KILIÇDAROĞLU’NUN TOPLUMDA BİR KARŞILIĞI YOK
Cumhuriyet Halk Partisi herhangi bir değişiklik olmaz ise 25-26 Haziran tarihlerinde 37. Kurultayını yapacak. Kurultayın Bilkent Odeon Konser Salonu’nda ve COVİD 19 nedeniyle seyircisiz yapılacağı söyleniyor. 65 yaş üstü partililer büyük bir olasılıkla kurultaya katılamayacaklar. COVİD 19 güvenlik tedbirleri kapsamında delegelerin tamamının da salona giremeyecekleri söyleniyor. Yani anlayacağınız, olursa bir oldubitti kurultayı olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı COVİD 19 ile topyekûn mücadele ettiğimiz bugünlerde yapmakta olduğu birçok yasa düzenlemelerini eleştirirken Kılıçdaroğlu’da aynı mantıkla kurultaya gidiyor. Her şeyden evvel bir defa seyircisiz ve 65 yaş üstü partililerin katılamayacağı bir seçim kurultay olamaz. Bu şartlarda yapılacak olan bir kurultay Cumhuriyet Halk Partisi’ne de zaten yakışmaz.
Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesinden bu yana geçirdiği milletvekili genel seçim sonuçlarını şöyle bir gözden geçirdim. Yerel seçimleri dikkate almadım. Çünkü gereksiz gördüm. Zaten son seçimlerden önceki seçimlerde göz ile görünür bir başarı elde edememiş. Son yerel seçimleri ise farklı değerlendirmek gerekir. Çünkü toplum yerel seçimlerde partiden çok başkan adayının profiline göre oy veriyor. Öteden beri Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy verenler başkan adayının kimliğine bakmadan oy verirler ama toplum yerel seçimlerde başkan adayının kimliğine göre oy veriyor. Bir de insanlar artık AKP’nin uyguladığı politikalardan bıktı, usandı. Meseleyi bu açıdan değerlendirdiğimiz zaman özellikle Ankara ve İstanbul’da dâhil olmak üzere seçmenler başkan adaylarına oy verdiler. Tabi bu arada iktidar partisinin adaylarına diğer irili ufaklı muhalefet partililerden nasıl oy veriliyorsa Cumhuriyet Halk Partisi’nin adaylarına da diğer muhalefet partililerden oy verildi. Burada önemli olan diğer muhalefet partililerin de oy verebileceği bir başkan adayının profilidir
Bugüne kadar sandığa gitmeyen seçmenlerin oy verebileceği bir genel başkan olsaydı her şey daha farklı olacaktı. Ancak Cumhuriyet Halk Partisi’nin tavanı bu öngörüyü bugüne kadar görmek istemedi. Çünkü onlar Kılıçdaroğlu sayesinde Milletvekili, Belediye Başkanı, Belediye Meclis Üyesi oldular. Onlar Kılıçdaroğlu siyaset sahnesinden çekildiğinde veya kurultayı kaybettiği zaman koltuklarından olacaklar. Dolayısıyla partinin tavanı böyle bir durum ile karşılaşmamak için bugüne kadar ölümüne Kılıçdaroğlu’nu desteklediler. Anlayacağınız şimdiye kadar çark hep böyle işledi. Parti bu kez ayağına vurulan prangayı kırıp kıramayacağını göreceğiz. Yani Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidara yürüyüp yürümeyeceğini 25-26 Temmuz tarihlerinde yapılacak olan kurultayda göreceğiz.
Kemal Kılıçdaroğlu, 22.05.2010 tarihinde önceki genel başkan Deniz Baykal’a kurulan bir kumpas sonucu genel başkan seçilmişti. Deniz Baykal istifa ettiğinde onu ziyaret etti. Gazeteciler ziyaret öncesi genel başkanlığa aday olup olmayacağını sordular. Hayır, dedi. Ziyaret sonrasında aynı soruyu tekrar sordular. Yine, hayır dedi. Fakat çok geçmeden aday olacağını açıkladı. Zaten Deniz Baykal’a kurulan kumpas Kılıçdaroğlu’nu Cumhuriyet Halk Partisi’nin başına getirmek içindi. Bu konuları ‘’ HEDEF ÜLKE TÜRKİYE’’ adlı kitabımda ayrıntılı olarak yazdım. Ancak şunu bilin ki, Kılıçdaroğlu partinin başına Cumhuriyet Halk Partisi’ni iktidara getirmek için değil, İktidar partisinin Açılım Politikasını desteklemesi için getirildi. Büyük Ortadoğu Projesi’nin ülkemiz ayağının faaliyete geçmesine muhalefet partisinin engel olmamasının yanında daha destek olması için getirildi. Kılıçdaroğlu’nun Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel başkan olacağı zaten Silk Road Entitüsü’nün 2008 yılında Svante E. Cornell ile Halil Magnus Karaveli’nin hazırladığı raporda yazılıydı. Daha fazla söze gerek var mı? Siyasi bir partinin genel başkanı dışarıdan belirleniyorsa bu genel başkan milli olabilir mi? Hele hele Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu siyasi partinin genel başkanı da dışarıdan belirlenmeye başlanmış ise artık zaten sözün bittiği yerdeyiz.
Cumhuriyet Halk Partisi Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığında ilk defa 2011 yılında genel seçimlere gitti. 2011 genel seçimlerinde AKP: % 49,83, CHP : % 25.98, MHP : % 13.01 oranında oy aldılar. 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde ise AKP : %40,87, CHP : % 24,95, MHP : % 16,29, HDP : % 13.12 oranında oy aldılar. 1 Kasım genel seçimlerinde ise AKP : % 49,49, CHP : % 25.31, MHP : % 11.90 oranında oy aldılar. 2018 yılında yapılan genel seçimlerinde ise AKP : % 42.56, CHP : % 22.64, HDP : % 11.70, MHP : % 11.10, İP : % 9.96 oranında oy aldılar.
Bu tabloyu incelediğimiz zaman Kılıçdaroğlu’nun karnesi net bir şekilde ortaya çıkıyor. Yani 7 Haziran genel seçimlerinde iktidar partisinin oy oranı düşerken Ana Muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin oy oranı da düştü. Açıkçası şunu söyleyeyim. Ben bugüne kadar yapılan seçimlerde iktidar partisinin oy oranı düşerken Ana Muhalefet partisinin de oy oranının düştüğüne ilk defa şahit oldum. Kılıçdaroğlu böyle bir başarısızlığa da imza attı. 2018 seçimlerinde iktidar partisi oylarını artırırken Cumhuriyet Halk Partisi oyunu daha da düşürdü. Yani oylar iyi partiye kaydı. Kılıçdaroğlu erken veya geç yapılacak bir genel seçimde Babacan ile Davutoğlu’nu TBMM’ye sokmak için % 22.64 olan oy oranını da düşürebilir. Zaten hedefinde iktidar olmak diye bir şey yok. Onun hedefinde şu an açılım politikasını donduran Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oy oranını düşürmek var. Yani anlayacağınız Erdoğan’sız bir hükümet modeli var. Bunun içinde Davutoğlu, Babacan ve özellikle Gül var. Akşener’i de bu tablonun içine dâhil edebiliriz. Böyle bir modelin iktidara geleceğinin de bir garantisi yok ama yine de böyle bir model Cumhuriyet Halk Partisi’ne ne kazandıracak? Hani şu an ülkenin nasıl yönetildiğinin yanında böyle iktidar modelinin ülkeye ne kazandıracağını varın artık siz düşünün.
Uzun lafın kısası, son yapılan yerel seçimlerde Belediye Başkanlıklarını kazanan Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanlarının toplum üzerinde bir karşılıkları vardır, ancak Kılıçdaroğlu’nun toplum üzerinde maalesef bir karşılığı da yok. Böyle bir genel başkanı tekrar seçmek ne kadar mantılı olur? Ancak baştan da söylediğim gibi Cumhuriyet Halk Partisi’nin milletvekilleri ve kurultay delegeleri maalesef partiyi ve ülkenin durumunu düşünmüyorlar. Onlar erken veya zamanında yapılacak genel seçimlerde tekrar milletvekili adayı olmayı düşünüyorlar. Yerel seçimlerde de tekrar Belediye Başkanı ve Belediye Meclis Üyesi olmayı düşünüyorlar. Daha ne diyeyim? Bu sebeplerden dolayı yıllardır Cumhuriyet Halk Partisi’nin tavanı, tabanı temsil etmiyor diyorum. 06.07.2020