BugünMakaleler

DEĞİŞİM BÖYLE OLMAZ

Bugünkü makalemin konusu yine son dönemlerde sık sık yazmak zorunda hissettiğim siyasi partilerden birisidir. Anlayacağınız Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Gönlüm aslında Cumhuriyet Halk Partisi’ni iktidarda olduğu dönemleri de yazmak istiyor ama bu isteğim maalesef malum durumlardan dolayı bir türlü mümkün değil. Zaten Cumhuriyet Halk Partisi mevcut bu hantal yapısı ile bugüne kadar nasıl iktidara gelemediyse aynı yapı ile bugünden sonra da gelemez. Bu durumu tespit etmek için alim filan olmaya da gerek yok. Partinin tavan yapısına şöyle bir bakmanız kanımca yeterlidir.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin neden iktidar olamadığını yazmış olduğum ‘’CHP Neden İktidar Olamıyor’ ’adlı kitabımda ayrıntılı olarak yazdım. Kitabı alıp okuma fırsatı bulanlar ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklardır. Bugün de Cumhuriyet Halk Partisi’nin neden iktidara gelemediği ile ilgili tespit etmiş olduğum konulardan sadece birisine değineceğim. Hani nasıl olsa şunun şurasında oturmuş karşılıklı olarak sohbet ediyoruz. Marmaris Kitap Günleri’nde ziyarete gelen okuyucular ile de bu konuyu konuştuk. Size açık söyleyeyim, bugüne kadar katılmış olduğum kitap fuarlarında ziyaretime gelen okuyuculardan Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidara gelemeyişi ile ilgili farklı düşünen bir okura rastlamadım. Hiç bir okurdan Cumhuriyet Halk Partisi’nin Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı’nda iktidara geleceği ile ilgili en ufak bir işaret almadım. Zaten Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim kazanacağına inanan bir Allah’ın kulu da yok. Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim kazanacağına ne Cumhuriyet Halk Partisi’nin örgütleri inanıyor, ne sivil toplum örgütleri inanıyor, ne yazılı ve görsel basının emekçileri inanıyor ne de diğer siyasi partilere oy veren seçmenler inanıyor. Anlayacağınız Kılıçdaroğlu’na Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurultay delegelerinden başka inanan bir Allah’ın kulu yok. Onların da Kılıçdaroğlu’na inandıklarından biraz şüpheliyim.

Malumunuz Kemal Kılıçdaroğlu geçenlerde MYK’da bazı isimleri değiştirerek söz de partide büyük bir değişim yaptı. Yani yerel seçimler öncesinde partinin önünü açtı. Bu değişiklik ile yerel seçimleri almanın önünde bulunan tüm engelleri kaldırmış oldu. Ben elbette bu değişikliği böyle okumadım ama partinin kurultay delegelerinin böyle okuduğunu düşünüyorum. Onlara göre Kemal Kılıçdaroğlu gerekeni yapmıştır. Bundan böyle hedef artık yerel seçimlerdir. Kılıçdaroğlu’nun kendisi bile bu yapı ile yerel seçimlerde başarılı olacaklarını düşünüyormuş. Bu durumda partinin seçim kazanmasının önündeki engelin son MYK dışında kalan partililerin olduğu akla geliyor. Bu tespite göre Bülent Tezcan, Tekin Bingöl, Haluk Koç, Öztürk Yılmaz ve Çetin Osman Budak partinin seçim kazanamamasının önündeki partililerdir. O zaman ben de bu partililer seçim kazanmaya engel oluyorlarsa bugüne kadar neden MYK üyeliğinde tutulduklarını sorarım.

MYK’da yapılan bu değişimi bana sorarsanız, ben ‘’aynın tas, aynı hamam’’ derim. Çünkü en başta bugüne kadar dokuz seçim kaybeden bir genel başkan değişmiyorsa, bu değişim değildir. Bugüne kadar her seçim yenilgisi sonrası ve yapılan olağanüstü kurultaylarda değişen MYK üyelerine rağmen parti halen daha iktidara gelemiyorsa bu değişim değildir. Değişim, dokuz defa seçim yenilgisi yaşayan bir genel başkan ile onunla birlikte yenilgilere imza atan MYK üyelerinin komple değişmesidir. Değişim, partinin tüzüğünde art arta en az üç defa seçim kaybeden bir genel başkanın ve görev yaptığı MYK üyeleri ile birlikte görev sürelerinin sona erdirilmesi ile yapılacak olan bir tüzük değişikliğidir. Değişim, seçim kazanan il ve ilçe başkanları ile ıslak imzalı seçim sonuç tutanaklarını alan İl ve İlçe başkanlarının ödüllendirilmesi, seçim kaybeden İl ve İlçe Başkanları ile ıslak imzalı seçim sonuç tutanaklarını alamayan İl ve İlçe Başkanlarının görevden alınmasıdır. Değişim deyince benim aklıma bu konular geliyor. Değişim deyince daha birçok konu daha var ama ilk aklıma bunlar geldi. Ben diyorum ki, bu konularda adım atılmadığı müddetçe yamalı bohça gibi sürekli MYK üyelerinin değiştirilmesi değişim olamaz. Halen daha Kılıçdaroğlu’nun MYK’da yaptığı son değişikliğe değişim diyen varsa da buna artık diyeceğim bir şey yok. Zaten Kılıçdaroğlu’nun seçim sonrası ‘’seçimlerin tek kaybedeninin AKP’’ olduğuna yönelik konuşmasına inananlar, şu an MYK’da yapılan birkaç değişikliğini de değişim olarak görürler. Bu sebeple onlara söyleyecek herhangi bir sözüm yok. Bu konuyu onlarla konuşmak bile zaman kaybı olur.

Yeri ve sırası gelmişken MYK’da konumlarını koruyan birkaç partili ile ilgili de birkaç söz edeyim. Bu durumu yazmaz isem zaten çatlarım. Bu sebeple yazayım da ben de rahat edeyim. Mesela MYK’da konumunu koruyan Tuncay Özkan var. Bu partili kısa bir süre önce Kılıçdaroğlu’nun MYK toplantıları öncesinde dışarıda bir takım insanlarla buluştuğunu ve MYK toplantılarında, buluştuğu kişilerle almış olduğu kararları aynen geçirdiğini Şaban Sevinç’e aktarmış. Şaban Sevinç’in konuyu gündeme getirmesiyle beraber ne şerefi, ne de haysiyeti kaldı. Tehditler adeta hava da uçuştu. Demem o ki, şimdi bu Tuncay Özkan seçimler öncesinde de sandıklara muhakkak sahip çıkılacağını ve kurdukları Millet Ajansı ile seçim sonuçlarını Anadolu Ajansından daha önce kendilerinin duyuracağını söylemişti. Peki, sonra ne oldu? Kurulan Millet Ajansı maalesef çöktü. Sandıklara da sahip çıkamadılar. Sonuçta sürekli eleştirmiş oldukları Anadolu Ajansının sonuçlarını kabul etmek zorunda kaldılar. Şimdi bu Tuncay Özkan bundan sonra partiye nasıl katkı sunacak ise artık bilemiyorum ancak MYK’da yerini korumaya devam etti.

Yeni MYK ile ilgili konuya girmişken bir örnek daha vereyim. Mesela Onursal Adıgüzel diye bir partili var. Yani anlayacağınız partililerden gelen sonuçları kurulan sisteme işlemek ile ilgili sisteminin başında olan kişiden söz ediyorum. Bu partili de seçim sonuçlarını takip etmek için kurdukları sitemin çöktüğünü itiraf etti, hem de ıslak imzalı seçim sonuç tutanaklarının tamamını alamadıklarını itiraf etti. Şimdi bu partili de yeni MYK’da yerini korudu. Ben bu örneklerden Kılıçdaroğlu’nun yeni MYK’sının bile değişimi temsil etmediğini biliyorum da, bu MYK’nın varsa başka bir şifresi onu bilmiyorum. Aslına bakarsanız onu Kılıçdaroğlu’nun kendisinin de bildiğini sanmıyorum. Eğer Tuncay Özkan’ın dile getirdiği konu doğruysa ki, Kılıçdaroğlu’nun bir şey bilmesine zaten gerek yok. Buluştuğu kişiler kim ise her şeyi zaten onlar biliyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi’ni de onlar yönetiyorlar. Ne demiş Atalarımız? Görünen köy kılavuz istemez. 28.08.2018

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title