Makaleler

TABAN YİNE TEMSİL EDİLMEDİ

sait-balci

Merhaba. Kısa süren bir aradan sonra tekrar sizlere merhaba diyebilmenin mutluluğunu yaşıyorum. Çok fazla bir zaman geçmedi belki ama bugün sizlere tekrar merhaba diyebilmeyi ilk günden itibaren deyim yerindeyse iple çektim. Sizlerle olmak, yaşamın iyi ya da kötü yanlarını sizlerle paylaşmak kadar güzel bir duygu yok. Bazen güldük, bazen de öfkelendik. Yaşamın içinde zaten bunlar hep var. Sevinçleri ve üzüntüleri beraber yaşamadan zaten yaşamın tadı gelmiyor. Ancak son günlerde üzüntülerin sevinçleri üzerinde olduğunu kabul etmek gerek. Her geçen gün yaşanabilir bir dünya beklentisi daha çok ön plana çıkarken, yaşanan gelişmeler ise bu beklentilerin tam aksine gelişiyor. Bu durum ister istemez bizleri de olumsuz yönde etkiliyor. Olumsuz yönde gelişen bu olaylara karşı ne derecede mücadele ettiğimiz ise tartışılır. Gelişmelerden rahatsızlık duyan bir çok dostumun ve arkadaşımın mücadele ettiğini görüyorum. Ancak öbür taraftan da suya sabuna dokunmadan ‘’Beni sokmayan yılan bin yıl yaşasın’’ misali yaşanan olumsuz gelişmeler karşısında sessiz kalmayı tercih edenleri de görüyorum. Zafer mücadele edilerek kazanılır. Bugüne kadar ‘’Bekle gör’’ mantığı ile herhangi bir savaşın kazanıldığını ne gördüm, ne de işittim.

Bugün geride bıraktığımız haftanın genel bir değerlendirmesini yapacağım. Ayrıntıları ise daha sonra gün gün yazacağım. Bugüne düşen sadece üstün körü bir değerlendirme olacak. Delegelerin iradesi üzerine eleştirilerim olacak. Görüş alışverişinde bulunduğum Milletvekillerinin değerlendirmeleri üzerine eleştirilerim olacak. Ülkenin umudu olması gereken Cumhuriyet Halk Partisinin kendi dinamiklerini temsilden ne kadar uzaklaştığına yönelik eleştirilerim olacak. Elbette Cumhuriyet Halk Partisi olağanüstü bir seçim kurultayı gerçekleştirmiştir. Bu seçimden Kılıçdaroğlu yine Genel Başkan olarak çıkmasını bilmiştir ancak güç kaybetmiştir. Kılıçdaroğlu’na adaylık için imza veren delegelerin birçoğu oyunu Muharrem İnce’ye vermiştir. Doğrusu açıkça söylemem gerekirse bu seçimleri delege yapısı yüzünden Muharrem İnce’nin kazanamayacağını biliyordum ancak 415 gibi bir oy da beklemiyordum. Demek ki Muharrem İnce, baskın seçime rağmen ve tüm olumsuz koşullara rağmen delegelerin güvenini kazanabilmiş. Eğer bu seçim normal koşullarda yapılmış olsaydı Muharrem İnce’nin seçimleri kazanması hiç de sürpriz olmayacaktı.

Evet, bugünkü yazımın konusu tahmin edebileceğiniz gibi geçen hafta Cumhuriyet Halk Partisinin gerçekleştirmiş olduğu seçim kurultayı. Her şeyden evvel burada bir tespit yapacak olursam delegelerin birçoğunun tabanın sesini dinlemedikleridir. Zaten seçim takviminin belli olmasından sonra çalışmak için çok az bir süre kalmıştı. Bu süre içinde Kılıçdaroğlu hiçbir partiliyi aramayacağını söylemesine rağmen İstanbul İl Başkanı olan Oğuz Kaan Salıcı’yı harekete geçirdi. Oğuz Kaan Salıcı’nın, bütün İl Başkanlarını toplayarak bir basın açıklaması yapması delegeleri etkilemeye yönelik bir çalışmadan başka bir şey değildi. Peki, bu basın açıklamasına katılan il Başkanları örgütlerinin fikrini alarak mı bu basın açıklamasına katıldılar? Elbette ki hayır. İl Başkanları kendi iradeleri doğrultusunda Kılıçdaroğlu’na destek olmak için bu toplantıya katılmışlardır. Gelecek seneye yapılacak olan Milletvekili genel seçimlerinde tekrar Milletvekili olabilmek için bu toplantıya katılmışlardır. Yani Milletvekilleri memleketin ve Cumhuriyet Halk Partisinin çıkarları yerine, kendi çıkarlarının peşine düşmüşlerdir. Yoksa üstü üstüne seçim kaybeden bir Genel Başkana kim tekrar destek verebilir?

Peki, normal şartlarda olması gereken neydi? Cumhuriyet Halk Partisinin delegelerinin seçim kurultayına gitmeden evvel ne yapmaları gerekirdi? Bu sorunun yanı gayet basit. Delegeler bu kısa zaman zarfında bile örgütler ile iletişime geçmeleri gerekirdi. Örgütlerin görüşleri doğrultusunda genel başkan adaylarını desteklemeleri gerekirdi. Çağdaş demokrasilerde uygulama böyledir. Ancak bizim ülkemiz arzuladığımız demokrasiye daha henüz geçemediği için ne iktidarı, ne de ana muhalefet partisi bu demokrasiyi uyguluyor. Delegelerin görüşlerini alması gereken Muğla Milletvekillerinden Tolga Çandar ve Nurettin Demir ile seçimler öncesi görüşmelerim oldu. Onların bizleri araması gerekirken ben onları aramış oldum. Yapmış olduğun görüşmelerin ayrıntısını daha sonra yazacağım. Bugün ise Tolga Çandar’a ‘’Örgütlerin seçim kaybetmiş Kılıçdaroğlu’nu istemediklerini’’ söylediğim zaman bana ‘’onların İşçi Partisine ve Demokratik Sol Partiye gitmeleri gerektiğini’’ söylediğini belirteyim. Demokrasiyi ne kadar özümsemiş olduğumuz Tolga Çandar’ın açıklamasından ne kadar iyi anlaşılıyor değil mi? Bugün sizlere tekrar merhaba diyebilmenin vermiş olduğu mutluluk ile yarına kadar hoşça kalın diyorum.08.09.2014

SAİT BALCI

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title