protesto hakkını meydanlarda kullanamayacaksa nerede kullanacak? Yasalarımızda toplantı ve gösteri yürüyüş hakkı yok mu? Elbette var. O zaman vatandaş bu hakkını kullanamayacaksa ülkemizde demokrasinin varlığından söz edebilir miyiz?
Peki, Başbakan Suriye’ye girip çıkan El Kaide Terör Örgütüne bağlı El Nusra militanlarına hâkim mi? Belki inanmayacaksınız ama TUİK raporlarında Suriye’ye ülkemiz üzerinden kimyasal maddeler taşındığına dair ciddi kanıtlar var. Yani böylelikle insan kalbi yiyen teröristlere kimyasal maddelerin verildiği kanıtlanmış oldu. Destek verdiğimiz bu teröristler Reyhanlı’da bir araç içinde bomba patlatarak onlarca vatandaşımızın ölümüne sebep oldular. Peki, vatandaşın güvenliğini sağlayamayan devlet olur mu? Madem Dicle kenarında kurdun kaptığı koyun, Başbakan’ın sorumluluğu altında ise o zaman Reyhanlı’da araç içinde patlatılan bombadan dolayı ölen vatandaşlarımızın güvenliği kimin mesuliyeti altında?
Peki, Diyarbakır’da PKK tarafında kaçırılan çocuklar kimin mesuliyeti altında. Çocukları kaçırılan aileler Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı önünde oturma eylemleri yapıyorlar. Aileler perişan vaziyette. Halk Tv’ye konuşan bir kız, kardeşinin salıverilmesi için adeta yalvarıyor. Kız kardeşinin okula geri dönebilmesi için yetkililerden yardım istiyor. Anne ise kızından daha da dertli görünüyor. Kızının hasta olduğunu söylüyor. Salıverilmesi için o da yalvarıyor. Bu ailelerin acılarına yürek dayanır mı? Ateş maalesef düştüğü yeri yakıyor. Başkalarının canı can da onların ki patlıcan mı? Hadi bakalım geri kalmış ülkenin çokbilmiş iktidarı, bu çocukları kurtarın da göreyim sizi. Bir de B ve C planınız varmış. Yesinler sizin B ve C planlarınızı. O çocukları PKK’nın elinden kurtaramadığınız müddetçe sizin planlarınızın da hiçbir önemi yok. Gücünüz yetiyorsa çıkarsınız dağa, çocukları alıp gelirsiniz. Bu aşamada B ve C planları dedir bilmiyorum ama sonuç itibariyle bu çocukları ailelerine teslim edemezseniz o ailelerin de ahını almış olacaksınız. Anayasamıza göre devletin vatandaşına karşı görev ve sorumlulukları var. Bunlardan bir kaçı ise vatandaşın güvenliğini sağlamak, eşit eğitim hakkı sağlamak, iş bulma olanağı sağlamak gibi. Vatandaş devletine karşı olan görev ve sorumluluklarını yerine getiriyor ama devlet vatandaşına karşı olana sorumluluklarını maalesef yerine getiremiyor. Böyle durumlarda yapılacak tek mantıklı iş ise istifa etmektir. Ancak karşımızda öyle bir öz eleştiri yapıp ta istifa edecek bir irade yok ki. ‘’Dicle kenarında kurdun kaptığı koyun, bu ülkenin Başbakanı olarak benim mesuliyetim altındadır’’ demek kolay. Önemli olan icraattır. Siz kaçırılan çocukları kurtarıp geri ailelerine teslim edebiliyor musunuz, edemiyor musunuz? Vatandaşının güvenliğini sağlayabiliyor musunuz, sağlayabiliyor musunuz? Yoksa bostan korkuluğu musunuz? Buna yanıt verin. Gerisi hikâye. 30.05.2014
SAİT BALCI