ANAYASAYI ORTADAN KALDIRMAK SUÇTUR
Milletimin vekilleri emanet olarak almış oldukları yetkileri gittiler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a devrettiler. ‘’Milleti biz temsil edemiyoruz, bari siz temsil edin’’ dediler. Aslında milletimin vekillerinin kendi yetkilerini bir başkasına devretme gibi bir hakları yok. Normal şartlarda milleti temsil edemeyen milletvekillerinin almış oldukları bu yetkiyi yine sahibine geri teslim etmeleri gerekirdi. Yani yetkiyi milletin yine kendisine iade etmeleri gerekirdi. Ancak milletin vekilleri böyle yapmadılar. Emanet aldıkları yetkiyi bir başka kişiye devrettiler. Böylelikle yetkinin asıl sahibine ihanet etmiş oldular.
Şimdi burada sorgulanması gereken birçok konu var. Onlardan bir tanesi de TBMM’de kabul edilen Başkanlık Sistemi eğer milletten geri dönerse, bu yasa tasarısına oy veren milletvekillerinin durumlarının ne olacağıdır. Yani oy verdikleri yasa tasarısı milletten geri dönerse milletin vekilliğini yapmaya devam ederler mi? Öteden beri öne sürdüğüm gerekçelerden dolayı böyle bir durumun yaşanacağına dair en ufak bir umudumun olmadığını baştan söyleyeyim. Bunun gerekçelerini daha önce yazmıştım. Yeri ve sırası geldiği zaman yine yazacağım. Şu an itibarıyla da yine aynı görüşlerimin arkasındayım. Ancak yine de referanduma gidecek olan bu yasa tasarısının milletten dönme olasılığını da göz ardı edemem. Çünkü böyle bir durumda millet tarih yazmış olacak. Başkanlık Yasa Tasarısı da büyük bir darbe almış olacak. Yani millet Başkanlık Yasa Tasarısını elinin tersiyle itmiş olacak. Daha da açıkçası Erdoğan’a darbeyi bu kez millet yapmış olacak.
Yaklaşık olarak iki hafta süren Başkanlık Yasa Tasarısının Meclis oylamaları ile ilgili iyimser beklentilerim vardı. Açıkça ifade edeyim ki, bu beklentilerimde yanıldım. AKP’nin içindeki parlamenter sistemi savunan milletvekillerinin bu oylamalarda fire vereceklerini düşünmüştüm. Keza yine MHP’nin içindeki birçok milletvekilinin oylamalarda ‘’Hayır’’ oyu kullanacaklarını sanmıştım. En azından MHP Genel Başkanlığına aday olan Meral Akşener, Koray Aydın, Sinan Oğan ve Ümit Özdağ’a birçok milletvekilinin yakın olabileceğini sanmıştım. Hatta en son MHP Genel Başkan Yardımcılığından istifa eden Atilla Kaya ile hareket eden milletvekili olabileceğini düşünmüştüm. Dolayısıyla AKP’nin de MHP’nin de fire vereceklerini düşünmüştüm. Bu öngörümde yanıldım. Buradan da MHP Genel Başkanlığına aday olan Meral Akşener, Koray Aydın, Sinan Oğan ve Ümit Özdağ’ın milletvekilleri üzerinde herhangi bir etkilerinin olmadığı ortaya çıkmış oldu. Eğer MHP bu ara kendi kurultayını yapmış olsaydı MHP Genel Başkanlığına aday olan Meral Akşener, Koray Aydın, Sinan Oğan ve Ümit Özdağ bu milletvekillerinden bir tane bile oy alamayacaklarmış. Sizleri bilmem ama ben bu tablodan başka bir anlam çıkartamıyorum.
Başkanlık Sisteminin referanduma sunulması ile ilgili bir ihtimal daha var. O da Cumhuriyet Halk Partisinin bu yasa tasarısını Anayasa Mahkemesine taşıyacak olmasıdır. Normal şartlarda Anayasa Mahkemesi bu Başkanlık Sistemini iptal eder. Çünkü Anayasa Mahkemesinin asıl görevi mevcut Anayasayı korumak ve kollamaktır. Mevcut Anayasaya göre kendi bünyesinde açılmış olan davaları sonuca bağlamaktır. Hal böyleyken Anayasa Mahkemesi mevcut Anayasayı rafa kaldıracak olan Yasa Tasarısını kabul etmesi mümkün değildir. Zaten mevcut Anayasayı rafa kaldırmak suçtur. Halen hazırda bu suçu Başkanlık Yasa Tasarısına oy veren AKP ile MHP’li Milletvekilleri işlediler. Dolayısıyla bu milletvekilleri yarından sonra tarih önünde hesap verecekler.
Şimdi hal böyleyken Anayasa Mahkemesinin de mevcut Anayasayı ortadan kaldıracak olan Yasa Tasarısının iptal edilmesi ile ilgili açılacak olan davayı ret etmesi de suç olur. Davanın şeklen açılıp ta siyasi olarak ret edilmesi de suç olur. Bu yüzden Anayasa Mahkemesinin açılacak olan dava ile ilgili vereceği karar konusunda iyimser beklenti içindeyim. Ancak yine de her şeye rağmen Anayasa Mahkemesinin de AKP’li ve MHP’li vekiller gibi Anayasa suçu işlemlerini göz ardı edemem. Çünkü ne de olsa burası Türkiye. Hemen her an her şey olabilir.24.01.2017