SÖZCÜ GAZETESİ’Nİ MUHALİFLİKTEN YARGILAYACAKLAR
Uzun bir aradan sonra Sözcü Gazetesi yazarlarına ve yönetim kadrosuna yine dava açıldı. Daha önce gazetenin muhabiri Gökmen Ulu ile İnternet sitesi sorumlusu Mediha Olgun’a dava açılmıştı. Şimdi ise gazetenin yazarlarından Emin Çölaşan, Necati Doğru, gazetenin genel yayın yönetmeni Metin Yılmaz, İnternet yayın yönetmeni Mustafa Çetin ve İnternet Haber Koordinatörü Yücel Arı hakkında dava açıldı. Açılan davanın açılımı ise ‘’ Fetö’ye üye olmamakla birlikte örgüte yardım etmek’’.
Ergenekon Davasında gözaltına alınan ve tutuklananlar için de ‘’üye olmamakla beraber örgüte yardım etmek’’ suçlaması yöneltilirdi. Aynı alışkanlık yine devam ediyor. Birisi hakkında iddianame hazırlanıyorsa ve bu kişi hakkında herhangi bir delil yoksa iddianameyi ‘’ üye olmamakla birlikte örgüte yardım etmek suçunu yüklüyorlar. Aslında ellerinde suçladıkları kişilerin örgüte yardım ettiklerine dair bir delil de yok. Zaten böyle bir delil olmuş olsaydı anında yandaş basına servis ederlerdi. Delil olmadığı için şimdilik örgüte yardım etmek suçu ile idare ediyorlar. Hani nasıl olsa ileride bir delil üretebiliriz diye düşünüyorlar. Zaten herhangi bir delil üretemezler ise de sessiz sedasız takipsizlik veriyorlar. Sözcü Gazetesi’ne yönelik düzenlenen iddianamenin sonu da zaten takipsizlik ile sonuçlanacak. Bu sebepten dolayı ben hazırlanan bu iddianameyi pek önemsemiyorum. Ancak bu aşama da dava görülürken gazetenin yazarlarını ve yöneticilerini tutuklayıp içeri atarlar ise mağduriyet oluşur. Ben işte böyle bir gelişme olursa buna üzülürüm. Yoksa Sözcü Gazetesi’nin yazarlarına ve yöneticileri hakkında iddianame hazırlanmış olmasını pek önemsemiyorum.
Sözcü Gazetesi yazarlarına ve yönetim kademesi hakkında hazırlanan iddianame ile ilgili yapmış olduğum girişten sonra şimdi biraz da iddianamenin içeriğine gireyim. Bu iddianamenin FETÖ ile uzaktan yakından ilgisi olmadığını ülkeyi yönetenler de çok iyi biliyorlar. Bugün kime sorarsanız sorun, hiç kimse Sözcü Gazetesi yazarları ile yönetim kadrosunun FETÖ’cü olduklarına inandıramazsınız. Hatta bu konuda yandaş basının bazı kalemleri bile Sözcü Gazetesi hakkında iddianame hazırlanmış olmasını FETÖ davasına zarar vereceğini söylüyorlar. Ancak bugün ülkeyi yönetenler Sözcü Gazetesi’ne dava açılmasını istiyorlar. Çünkü Sözcü Gazetesi, doğruları yazıyor ve halkı bilgilendiriyor. Bu davayı da şu an halen yürürlükte bulunan FETÖ davasına bağlıyorlar ki, akıllar karışsın. Sözcü Gazetesi’nin de FETÖ ile ilişkisi olduğu algılansın. Böylelikle gazetenin okur sayısı düşsün. Gazetenin yayın politikası değişsin istiyorlar. Çünkü Sözcü Gazetesi, ülkeyi yönetenleri rahatsız ediyor. Gerçekleri yazıyor. Bu durum yarından sonra yaklaşan yerel seçimlerde iktidar partisinin oylarının azalmasına neden olabilir. Asıl mesele işte budur.
Sözcü Gazetesi hakkında düzenlenen iddianamenin içeriği aslında FETÖ’cülük değil, bal gibi muhalifliktir. Ancak FETÖ ana çatı davası varken yeni bir dava kılıfı uydurmak pek mantıklı olmazdı. Hem yeni bir dava kılıfı uydurmak pek inandırıcı da olmazdı. Bu iddianameyi FETÖ davasına bağlama da pek mantıklı değil ama yeni bir dava uydurmaktansa FETÖ davasını kullanmak kolay olur. Topluma yeni davayı anlatmakta zorluk çekebilirsiniz ama mevcut bir davayı kullanmak ikna edici olmasa da bir müddet idare edebilir. Böyle bir durum da iktidar partisine yeter. Hele, hele yerel seçimlerin yaklaştığı dönemlerde Sözcü Gazetesi’nin okur sayısı ne kadar düşürülebilirse, doğruları yazmaları ne kadar engellenebilirse o kadar iyi olur. Mantık budur. Ancak hesap etmedikleri bir şey var. O da Sözcü Gazetesi’ne ne kadar saldırırlar ise okur sayısı da o kadar artar. Yani bu iddianame ters teper.
Temelsiz bir yapı çökmeye mahkûmdur. Sözcü Gazetesi yazarları ile yönetim kadrosuna yönelik hazırlanan iddianamenin de sonu budur. Ergenekon Davası nasıl çöktüyse, Sözcü Gazetesi’ne yönelik hazırlanan iddianame de öyle çökecektir. 17.12.2018