SAĞA AÇILIM SOLU BİTİRİR
Sağa açılım, solun kaybetmesine neden olur. Bu öngörü dün de böyleydi, bugün de böyledir. Değişen bir şey yok. Ancak bu öngörüyü Cumhuriyet Halk Partisi’nin tavanı dün de kavrayamadı, bugün de kavrayamıyor. Nedenini bana sorarsanız, kavrama yeteneklerinin kör olduğunu söyleyebilirim. Cumhuriyet Halk Partisi’ni bugün yönetenlerin kavrama yetenekleri ise eskilerinden daha da kör durumda. Bugüne kadar sağa yapılan açılım bir meyve vermiş olsaydı en azından bir seçim kazanılırdı. Öyle değil mi? Almış oldukları seçim yenilgilerinden bu durumu gayet rahat anlayabilirsiniz.
Bir ideolojisi olmayan bir siyasi partiyi sol olarak niteleyemeyiz. Böyle bir siyasi parti bir de sağa açılmışsa, bu siyasi partinin sol ile uzaktan yakından bir alakası kalmamış demektir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin durumu da maalesef böyledir. Dün Deniz Baykal sağa açılım yapıyordu, bugün de Kemal Kılıçdaroğlu sağa açılım yapıyor. Bu iki genel başkanın maalesef sağa açılım konusunda birbirlerinden hiç bir farkı kalmadı. Hatta Kılıçdaroğlu bu konuda Deniz Baykal’ı bile solladı. Kılıçdaroğlu’nun laiklik konusunda verdiği ödünleri buna örnek olarak gösterebilirim. Örneğin kamusal alanlara türbanın girmesinde sakınca görmemesi, ‘’Laiklik tehlikededir diyemem’’ demesi, ‘’Yargı da Cemaat yapılanması vardır’’ diyemem demesi, milletvekili adaylarında sağ görüşlü adaylara yer vermesi, Parti Meclisi’ne sağ görüşlü adayları sokmak istemesi, Kılıçdaroğlu’nun sağa açılım konusunda ne kadar ciddi olduğunun bir göstergesidir.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin son olarak Abant’ta düzenlenen çalışma toplantısında ‘’entelektüel elitist dili bırakıp sağın diliyle konuşmak’’ görüşü gelinen son durumu net bir şekilde ortaya koydu. Belediye Başkan Adaylarının belirlenmeye başlandığı bugünlerde sanıyorum sağa açılımın emareleri yine görmeye başlayacağız.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin tabanı ve örgütleri sağa açılım konusunu asla onaylamazlar ama partiyi yönetenler çokbilmişliklerinden bir adım dahi geri adım atmazlar. Örgütlere rağmen geri adım atmazlar. Örgütlere ‘’bizi seçin’’ derler ama onların görüşünü asla hayata geçirmezler. Çünkü onlara göre örgütler bu konu da bilgili değildirler. Örgütlerin görevi, seçim zamanlarında alanlara çıkmak ve kendilerini seçtirmekten ibarettir. Bunların dışında örgütlerin herhangi bir fonksiyonu yoktur.
Hatırlarsanız son tüzük değişikliğinde örgütleri pasifize etmek, ayrıştırmak için de adım atmışlardı ama bu konu da başarılı olamamışlardı. Eğer bu konu da başarılı olmuş olsaydılar parti de muhalif kesim tüzük değişikliği ile yok edilecekti. Çünkü kendilerini destekleyen üyeler üye sıfatını korurlarken, muhalif olanlar destekçi üye sıfatına geçeceklerdi. Böylelikle muhaliflerin seçilmesi önlenmiş olacaktı. Çok şükür, bu tüzük maddesi komisyondan geçmedi de, Cumhuriyet Halk Partisi bir nebze de olsa parti içi demokrasiyi işleten parti konumunu korudu. Yoksa Cumhuriyet Halk Partisi parti içi demokrasi konusunda bir adım daha gerilemiş olacaktı.
Sağa açılmak konusuna tekrar geri döneyim. Eğer bugün siz iktidara gelmek için son çareyi sağa açılmakta buluyorsanız aslında bitmişsiniz demektir. Çünkü zaten bugün iktidar da sağ bir parti var. Toplum on altı yıldır bu sağ iktidardan bıktı usandı. Toplum artık yeni bir söylem, yeni bir çıkış arıyor. Eğer siz bu çıkışın yerine çareyi yine sağa eğilimde arıyorsanız, sizin topluma verecek hiçbir mesajınız da yoktur demektir. Toplum ışık saçmayan bir siyasi partiye oy vermez. Toplum aslı varken astarına zaten oy vermez.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin asıl yapması gereken hamle toplumun nefesini tutmaktır. Toplum ile iç içe olmaktır. Toplumun beklentilerine çözüm üretmektir. Toplumun üzüntüsünü ve sevincini paylaşmaktır. Yoksa sağa açılım yapmakla toplum da sinerji yaratamazsınız. Sonuçta her zaman olduğu gibi yine eğer seçimi kaybetmişseniz, millet balkon konuşması yaparken siz yine gece geç saatlerde ağlamaklı bir şekilde açıklama yapmak zorunda kalırsınız. Yok, eğer seçimi açık ara kaybetmişseniz bir haftalığına eve kapanmak zorunda kalırsınız. 19.11.2018
