Makaleler

BİR YIL DA BÖYLE GEÇTİ

sait-balci

DENİZ FENERİNİ UNUTMA!
SOMA VE ERMENEK MADEN KAZASINI UNUTTURMA!
17– 25 ARALIK YOLSUZLUK VE RÜŞVET ÇARKINI UNUTMA!
KAÇAK SARAYI VE MALİYETİNİ UNUTTURMA!
PKK İLE MÜZAKERE MASASINA OTURANLARI UNUTMA!
VE GÜNDEM DEĞİŞTİRMELERİNE ASLA KANMA!

Değerli okurlar, günahıyla sevabıyla koskoca bir yılı daha geride bıraktık. Aslında her yıla büyük umutlarla gireriz. Yeni yılı sevdiklerimizle birlikte göğüslemek isteriz. Kısacası yaşamı dolu dolu yaşamak isteriz. Düşmanlıkların yerini dostlukların almasını isteriz. Savaşların yerini de barışın almasını isteriz. Ancak bu isteklerimiz çoğu zaman karşılıksız kalır. Fakat yine de yeni yıl ile ilgili isteklerimizi ve umutlarımızı dile getirmekten de geri kalmayız. Çünkü yaşam kaynaklarımız bu umutlarımıza bağlıdır.

Yaşadığımız çağda bu isteklerimiz genellikle boşta kalıyor çünkü Emperyalist ülkeler, mazlum milletlerin yaşam haklarına saygı duymuyorlar. Onların özgürce yaşamalarına olanak tanımıyorlar. Oysaki barış ve dostluk içinde bir yaşam tarzı onların da hakkı. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi çağdaş yaşam standartlarında yaşamak onların da hakkı. Ama bunu kime dinleteceksiniz? İşte yanı başımızda bulunan Irak’ta ve Suriye’de yaşamlarını kaybeden vatandaşların sayısı bile belli değil. Bu sayıya her geçen gün yeni birileri daha ekleniyor. İnsanlık her geçen gün biraz daha yok oluyor. Umutlar yerini umutsuzluğa terk ediyor. Böylelikle yaşamak da anlamsızlaşıyor.

Körfez savaşından bu yana Irak’ta akan kanın sayısı belli değil. Akan kanın ne zaman durulacağı da belli değil. Suriye’de Devlet Başkanı Beşar Esat’ın meşru olmadığını ileri sürerek işe başladılar. Katar’da, Suudi Arabistan’da ve değişik ülkelerde ne kadar kanı bozuk insan varsa hepsini sanki Suriye vatandaşıymış gibi Beşar Esat’ın üzerine saldılar. Sanki Suriye’nin muhalefeti bunlarmış gibi. Emperyalizmin gözü işte bu kadar kara oluyor. Kendi çıkarları adına önlerine kim çıkarsa anında yok ediyorlar. Demokrasi getirme bahanesi ile ele geçirmek istedikleri ülkenin haklarını öncelikle kendileri çiğniyorlar. Peki, ne için? Suriye’de ve Irak’ta bulunan zengin petrol kaynakları ve maden yatakları için tabi ki. Bugün Suriye ve Irak, yarından sonra da İran ve bizim ülkemiz. Dur durak yok tabi. Çünkü gelecekleri bölgemiz üzerinde bulunan enerji kaynaklarına bağlı.

Komşularımız olan Suriye ve Irak’ta Büyük Ortadoğu projesi uygulanırken diğer Müslüman ülkelerindeki durumlarda pek de farklı değil. Filistin’de Siyonizm uygulanıyor. Filistin toprakları İsrail’e peşkeş çekiliyor. Hamas bahanesi ile Filistin toprakları işgal ediliyor. İsrail’in yapmış olduğu saldırılardan binlerce Filistinli hayatlarını kaybederken batılı ülkeler de film seyreder gibi yapılan katliamları seyrettiler. Kutsal topraklarda süren yaşam savaşı ile adeta alay ettiler. Halen daha aynı tavırlarını sergilemeye de devam ediyorlar. Peki, ne zamana kadar? Mazlum milletlere yapılan saldırılar ne zamana kadar sürecek? Bağımsız Filistin Devleti ne zaman tanınacak? Acımasız İsrail saldırıları ne zaman sona erecek? Hapsedildiğimiz tek kutuplu dünyada mazlum milletler bir araya gelmediği müddetçe maalesef bir çıkar yol görünmüyor. Kurtuluş, ezilen ve sömürülen milletlerin bir araya gelişinde. Tek çıkar yol, vahşi emperyalizme karşı onurlu direnişlerde.

2014 yılının ülkemiz açısından da pek parlak geçtiğini söyleyemeyiz. Gerek insan hakları, gerekse yaşam koşulları açısından 3. Dünya ülkelerini aratmadık desem yalan olmaz. Gezi parkı olayları, AKP açısından bir dönüm noktası olsa da mutlak güç sayesinde iktidarlarını özgürlükleri rafa kaldırmak suretiyle koruyabildiler. 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet operasyonları ise iktidar partisini tam da kalbinden vurdu. Fakat buna rağmen iktidar partisinin sanki hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmesini hayretler içinde izledik. Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasından dolayı bırakın yüzlerinin kızarmasını ‘’Darbe yapacaklardı’’ yalanını toplumun yüzüne baka baka söylemelerine tanık olduk. Sözde çözüm süreci ile ülkeyi bölmeye çalıştıklarına şahit olduk. Soma ve Ermenek’te meydana gelen maden kazalarında hayatlarını kaybeden maden işçileri için ‘’güzel ölüm’’ değerlendirmelerini de şahit olduk. Son yıllarda böylesine değerlendirme yapan bir iktidar partisine de sahip olmamıştık. Çok şükür, AKP gibi yüzsüz bir iktidar partisini de böylelikle yeterince tanımış olduk.

Yarın tekrar görüşmek üzere hoşça kalın.01.01.2015

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title