ABD AMBARGO UYGULAYABİLİR
Büyük Ortadoğu Projesinin başlamasından bu yana ABD’nin tek taviz vermediği konu PYD’ye bağlı olan YPG güçlerinin Kuzey Suriye bölgesinde oluşturdukları kantonlardır. Bu kantonları birleştirme çabalarıdır. ABD bugüne kadar bu hedefinin dışında bazı konularda taviz verdi. Örneğin Suriye’ye yapılması planlanan ve sonradan Rusya’nın devreye girmesiyle birlikte ertelenen kara harekâtı var. Geçiş süreci boyunca Devlet Başkanı Beşar East’ın Devlet Başkanlığına devam etmesine göz yumması var. ABD bu konularda taviz verdi, ancak PYD’nin Kuzey Suriye’yi ele geçirmesi konusunda asla taviz vermedi.
ABD, PYD’nin Fırat’ın batısına geçmemesi konusunda daha önce ülkemize söz vermişti. Fakat bu konuda gereğini yapmadı. Ülkemize söz vermesine rağmen gereğini yapmadı. Joe Biden’da daha geçenlerde ülkemizi ziyaret ettiğinde, PYD’nin Fırat’ın batısına geçmeyeceği konusunda garanti vermişti. PYD’nin bu anlaşmaya uymaması durumunda da verdikleri desteği kaybedeceklerini söylemişti. Peki, şimdi durum nasıl? PYD tamamen Fırat’ın batısına geçti mi? Birkaç unsuru çektiler o kadar. Yani PYD verdiği sözü tutmadı. Daha da doğrusu PYD’nin ABD’ye, Fırat’ın batısına geçecekleri konusunda herhangi bir söz verip vermediği de belli değil. PYD bu konuda herhangi bir açıklama da yapmadı. İletişimi ABD kendisi yapıyor. Başbakan Binali Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD kendisi görüşüyor. YPG ile de ABD görüşüyor. Ancak ABD ülkemize vermiş olduğu sözü bir türlü yerine getirmiyor. Bilerek yerine getirmiyor. 15 Temmuz Darbe girişimini ‘’internet oyununa benzettik’’ diyen ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’den daha ne beklenir?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’ye karşı eli zayıftır. Bunu daha önce de yazmıştım. Erdoğan’ın Obama’ya karşı açıkları var demiştim. Örneğin Rıza Zarrab olayı Erdoğan’ın en büyük sıkıntılarından bir tanesidir. Keza yine Erdoğan Suriye’de savaşan cihatçı terör örgütlerine göndermiş olduğu silahlar yönünden de Obama karşısında boynu büküktür. Yine Erdoğan cihatçı terör örgütlerinin Suriye’de kullanmış olduğu sarin gazından dolayı da Obama karşısında eli zayıftır. Bu konularda BM’nin raporları var. Ayrıca ülkemiz bir NATO ülkesidir. Dolayısıyla Erdoğan’ın NATO ülkelerinin çıkarları doğrultusunda hareket etme zorunluluğu vardır. İşte bu durumlardan dolayı Erdoğan YPG’nin Fırat’ın batısına geçmediğinden dolayı ne kadar ABD’yi uyarsa da sonuç değişmez. ABD yine bildiğini yapar. Bugüne kadar uyguladığı politikalar da böyleydi. Bundan sonra uygulayacağı politikalar da aynı olur. ABD ciddi anlamda karşısında bir güç görürse ancak işte o zaman yelkenleri indirir. Bunun dışında ABD ülkemize vermiş olduğu sözlerin arkasında durmaz.
1974 yılında yapılan Kıbrıs Barış harekâtını hatırlayanlar anımsayacaklardır. ABD o zaman da Kıbrıs’a müdahale etmemizi istemişti. Kıbrıs’tan askerlerimizi çekmemizi istemişti. Hatta bu yüzden silah ambargosu da dâhil birçok yaptırımlarda bulunmuştu. Şimdi içimde sanki yine böyle bir duruma doğru gidiyoruz gibi bir kanı var. Sürekli YPG’ye ateş açmamamız gerektiğini söylüyor. Ortak düşmanın IŞİD olduğunu vurguluyor. Suriye’de operasyon yapılan bölgelerde IŞİD’in olmadığını söylüyor. YPG’yi bilerek hedef aldığımızı söylüyor. Hal böyle olunca birden Kıbrıs Barış Harekâtını anımsayıverdim. Şimdi bu ABD sakın yine bize ambargo uygulamasın? Uygular mı? Uygular.
Öteden beri hep söylüyorum. Suriye’nin toprak bütünlüğünü ABD ile olan ilişkilerimizi düzelterek sağlayamayız. Bir NATO ülkesi olarak hiç sağlayamayız. Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamanın yolu NATO’dan çıkmaktan geçiyor. ABD ile olan ilişkilerimizi sınırlamaktan geçiyor. ABD’nin hava üslerini kapatmaktan geçiyor. ABD’nin yerine komşularımız ile güç birliği yapmamızdan geçiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu hamleleri yapabilir mi? Pek ihtimal vermiyorum. Ancak Erdoğan bu şekilde de devam edemez. Bu durumda geriye tek bir seçenek kalıyor. O da en kısa zamanda yine ABD’nin çizgisine geleceğidir. 02.09.2016
