Academıa

İSRAİL- FİLİSTİN SORUNUNU ÇİN ÇÖZEBİLİR

Hamas’ın İsrail’e yönelik 7 Ekim 2023 tarihinde düzenlediği El Aksa Operasyonundan bu yana İsrail’in Gazze’de bulunan sivillere yönelik uyguladığı orantısız şiddet bütün hızıyla devam ediyor. Mısır ve Katar’ın önerdiği ateşkes anlaşmasını Hamas kabul etti ama İsrail bu anlaşmayı yetersiz bularak reddetti. Bu sebeple insanlık dramı her geçen gün daha da derinleşiyor. İşin gerçeği bu ülkeyi koruyan bir devlet olarak ABD’de İsrail’i durdurmakta güçlük çekiyor olmasıdır.

ABD’nin İsrail’i durduramamasına rağmen yine de bu ülkeyi savunmaya devam etmesinin birçok sebebi vardır. Bu sebepler arasında en başta kendisi olmak üzere Avrupalı ülkeler arasında İsrail lobisinin güçlü olmasıdır. Bu lobinin oluşmasında Adolf Hitler’in Yahudi soykırımı sebebiyle Almanya’dan kaçan Yahudilerin ABD ve Avrupa ülkelerini mesken tutmasının büyük bir rolü var. ABD ve Avrupa’ya yerleşen Yahudiler günden güne artmış ve bu ülkelerde hatırı sayılır bir nüfuz elde etmişlerdir. Yahudiler esasen bu nüfuz sayesinde Filistin’e yerleştiler. Yoksa Avrupa ülkelerinde yaşayan Yahudiler etkin olmamış olsalardı Filistin’e yerleşmeleri de mümkün olamazdı. İsrail Devleti’nin de kurulması mümkün olamazdı. Ancak ortada bir gerçek var ki o gerçek, bugün Filistin topraklarında bir İsrail Devleti’nin kurulmuş olmasıdır. Diğer bir gerçek de kurulan İsrail Devleti’nin belirtilen sınırların ötesine geçmiş olmasıdır. Dahası her geçen gün geri kalan Filistin topraklarının tamamına egemen olmak istemesidir. İsrail Başbakanı Netanyahu bu amaç peşindedir. Bu sebeple Gazze’nin tamamına egemen olmak istemektedir. Hal ve gidiş bu şekilde devam ederse nihayetinde en son sıra Batı Şeria’ya gelecek.

İsrail’in durdurulabilmesi için en başta ABD olmak üzere Avrupalı ülkelerin ikiyüzlü tutumlarından vazgeçmeleri gerekiyor ancak diğer yandan da bu ülkeler İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Gazze’de yaşayan Filistinlilerin son sığınma yeri olan Refah’a düzenlediği saldırılara son vermesini dile getiriyorlar. Bu durumda bu ülkelere elinizi tutan mı var, sorusunu sormak gerekir ancak öte yandan da İsrail’e destek olmaya ve bu ülkeye silah yardımını yapmaya devam ediyorlar. Bu ülkeler İsrail’in Filistin halkına yapmakta olduğu saldırılara son verme konusunda biraz samimi olmuş olsalardı İsrail’ e yaptırım uygularlardı. ABD ve Avrupalı ülkeler Rusya’nın Ukrayna’ya düzenlediği askeri operasyon sebebiyle bu ülkeye top yekûn yaptırım uygulamışlardı. Bu yaptırımlar halen daha devam ediyor. Bu anlamda İsrail’in Refah saldırılarına son vermesini sağlamak için bu ülkeye esaslı bir yaptırım uygulanması gerekir. Yoksa İsrail asla Gazze’den elini çekmez. İsrail belki olası Uluslararası Adalet Divanı kararı, uluslararası toplumun duyarlılığı ve İsrailli rehinelerin serbest bırakılması karşılığında bir süreliğine yapmakta olduğu saldırılara bir ara verebilir. Ancak Netanyahu asla ve asla Filistin topraklarının tamamını işgal etmekten geri adım atmaz. Çünkü Adolf Hitler nasıl bir kişiliğe sahip ise Binyamin Netanyahu’da aynı kişiliğe sahiptir.

Bugünün koşullarında Netanyahu iktidarı devam ettiği sürece İsrail’in Filistin politikası değişmez. Esasen başta ABD olmak üzere Avrupalı ülkelerin İsrail politikası değişmediği sürece Filistin topraklarında kalıcı bir barış gerçekleşmez. İsrail’de olası bir yönetim değişikliği olursa bugün devam etmekte olan saldırılar sona erebilir. Filistinli ve İsrailli esir değişimleri sağlanabilir. İsrail Gazze’den çekilebilir. Böylelikle iki devletli bir çözüme doğru bir yol alınabilir. Ancak yaşanması muhtemel olan böyle bir süreç İsrail’in Filistin üzerindeki baskılarını sona erdirmez. Filistin Devleti Birleşmiş Milletler Örgütü’nce tanınsa bile İsrail tanınan devlet üzerinde baskı yapmaya devam eder. Tanınan devleti kontrol altında tutmaya devam eder. Çünkü Siyonizm Filistinlilerin yaşamasının önünde bulunan en büyük engeldir. Şurası bir gerçek ki, İsrail’in Siyonist politikası asla ve asla Filistinlilere yaşam hakkı tanımaz. Filistin topraklarının tamamı işgal edilmeden Siyonizm bitmez. Bu politikayı bugün Netanyahu devam ettiriyor, yarın da bir başka politikacı devam ettirir.

ABD ve Avrupalı ülkelerin İsrail’i savunmalarının en büyük sebebi bu ülkelerde yaşayan İsrail lobisinin etkili olduğunu söylemiştim. Hatta bu ülkeleri yönetenler Siyonist ise geriye söylenecek başka bir söz kalmıyor. ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Tel Aviv’deki İsrail Savunma Bakanlığı’nda yaptığı konuşmada bir Yahudi olduğunu itiraf etti.

“Karşınıza sadece ABD dışişleri bakanı olarak değil, aynı zamanda bir Yahudi olarak da geliyorum”

ABD Dışişleri Bakanı Bilinken den sonra ABD Başkanı Joe Biden 21.10. 2023 tarihinde İsrail ziyareti sırasında Siyonist olduğu yönde bir açıklama yaptı.

“Siyonist olmak için Yahudi olmanız gerektiğine inanmıyorum. ve ben bir Siyonistim.”

ABD Dışişleri Bakanı’nın Yahudi, Başkanının Siyonist olduğu bir dünyada bu ülkelerden Filistin sorununu çözülmesini beklemek sanırım hayalcilikten başka bir şey olmaz. Filistin sorununun gerçek anlamda çözülmesi, egemen Filistin devletinin Birleşmiş Milletler nezdinde tanınmasının önündeki engeller kaldırılmadan Filistin sorunu çözülmez. Her şeyden evvel bu konuda Birleşmiş Milletler Örgütü’nün daimî üyelerinin samimi olması gerekir. Bugün Filistin sorununun çözülememesinin önünde en başta ABD olmak üzere İngiltere ve Fransa vardır. Diğer daimî ülkelerden Rusya ve Çin Filistin’in yanındadırlar. Birleşmiş Milletler Örgütünde alınacak kararlar tüm üyelerin oluru ile alındığından Filistin sorunu bugüne kadar çözülemedi. ABD, İngiltere ve Fransa’nın ikiyüzlü tutumu ile bugünlere kadar gelindi. ABD daha yeni 19.04.2024 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde Filistin’in üyeliğini reddetti. İngiltere ve İsviçre ise çekimser kaldı. Esasen Yahudi ve Siyonist devlet yöneticileri ile bu sorun çözülemez. İsrail korunarak bu sorun hiç çözülemez. Filistin sorununu ancak ve ancak her iki tarafa karşı tarafsız olan bir devlet çözebilir.

İsrail bugün Filistin’in varlığını kabul etmiyor. Öte yandan da Hamas da İsrail’in varlığını kabul etmiyor. Oysaki Filistin Devleti İsrail ile Hamas’ın inisiyatifine bırakılamaz. Halen hazırda Birleşmiş Milletler Örgütünce tanınmayan ancak Batı Şeria’da bir Filistin Devleti var. Ve bu Filistin Devletini Hamas ‘da tanımıyor. İsrail ile Hamas kurulu Filistin Devletini tanımıyorlar. Filistin Devletini İsrail tanımadığı için Birleşmiş Milletler Örgütü ’de tanımıyor. Filistin devletini en başta İsrail tanımış olsaydı Birleşmiş Milletler Örgütü ’de tanımış olacaktı. Ancak İsrail Filistin’in kendileri için vadedilmiş topraklar olduğuna inanarak Filistin’in tamamına egemen olmak istiyor. Hamas ’da kendisinin Filistin’in gerçek sahibi olduğunu düşündüğü için ne Filistin Devletini ne de İsrail’i tanıyor. Bu durumda yapılacak tek yol kurulan Filistin Devletinin resmi olarak tanınması için bu sorunu İsrail ile Hamas’ın tekelinden almak gerektiğidir. Ancak ne yazık ki bugün İsrail’e rağmen İsrail’i iki devletli bir çözüme ne ABD ne de İngiltere ile Fransa ikna edebilir. İsrail’i iki devletli ve 1967 yılı sınırları öncesi bir çözüme ancak ve ancak İsrail üzerinde etkisi olan devletler ikna edebilir.

Çin geçtiğimiz zaman zarfında Hamas ile El Fetih’e ev sahipliği yaptı. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Cien’in açıklamasında’’ tarafların pek çok konuda cesaret verici ilerleme sağladığını ve “diyalog sürecini Filistin’in birliği ve dayanışmasını en erken tarihte sağlamak için devam ettirme konusunda anlaştıklarını” belirtti.

Çin’in liderliğinde gerçekleşen bu görüşme İsrail – Hamas barışından daha önemlidir. Çünkü Hamas ile El Fetih İsrail’e karşı birlikte hareket edip soruna birlikte çözüm ararlarsa bu durumdan hiç kuşkusuz Filistin karlı çıkar. Esasen İsrail Filistin’i El Fetih – Hamas olarak ikiye ayırdığı için daha güçlü bir konum elde ediyordu. Hamas’ı da bu sebeple yıllarca maddi olarak güçlendirdi. Gazze’ye Hamas’ın egemen olmasını sağladı. Çin’in El Fetih ve Hamas yetkililerini bir araya getirmesi bu bakımdan önemlidir. Çin daha evvel Suudi Arabistan’ın İran ile anlaşmasını sağlamıştı. Çin ayrıca Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuk da yapmıştı. Çin halen hazırda Rusya ile Ukrayna’yı uzlaştırabilecek konumda bulunan tek ülkedir. Bu sebeple El Fetih ile Hamas Çin’in arabuluculuğunda anlaşabilirlerse İsrail’e karşı tek yumruk olabilirler. Böyle bir girişim İsrail’in Filistin’in tamamını işgal etmesine engel olabilir.

Birleşmiş Milletler Örgütü’nün daimî üyelerinden ABD, İngiltere ve Fransa üçlüsü bugüne kadar İsrail tarafında yer alarak Filistin sorununun çözümünün önünde bulunan üçlü devletlerdi. Bugün dünya artık çok kutuplu bir dünyaya doğru ilerliyor. Bu düzende ekonomisi güçlü olan devletlerin de söz hakkı olacak. Dolayısıyla ABD’nin çok kutuplu bir dünya düzeninde eskisi kadar hükmü olmayacak. İsrail’i ancak ve ancak böylesine bir gelişme durdurabilir. Eski lobilerini kaybetmiş bir İsrail iki devletli bir çözümü ve 1967 sınırları öncesi konumu ancak bu şartlarda kabul etmek zorunda kalabilir. 07.05.2024

https://www.academia.edu/118690583/ISRAIL_F%C4%B0L%C4%B0ST%C4%B0N_SORUNUNU_%C3%87%C4%B0N_%C3%87%C3%96ZEB%C4%B0L%C4%B0R

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title