AVRUPA ÜLKELERİNİN TÜRKİYE’DEN BEKLENTİLERİ VE TÜRKİYE’NİN AVRUPA ÜLKELERİNDEN BEKLENTİLERİ
Türkiye’nin Avrupalı ülkeler ile doku uyuşmazlığının devam ettiği bir süreçte 27 Ekim’de İngiltere Başbakanı Keir Starmer, 30 Ekim’de de Almanya Başbakanı Friedrich Merz Türkiye’yi ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birer görüşme gerçekleştirdiler.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 7 milyar dolar karşılığında Türkiye’ye 20 adet Eurofighter savaş uçağının, füze görev ekipmanı ve mühimmatıyla birlikte satışına ilişkin mutabakat anlaşması imzaladı. Bu anlaşma hiç kuşkusuz Türkiye adına olumlu bir gelişmedir. Eğer kendi savunma sisteminizi kuramamış iseniz muhakkak suretle dış tehditlere karşı güvenliği sağlayacak ekipmanları satın almak zorundasınızdır. Çünkü salt bir NATO ülke üyeliği Türkiye’nin güvenliğini sağlamaz. Bu sebeple düşman NATO ülkelerine karşı ülkeyi savunmak ve korumak zorunluluğu vardır. Eğer NATO üye devletlerinin savunma ve koruma görevini Türkiye içinde aynı şekilde yerine getirecek bir konumda olsaydı bu kadar savunma harcamalarına gerek olmayabilirdi. Ancak durum maalesef öyle değil. Türkiye her ne kadar bir NATO ülkesi olsa da bu örgütün içinde bulunan küresel güçler Türkiye’yi parçalamak ve dağıtmak için yoğun bir çaba sarf ediyorlar. Türkiye’nin böyle bir ortamda kendi güvenliğini alma konusunda haklılığı son derece meşrudur.
Türkiye’nin küresel güçlere karşı kendini koruyabilmesi için elbette silahlanmaya ve savunma sistemleri edinmeye ihtiyacı vardır ancak bu ihtiyacı hangi ülkelerden temin edeceği konusu daha önemlidir. Çünkü bugün Türkiye’yi ne Rusya ne de Çin tehdit ediyor. Türkiye’yi asıl ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İsrail, gibi ülkeler tehdit ediyor. Bu durumda yanıtlanması gereken en önemli soru, İngiltere’den satın alınacak Eurofighter savaş uçağı yarından sonra İngiltere’den gelecek tehditlere karşı kullanılabilecek midir? Yani bu uçağı İngiltere’ye karşı havalandırılabilecek midir? Türkiye asıl bu sorunun yanıtına göre hareket etmelidir. Yoksa Türkiye bu uçakları 3. Dünya ülkelerine karşı kullanacak değil. Türkiye yarından sonra ABD, İsrail ve Avrupa ülkelerinden gelecek tehditlere karşı bu uçakları havalandıramayacak ise boşu boşuna da satın almasına gerek yoktur. Meseleye bu açıdan bakmak gerekir.
ABD, İsrail ve Avrupalı ülkeler esasen Türkiye’nin silahlanmasını istemezler. Çünkü NATO içerisinde bulunan devletlerin birçoğu özellikle Yunanistan Türkiye’nin gelişmesini kendi ülkesine tehdit olarak algılıyor. Eğer Türkiye bu ülkelerden daha güçlü bir ülke haline gelirse Yunanistan Ege Adalarının geri kalanlarını, Kıbrıs Rum Yönetimi de Kıbrıs Adasının tamamını işgal edemeyecektir. Hatta Güney Kıbrıs Yönetimi Türk Ordusunu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden çıkaramadığı sürece adada istediği gibi at koşturamayacaktır. Bu sebeple Türkiye başta ABD, İsrail ve Avrupalı ülkeler olmak üzere bu ülkelere karşı güçlü olmak zorundadır. Türkiye her ne kadar bu ülkelerinde içinde bulunduğu NATO üyesi olsa da diğer yandan kendi güvenliğini almak ve sağlamak zorundadır.
İngiltere’nin Türkiye’ye Eurofighter Savaş Uçağı Satmak İstemesinin Nedenleri
İngiltere’nin Türkiye’ye Eurofighter savaş uçağı satmak istemesinin arkasında kar elde etme gibi bir düşüncesinin olduğu söylenemez. Aynı zamanda Türkiye’nin savunmasına katkı vermeye çalıştığı da söylenemez. Eğer İngiltere Türkiye’ye manevra kabiliyeti bir uçak satmak istiyorsa bunun arkasında başka gerçekler aramak gerekir. Bu gerçekler arasında hiç kuşkusuz Rusya’yı Türkiye üzerinden engelleme düşünceleri vardır.
Bilindiği üzere Rusya’nın Ukrayna’ya yapmış olduğu kara harekâtı Avrupalı ülkeleri tedirgin etmişti. Esasen Ukrayna’yı Rusya’ya karşı başta ABD olmak üzere kışkırtan kendileridir. Ukrayna’ya tonlarca silah yardımı yapan yine kendileridir. Yapılan her türlü yardıma rağmen Rusya’yı Ukrayna’dan çıkaramayınca Rusya’yı potansiyel düşman görenler yine kendileridir. Buna keza Rusya Avrupalı ülkeler ile ilgili herhangi bir alıp veremediği yokken hatta bu ülkelere gaz tedariki yaparken hiçbir sorun yoktu. Ancak ABD’nin Ukrayna’yı kışkırtmasıyla birlikte Rusya defalarca ABD ve Avrupalı ülkelerini uyarmış ama dinletememişti. ABD ile Avrupalı ülkelerin Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kışkırtmaları ve sonrasında silah yardımlarında bulunmaları normal oluyorsa Rusya’nın da Ukrayna’ya yanıt vermesi ve bu ülkeye karşı kara harekâtı düzenlemesi normal olur. Esasen ABD ile Avrupalı ülkeler Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kışkırtmamış olsaydılar Rusya Ukrayna’ya kara harekâtı düzenlemezdi. Asıl amaç zaten Rusya’nın Ukrayna’ya kara harekâtı yapması ve bu harekât üzerinden Rusya’nın kuşatılmasıydı. Ukrayna bu amaç için kullanıldı ve halen kullanılmaya devam ediyor. Çünkü Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski bu amaç için göreve getirildi.
Avrupa Ülkeleri Türkiye’yi Ukrayna Gibi Rusya’ya Karşı Kullanmak istiyorlar
İngiltere Türkiye’ye manevra kabiliyeti yüksek bir uçak satarken bunun arkasında yatan asıl gerçek Rusya’ya karşı Türkiye’yi de Ukrayna gibi kullanmak istemeleridir. Türkiye’ye Avrupa güvenlik mimarisinde rol verilme düşüncesi de bu sebeptendir. Daha açıkçası Avrupalı ülkeler Türkiye’yi yıllardan beri Avrupa Birliği’ne kabul etmezlerken şimdi kendi güvenlikleri söz konusu olunca Türkiye’den güvenlik anlamında iş birliği yapmak istiyorlar. Böylesine açık ve net bir projeye Türkiye’nin alet olmaması gerekir. Rusya’ya karşı Avrupalı ülkeler ile bir araya gelmemesi gerekir. Çünkü Türkiye Avrupalı ülkelerin çıkarlarını düşünürken Rusya’yı kaybedebilir. Türkiye bugün Rusya’dan ucuz doğal gaz tedarik ediyor. Rusya’ya yaş sebze ve meyve satıyor. Rusya’dan gelen tatilciler vasıtasıyla döviz girdisi sağlıyor. Türkiye esasen Rusya ile komşu bir ülkedir. Rusya’dan bugüne kadar herhangi bir tehdit gelmemiş ise yarından sonra da şartlar değişmediği sürece gelmeyecektir. Ancak Türkiye Rusya’ya karşı Avrupalı ülkelerin yanında yer alırsa, NATO ülkelerinden satın aldığı silahtarları ve uçakları Avrupa ülkelerinin güvenliği adı altında caydırıcı amaçlı da olsa Rusya’yı hedef alırsa Rusya elbette bu duruma seyirci kalmak istemez.
Avrupalı ülkelerin Türkiye’yi Rusya’ya karşı kullanmak istediklerini kanıtlayacak somut bir örnek ise Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in Türkiye ziyaretinde sarf etmiş olduğu açıklamalarda yer almaktadır.
… ‘’NATO’da çok yakın müttefikleriz. Türkiye neredeyse bizi meşgul eden tüm dış politika ve güvenlik politikası konularında çok önemli bir aktör. Bu temel üzerinde çalışmaya devem edeceğiz. Stratejik diyaloğu yeniden başlatacağız. Güvenlik politikaları konusunda daha yakın iş birliği içinde olacağız. NATO’da çıkarlarımız aynı. Ankara’da biliyor ki, Rusya’nın militan revizyonizmi Avrupa ve Atlantik bölgesinin güvenliğini tehdit ediyor.’’’
Türkiye’nin Avrupa Ülkelerinin Güvenlik Mimarisinde Yer Alması Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya Savaşının başlamasına Neden Olmasına Benzer
Türkiye Avrupalı ülkelerin güvenliğini sağlama projesi çerçevesi içinde ve Ukrayna’yı koruma adı altında envanterinde bulunan silahları ve manevra kabiliyeti yüksek uçakları Ukrayna’yı koruma amaçlı kullanırsa bu durum, Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya Savaşında Alman 2 savaş gemisinin Çanakkale boğazından Karadeniz’e geçmesine izin vererek Rusya’yı bombalamasına benzer. Türkiye yıllar sonra benzer bir oyuna gelmemelidir. Türkiye bölge üzerinde güçlü ve sözü geçen bir ülke olmak istiyorsa her şeyden önce Avrupalı ülkelerin arkasına takılıp gitmek yerine komşu ülkeler ile güç birliği yapmalıdır. Avrupalı ülkelere yakınlaşma Rusya’yı arkadan vurmamalıdır. Türkiye elbette Avrupalı ülkeler ile ilgili de yakın ilişkiler kurmak zorundadır ancak bir ilişkiyi kurarken diğer bir ilişkiyi ortadan kaldırmamalıdır. Türkiye’nin Avrupalı ülkelerinin güvenliğini sağlama projesinde yer alıp almayacağı henüz tam olarak belli değil ama bu proje Türkiye’nin Rusya ile arasını açacak bir projedir. Türkiye’yi parçalanma eşiğine sürükleyecek bir projedir. Türkiye bu oyuna gelmemelidir.
İngiltere’nin Türkiye’ye Eurofighter savaş uçağı vermek istemesinin arkasında bulunan başka bir gerçek ise bu anlaşma ile başlayacak diyaloglar vasıtası ile Afganistan ve Suriye’den gelen ve daha sonra olası İran’ın iç karışıklığa sürüklenme aşamasında bu ülkeden gelecek göçmenlerin Avrupalı ülkelerine geçmeden Türkiye sınırları içinde tutulmak istenmesidir. Avrupalı ülkeler öteden beri savaş mağduru göçmenleri Türkiye sınırları içinde ikamet etmeleri için anlaşma yapmışlardı. Türkiye de bu anlaşma kapsamında sınırları yeterli para gelmediği için yer yer açmak zorunda kalmıştı. Olası benzer bir anlaşma İran’da yaşanacak iç karışıklık sürecinde de yapılmak istenecektir. Türkiye her daim göçmen deposuna çevrilmek istenecektir. Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek için iç karışıklıkları kendileri çıkaracaklardır ama vebalini hep Türkiye’ye ödetmek isteyeceklerdir. Dolayısıyla Türkiye her daim ABD’nin iç savaş çıkardığı ülkelerdeki sığınmacıların tampon bölgesine dönüştürülmek istenecektir. Dolayısıyla Türkiye’ye el uzatılmasının arkasında bu gerçekler de vardır. Şurası bir gerçek ki, küresel hiçbir devlet ihtiyacı olmadan Türkiye’ye el uzatmaz. Bu durum dünde böyleydi, bugün de böyledir. Yarın da böyle olacaktır. Asıl önemli olan ise Türkiye’nin bu oyuna gelmemesidir.
Türkiye’nin Avrupalı Ülkelerden Beklentileri
Türkiye’nin Avrupalı ülkelerden beklentileri ise en başta bu ülkeler ile ilişkileri geliştirmek, ilk aşamada Avrupa Birliği’ne alınma konusunda önyargıları yıkmak Avrupa’dan dışlanmamak ve bu ülkelerden silah ve savunma sistemlerini tedarik etmek istemektedir. Türkiye bu amaç çerçevesi içinde Avrupa güvenlik şemsiyesine katkıda bulunma taahhüdü verirken diğer taraftan da Türkiye’nin bölge politikaları konusunda dışlanmışlığını ortadan kaldırmak istemektedir.
Türkiye diğer taraftan İngiltere ile yapmış olduğu Eurofighter savaş uçağı alımı anlaşması ile ABD’den parasını ödediği halde alamadığı F35 savaş uçaklarını telafi etmek istemektedir. Evet, İngiltere Türkiye’ye Eurofigter savaş uçağını ABD ve Yunanistan itiraz etmez ise satabilir ancak Türkiye bu savaş uçağını tehdit olması halinde ABD’ye, İsrail’e ve Avrupalı ülkelerine karşı kullanamayacaktır. Bu uçaklar ancak ve ancak İran’a ve Rusya’ya karşı kullanabilecektir. Ancak hiçbir zaman Avrupalı ülkelere karşı kullanılamayacaktır. Bu durumda bu uçakların akıbeti S – 400 Füze Savunma Sistemlerinin akıbetinden farklı olmayacaktır.
Gelişmiş her ülke gibi Türkiye’de kendi güvenliğini sağlamak adına savunma sistemlerine, savaş uçaklarına ve mühimmata sahip olması gerekmektedir. Bu ihtiyaçları eğer kendi ülkenizde üretemiyorsanız muhakkak suretle satın alma zorunluluğunuz doğar. Diğer taraftan da satın alınacak uçak ve savunma sistemlerinin kodları sizde olmaz ise bu durumda uçak ve savunma sistemlerini satın almanızın da hiçbir geçerliği olmaz. Çünkü her ihtimalde kullanamayacağınız savaş ekipmanlarının envanterinizde bulunmasının göstermelikten öte bir yararı olmaz. Türkiye esasen kendi savaş uçağını ve savunma sistemlerini kendisi üretmek zorundadır.
Avrupalı ülkelere yakınlaşma politikası elbette kayda değer bir gelişmedir. Ancak Avrupalı ülkeler ile yakınlaşma politikası güderken diğer taraftan komşu ülkeler ile olan diyaloğu zor duruma sokacak gelişmelerden de uzak durulmalıdır. Aksi taktirde Avrupalı ülkeler ile yeni başlayan diyalog komşu ülkelerin kaybedilmesine yol açacak ise bu durumdan kaçınılması gerekir. Bu durumun somut bir örneği yakın bir geçmişte görüldü. FETÖ’nün Türkiye politikasında söz sahibi olduğu dönemlerde Rusya ile olan ikili ilişkiler Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesiyle kopmuştu. Bu durumun ağır faturasını yine bu ülkenin vatandaşları ödedi. Benzer bir hata bir daha asla yapılmamalıdır. ABD ve Avrupalı ülkeleri memnun etmeye çalışırken Rusya bir daha kaybedilmemelidir.
Sonuç olarak, dış güvenliği sağlamak adına satın alınacak uçak ve savunma sistemleri her ihtimalde her türlü tehditte kullanılabilir olmalıdır. 12.11.2025

