Academıa

ZELENSKİ’NİN YOLU

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski ABD Başkanı Donald Trump ile 28.02.2025 tarihinde bir barış antlaşması imzalayacaktı. Ancak bu barış antlaşması Rusya ile Ukrayna arasındaki barış antlaşması değildi. Bu barış antlaşması, Rusya’nın 24.02.2022 tarihinde Ukrayna’ya başlatmış olduğu askerî harekât nedeniyle ABD’nin Ukrayna’ya bugüne kadar yapmış olduğu askeri ve nakdi yardımların karşılığının ödenmesi ile ilgiliydi. Ancak basın önünde yaşanan tartışma güven bunalımına yol açtı.

Şurası bir gerçek ki, bugün artık ABD’nin başında Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kışkırtan bir lider yok. Bugün ABD’nin başında dört yıllığına siyasetin yerine ticareti önemseyen Donald Trump var. Avrupa ülkeleri ve Ukrayna kabul etse de etmese de bu gerçek değişmeyecek. Dolayısıyla Avrupalı ülkeler ve Ukrayna bu gerçeği kabul etmek zorunda kalacak. Çünkü başka bir seçenekleri yok. Sırtlarını dayayabilecekleri bir başka süper ülke de yok. Bugüne kadar hemen hemen her konuda ABD’ye güveniyorlardı ama şimdi işin rengi değişti. ABD artık dört yıl boyunca bildikleri ABD olmayacak. Bu sebeple dört yıl boyunca ya kendi göbeklerini kendileri kesecekler ya da dört yılın geçmesini bekleyecekler.

Ukrayna’nın bugün karşılaştığı durumun bir sorumlusu da aslında Avrupalı ülkelerdir. Avrupalı ülkeler işin başından itibaren Donald Trump’ın tekrar geri gelebileceğini hesap edebilirlerdi ve bu savaşın başlamasını engelleyebilirlerdi ama engellemediler. Çünkü Donald Trump’ın tekrar seçilebileceğini düşünemediler. ABD Başkanı değişse de devam eden politikanın hiç değişmeyeceğini sandılar. Esasen bir gün kendi sürdürdükleri politikalar da değişmek zorunda kalacak ama farkında değiller. Gelecek seçimlerde Fransa’da Ulusal Birlik Partisi lideri Marine Le Pen Cumhurbaşkanı seçilirse ve Almanya’da son seçimde oy oranını yükselten Almanya için Alternatif Partisi iktidara gelirse bu iki ülkenin dış politikaları da değişmek zorunda kalacak. İşte o zaman kartlar yeniden karılacak.

Avrupalı ülkelerin Rusya’nın Ukrayna’ya yapmış olduğu askerî harekâtı anlamaları bugünün şartlarında mümkün görünmüyor. Esasen Avrupalı ülkeler bir an Varşova Paktı’nın kapanmadığını ve Varşova Paktı’nın Avrupa’ya doğru genişlediğini farz etseler Rusya’nın durumunu anlayacaklar ama işlerine gelmiyor.

Rusya’nın Ukrayna’ya başlatmış olduğu askeri harekatın gerekçesine gelirsek, eski ABD Dışişleri Bakanı James Baker, 9 Şubat 1990’da Mihail Gorbaçov ile yaptığı görüşmede “NATO’nun bir inç bile doğuya genişlemeyeceği’’ sözünü vermişti.

“Doğu’daki ülkelere güvence verme ihtiyacını anlıyoruz. NATO’nun bir parçası olan Almanya’da (askeri) varlığımızı sürdürürsek, NATO güçlerinin yetki alanının bir santim doğuya doğru genişlemesi söz konusu olmayacaktır”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 2007 yılında Münih Güvenlik Konferansında yaptığı konuşmada geçmişte Rusya’ya NATO’nun genişlemesi konusunda güvenceler verildiğini söyledi.

“Ve şunu sormaya hakkımız var: bu [NATO] genişlemesi kime karşı yapılıyor? Ve Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra Batılı ortaklarımızın verdiği güvencelere ne oldu? … NATO Genel Sekreteri Bay Woerner’in 17 Mayıs 1990’da Brüksel’de yaptığı konuşmadan bir alıntı yapmak istiyorum. O zaman şöyle demişti: “NATO ordusunu Alman topraklarının dışına yerleştirmemeye hazır olmamız Sovyetler Birliği’ne sağlam bir güvenlik garantisi veriyor.” Bu garantiler nerede?”

ABD’nin ve Avrupalı ülkelerin NATO’nun dağılan Sovyetler Birliği ülkelerini kapsamayacağına dair sözler vermişken NATO dağılan Sovyetler Birliği ülkelerini bünyesine aldı ve almaya devam etti. 1999’da Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, 2004’te Estonya, Letonya, Litvanya, Slovenya, Slovakya, Bulgaristan, Romanya, 2009’da Arnavutluk, Hırvatistan, 2017’de Karadağ, 2020’de Kuzey Makedonya NATO üyesi oldular. Yine NATO 2023 yılında Finlandiya, 2024 yılında da İsveç’i üyeliğe kabul etti.

Tüm bu gelişmeler ABD ile Avrupalı ülkelerin geçmişte verdikleri sözü tutmadıkları gerçeğini ortaya çıkarıyor. Rusya’nın Ukrayna’nın NATO ülkesi olmaması konusunda yapmış olduğu itirazı da dinlemediler. Hal böyleyken Rusya’nın Ukrayna’nın NATO ülkesi olmaması için bu ülkeye başlatmış olduğu askeri harekata yüksek perdeden tepki verdiler. Ukrayna’ya maddi, manevi ve askeri destekte bulundular. Ancak Ukrayna ABD dahil tüm Avrupalı ülkelerin desteğine rağmen Rusya’nın askerî harekâtını önleyemedi. ABD ve Avrupalı ülkeler açısından sorun da zaten buydu. Eğer Rusya geri çekilmek zorunda kalsaydı büyük savaş tazminatları ödemek zorunda kalacaktı. Bu tazminatlar ABD ile Avrupalı ülkelerin o günün şartlarında Ukrayna’ya verdikleri tüm maddi, manevi ve askeri yardımların toplamını da içerecekti. Böylelikle başta ne ABD ne de Avrupalı ülkeler zarar edecekti. Üstüne üstlük Ukrayna hem NATO ülkesi olacaktı hem de ABD’nin ileri karakolu olacaktı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Bütün kavga da zaten bu durumdan kaynaklandı.

Bugün Avrupalı ülkeler ABD’ye göbekten bağlı olmamış olsalardı ve kendi ordularını kurmuş olsalardı belki bugün ABD’ye rağmen Ukrayna’nın arkasında durmaya ve askeri destek vermeye devam edebilirlerdi. Şimdi de destek vermeye devam ediyorlar ama ABD’nin desteklemediği bir ortamda onların verdiği desteğin hiçbir önemi yok.

Avrupalı ülkeler bugüne kadar Avrupa Ordusu fikrini ortaya atmalarına rağmen hayata geçiremediler. Çünkü o sıralar arkalarında Obama ve Biden vardı. Donald Trump’ın birinci başkanlığı döneminde de ellerine geçen fırsatı değerlendirmediler. Çünkü Trump o dönemlerde de Avrupalı ülkeleri NATO’ya maddi katkı sunmadıklarından dolayı eleştirmiş ve ABD’yi NATO’dan çıkarmayı düşündüğünü söylemişti. Avrupalı ülkeler açısından aslında bu bir alarmdı. Avrupa Ordusunu bu dönemde faaliyete geçirebilirlerdi. Ancak Avrupalı ülkeler Avrupa Ordusu’nun maliyetini karşılamaktan çekindiler. Esasen NATO’ya olan maddi sorumluluklarını da yerine getirmiyorlar. Deyim yerindeyse suya sabuna dokunmadan NATO’nun kendi güvenliklerini yerine getirmesini bekliyorlar. Obama ve Biden açısından Avrupalı ülkelerin NATO’ya katkı sunmaları pek önemli değildi. Çünkü her iki lider Avrupalı ülkelerin kendi liderliklerinde dünyayı yönlendirmelerine destek vermeleri yeterliydi. Ancak Trump’ın böyle bir politikası yok. Trump ABD’yi ticari kafa ile yönetecek. Dünyaya da ticari yönden şekil vermiş olacak. Trump’ın Obama ve Biden ’den farkı da budur.

Donald Trump için bugün Rusya ile Ukrayna barışı öncesinde bu ülkenin ABD’nin bugüne kadar yapmış olduğu maddi, manevi ve askeri yardımların geri ödenmesi söz konusudur. Bu sebeple ABD’nin Ukrayna’ya vereceği bir destek karşılığında, (ancak bu desteğin içinde güvenlik garantisi yok) bu ülkenin madencilik, liman ve diğer sektörlerde elde ettiği karları devretmesini talep ediyor. Zelenski ilk etapta kendisine sunulan bu teklifi anlaşma şartlarını adil olmadığı için reddetmişti. Evet bu şartlar adil değildi. Ancak Trump ABD’nin bugüne kadar yapmış olduğu maddi, manevi ve askeri desteğin karşılığını almak istiyordu. Zelenski ise bu şartların iyileştirilmesini istiyordu. Yani Zelenski tabiri caiz ise iki arada bir derede kalmıştı.

Bugün konuşulan anlaşma esasen Eylül ayında Zelenski’nin güvenlik yardımları ve NATO’ya davet edilme karşılığında maden haklarını önermesiyle ortaya çıkmıştı. Ancak Trump ABD’nin yapmış olduğu yardımların karşılığı olarak Ukrayna’nın kaynaklarını ve altyapısını talep etmesi Zelenski’nin tüm hesaplarını bozdu. Çünkü doğal kaynaklar ve limanlar gibi altyapılardan elde edilecek devlet karının yüzde 50’si ABD hükümetine ait yatırım fonuna aktarılması istenmişti. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent 12 Şubat tarihinde bu teklifi Zelenski’ye sundu ancak Zelenski imzalamadı. Daha sonra Ticaret Bakanı Howard Lutnick Ukrayna’ya daha ağır bir taslak sundu. Nihayetinde Zelenski ABD’ye gelerek Beyaz Sarayda basının önünde Trump’la sözlü tartışma yaşayarak savaşın başlamasından bu yana ilk defa ABD Başkanı tarafından azarlandı.

ABD Başkanı Trump’ın Zelenski’yi azarlamasında elbette önermiş olduğu teklifleri Zelenski’nin kabul etmeyişi de vardı. Ancak öte yandan Zelenski basın önünde Başkan Yardımcısı Vance’nin ‘’ Amerika Birleşik Devletleri Oval Ofisine gelip ülkenizin yıkılmasını önlemeye çalışan yönetime saldırmanın saygılı olduğunu düşünüyor musun? şeklinde sorduğu soruya cevaben ‘’ Herkesin sorunu var. Senin bile, ama senin güzel bir okyanusun var ve sen şimdi hissetmiyorsun ama gelecekte hissedeceksin” şeklinde verdiği yanıt doğal olarak Trump’ı sinirlendirdi.

ABD ile Ukrayna arasında yapılması öngörülen anlaşma ileriki günlerde tekrar muhtemelen gündeme gelecek. Yapılacak anlaşmanın maddelerinde değişiklik de olabilir. Ancak her ne şartla olursa olsun yapılacak anlaşma ABD’nin çıkarlarına göre düzenlenecek. Çünkü Trump verilen maddi, manevi ve askeri maliyeti karşılamayan bir anlaşmaya imza atması zor görünüyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin yapacağı barış antlaşması salt ABD Başkanı Trump ile de sınırlı değil. ABD ile iyi ya da kötü bir anlaşma imzalanırsa sıra Rusya ile yapılacak anlaşmaya gelecek. ABD bu anlaşma için Ukrayna’ya güvenlik garantisi vermeye de pek niyetli değil. Çünkü Trump Zelenski görüşmelerinden evvel Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirmişti. İki lider büyük bir olasılıkla Rusya – Ukrayna savaşı ile ilgili bir anlaşmaya vardılar. Dolayısıyla Ukrayna Avrupalı ülkelerin vermiş oldukları desteklere rağmen büyük bir olasılıkla Rusya’nın şartlarını da kabul etmek zorunda kalacak. Yoksa savaş kaldığı yerden devam edecek. Zelenski’nin bundan böyle Trump’tan askeri ve maddi anlamda destek alamayacağı göz önüne alınırsa Rusya’nın askerî harekâtı Ukrayna’nın içine doğru daha da genişleyebilir. Esasen Ukrayna’nın bu şartlarda savaşı sürdürmesi de mümkün görünmüyor.

Rusya – Ukrayna savaşının gidişatı ile ilgili bir olasılık daha var. O da Zelenski’nin ABD Başkanı Trump’ın isteklerini karşılamama durumunda görevinde kalıp kalmayacağıdır. Zelenski eğer kendi ölçütlerinde Trump ile bir anlaşmaya varamaz ise istifa edebilir veya istifaya zorlanabilir. Olası bir seçime zorlanabilir. Ordu içinden darbeye maruz kalabilir. Trump Ukrayna’dan savaşın maliyetini telafi etmek için her türlü yola başvurabilir. Bu tür senaryolar başka ülkeler için meşru sayılmaz ancak ABD için meşrudur. Aynı zamanda demokrasi götürme bahanesi de sayılır. 04.03.2025

https://www.academia.edu/128001795/ZELENSK%C4%B0N%C4%B0N_YOLU

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Menu Title