AYM’NİN KARARLARINA GÜVENMİYORLARMIŞ
DENİZ FENERİNİ UNUTMA!
SOMA VE ERMENEK MADEN KAZASINI UNUTTURMA!
GEZİ PARKI EYLEMLERİNDE KAYBETTİĞİMİZ 6 ŞEHİDİMİZİ UNUTMA!
17– 25 ARALIK YOLSUZLUK VE RÜŞVET ÇARKINI UNUTTURMA!
KAÇAK SARAYI VE MALİYETİNİ UNUTMA!
PKK İLE MÜZAKERE MASASINA OTURANLARI UNUTTURMA!
VE GÜNDEM DEĞİŞTİRMELERİNE ASLA KANMA!
Değerli okurlar, sizlerin de basından takip ettiğiniz üzere İktidar partisinin salt üye çokluğu ile oluşturulan ‘’Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’’, görevlerinden alınan AKP’li eski 4 Bakan’ı Yüce Divan’a göndermedi. Burada açıkça ifade edeyim ki, İktidar Partisi bu dört eski Bakan’dan en az ikisini Yüce Divan’a göndereceğini düşünmüştüm, fakat bu öngörümde yanıldım. Doğrusunu açıkça söylemek gerekirse, AKP’li eski 4 Bakanlardan Zafer Çağlayan ile Muammer Güler’in Yüce Divan’a gönderileceğini söylerken bu iddiamı, AKP’li komisyon üyelerinin dürüst davranacaklarına dayandırmamıştım. Zaten onların hür iradeleri ile oy kullanamayacakları baştan belliydi. Fakat öte yandan iktidar partisi gelecek yıl yapılacak olan Milletvekilleri Genel Seçimleri öncesinde bu 4 eski Bakan’ı aklamak suretiyle halkın karşısına çıkmak istiyordu. Ancak dün Erdoğan’ın bu riski göze alamadığını gördüm.
Bir atasözümüz vardır bilirsiniz, ‘’Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir’ ’diye. Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’nun kararı tam da bu Atasözüne uydu. Yani bundan önceki oylamanın 5 Ocak tarihine ertelenmiş olması Yüce Divan seçeneğinin ortadan kalkmış olduğunu işaret ediyordu. Fakat öte yandan da Başbakan Ahmet Davutoğlu, ‘’Yolsuzluk yapan kardeşimizde olsa kolunu koparırız’’ demişti. Peki, Başbakan neden böyle konuşmuştu? Eğer Erdoğan bu eski 4 Bakan ile ilgili kararını günler öncesinde vermiş olsaydı Başbakan böyle konuşabilir miydi? Şurası çok açık ki, Başbakan Ahmet Davutoğlu’ da birinci oylama gününe kadar en az iki eski Bakan’ın Yüce Divan’a gönderilmesinden yanaydı. AKP’li Milletvekilleri de Başbakan gibi düşünüyorlardı. Çünkü Zafer Çağlayan ile Muammer Güler partinin tabanından gelmiyorlardı. Bu yüzden Yüce Divan’a gönderilecek birileri varsa onların da bu eski iki Bakan’dan başkası olamazdı. Fakat Erdoğan bu esnada tutum değişikliğine gitti. Anayasa Mahkemesinin başında olan Haşim Kılıç’tan korktu ve 4 eski Bakan’ı Yüce Divan’a göndermekten vazgeçti. Başbakan Davutoğlu ise son dakikaya kadar Zafer Çağlayan ile Muammer Güler’i komisyonda hafifletilen suçlamalarla Yüce Divan’a göndermeyi tasarlıyordu ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Dolayısıyla Başbakan’ın sözleri de ortada kaldı.
Peki, Erdoğan neden Yüce Divan’dan korktu? Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’nun 4 eski Bakan ile ilgili suçlamaları hafifletmiş olmasına rağmen neden Yüce Divan’dan korkmuş olabilir? Tek sebep eski 4 Bakan’ın Erdoğan’a yalvarmış olmaları mıdır?
Erdoğan, Anayasa Mahkemesinde yapılacak olan yargılamanın seçimlere kadar tamamlanamayacağı endişesine mi kapıldı? Yoksa Anayasa Mahkemesinin eski 4 Bakan üzerinden oğlu Bilal Erdoğan’a geleceklerini mi düşündü? Bu olasılıkları tabi ki bilemiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da, Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a güvenememesidir. Erdoğan bu endişesinde haksız da sayılmaz hani. Daha geçenlerde Mehmet Metiner, Erdoğan’ın endişelerini destekler biçimde ‘’Anayasa Mahkemesinin kararlarına güvenmiyoruz’’ demişti. Ardından Beşir Atalay’da ‘’Arkadaşlarımızı bu Anayasa Mahkemesinin önüne atamayız’’ demişti. Yani eski 4 Bakan suçsuzdur, aklansınlar diyemiyorlar da, suçlu olmalarına rağmen Anayasa Mahkemesinin aklamayacağına yönelik endişelerini dile getiriyorlar. Yani hem suçlular hem de güçlüler. Suçlu olmalarına rağmen aklama garantisi istiyorlar. Ellerinde gelse bir çırpıda Anayasa Mahkemesinin yapısını tekrar değiştirecekler ama şimdilik onu da yapamıyorlar. Hani böyle bir imkânları olsa Anayasa Mahkemesinin yapısını değiştirerek bu eski 4 Bakan’ı Yüce Divan’a göndermekte zerre kadar tereddüt etmezler ama şimdilik elleri kolları bağlı. Bu konuda yapabilecekleri bişey de yok. Bu yüzden Haşim Kılıç faktörünü göze alamadılar. İşin özü de bundan ibaret.
Peki, Yüce Divan korkusundan dolayı çekindikleri Haşim Kılıç kim? Haşim Kıilıç’a neden güvenmiyorlar? Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçıkaya’nın AKP’nin kapatılması ile ilgili açtığı davada AKP’nin kapatılmasını önleyen Haşim Kılıç değil miydi? O zamanlarda Haşim Kılıç’a güveniyorlardı da, şimdi neden güvenmiyorlar? Yoksa Haşim Kılıç son zamanlarda Atatürkçü mü kesildi? Elbette hayır. Haşim Kılıç, Cemaat ile giriştikleri kavgada Cemaat ’in safında yer aldı da şimdi o yüzden ona ateş püskürüyorlar. O yüzden güvenmiyorlar. Yani eski dostlar düşman oldular. Eskiden Laik Türkiye Cumhuriyetinden ödün vermeyen Anayasa Mahkemesinden kaçarlardı. Şimdi de Cemaat ‘in etkisinde olan Anayasa Mahkemesinden kaçıyorlar. Yasalara kendileri uyacakları yerde, yasaları kendilerine uydurmaya çalıştıkları için ömür billah kaçmayı yeğliyorlar. Peki, nereye kadar? Her geçen gün kendileri ile çeliştikleri için çıkmaz bir sokağa doğru kaçıyorlar ama farkında değiller.
Yarın tekrar görüşmek üzere hoşça kalın.06.01.2015