Makaleler

SICAK SAVAŞ MI, TİCARET SAVAŞI MI?

Amerika Birleşik Devletleri’nde 5 Kasım 2024 tarihinde başkanlık seçimleri yapılacak. ABD böylelikle 47. Başkanını seçmiş olacak. Seçilecek başkan 20 Ocak 2025 tarihinde yemin ederek göreve başlayacak.

ABD seçimleri hangi yönden değerlendirilirse değerlendirilsin Ortadoğu’da birçok dengenin oluşmasında doğrudan etki yapıyor. Gerek Demokratların gerekse Cumhuriyetçilerin izlediği dış politikalar her ne kadar birbirleriyle tam olarak uyuşmasa da sonuçta yapılan politikalar ABD’nin çıkarlarına hizmet ediyor. Esasen aksi yönde bir politikanın düşünülmesi mümkün değil. ABD açısından önemli olan uluslararası dış politikasındaki çıkarlardır. Daha açık bir tabirle ABD’li politikacıların hedefe ulaşma anlamında hangi yolu izlediklerinden çok ABD’nin çıkarlarını nasıl savundukları önemlidir. Yoksa ABD bugünkü konumda olamazdı.

Joe Biden yeniden aday olduğunu ilerlemiş yaşına rağmen daha önce açıklamıştı. Trump Cumhuriyetçilerin adayı olabilmesi için yapılacak ön seçimleri kazanması gerekiyor. Trump bugüne kadar yapılan Lowa eyaletindeki seçimi kazandı. Trump’ın önseçimlerden galip çıkması için bundan sonraki seçimleri de kazanması gerekiyor. Görünen o ki, Trump bundan sonraki seçimleri de kazanarak büyük bir ihtimalle Biden ’in rakibi olacak. Böylelikle 46. başkanlık seçimindeki rekabet kaldığı yerden devam etmiş olacak.

ABD seçim sonuçlarının bütün dünyayı yakından ilgilendirdiğine hiç şüphe yok. Halen devam etmekte olan İsrail – Hamas savaşı, Rusya – Ukrayna savaşı, Çin – Tayvan çekişmesi bu seçim sonucundan doğal olarak etkilenecek. Joe Biden strateji olarak ABD’nin düşmanı olarak Rusya’yı seçmişti. Bu politika halen devam ediyor. Biden Rusya’yı çevrelemek ve etkisiz hale getirmek için bugüne kadar çok çaba sarf etti. Rusya’yı Suriye’den çıkarmak için olağanüstü çaba gösterdi ancak bugüne kadar bu stratejisinde başarılı olamadı. Rusya ise Irak’ın işgal edildiği günlerden bu yana çok daha güçlü ve kararlı bir dış siyaset izliyor. Çünkü Rusya, ABD Suriye’nin tamamını işgal ederse sıranın İran’a geleceğini biliyor. Sıra İran sonrası Türkiye’ye gelecek. Sonrası malum sıra Rusya’ya geliyor. Ancak öncesinde ikinci İsrail’in kurulma aşaması var.

Yeni bir İsrail devletinin kurulması demek Ortadoğu’nun tamamen ABD’nin inisiyatifine girmesi demektir. Ortadoğu’nun ABD’nin inisiyatifine girmesinin diğer bir anlamı da sıranın Rusya’ya gelmekte olmasıdır. Rusya bu tehlikeyi Irak’ın işgali sırasında görmüştü ancak o dönem Irak’ın işgaline engel olacak gücü kendisinde bulamamıştı. Diğer yandan Saddam Hüseyin’in izlediği dış politika Rusya’nın politikası ile de uyuşmuyordu. Bu sebeplerle Rusya Devlet Başkanı Putin Irak’ın işgaline ister istemez sessiz kalmak zorunda kaldı.

Rusya ancak ve ancak Suriye’nin işgali ile kendine gelebildi. Bu sebeple Suriye Devlet Başkanı Esat’ın da daveti ile bu ülkeye asker gönderdi. Rusya’nın Suriye’ye asker göndermesi demek ABD’nin Suriye’yi Irak gibi parçalayamaması demektir. Biden ‘in Rusya Devlet Başkanı Putin’i hedef almasının arkasında yatan gerçekte budur. Çünkü Rusya Suriye’den çıkmadığı sürece ABD Ortadoğu’ya tamamen egemen olma politikası olan Büyük Ortadoğu Projesi’ni tamamlayamayacak. ABD bu projeyi tamamlayamadığı sürece ne Irak’ta kurduğu kukla devletçiği koruyabilir, ne de Suriye ve ileride İran ve Türkiye’de yeni devletçikler kurabilir. Bu sebeple Biden ‘in olmazsa olmaz dış politikalarından en önemlisi Rusya’yı Suriye’den çıkarmaktır.

Joe Biden bugün Rusya’yı Suriye’den çıkartabilmek için Ukrayna’yı kullanıyor. Bu ülkeyi Rusya’ya karşı kışkırttı. Rusya ise öteden beri sınırlarında yeni NATO ülkeleri konusunda ABD’yi uyarıyordu. Esasen ABD Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecinde dağılan ülkelerin NATO üyesi olmayacağına dair söz vermişti. Ancak ABD bu sözünü tutmadı. Dağılan ülkeleri tek tek NATO’ya dahil etti. Rusya sıranın Ukrayna’ya geldiğinde ise yüksek perdeden itiraz etti. Ancak ABD Rusya’nın bu haklı talebini yine görmezden geldi. Çünkü ABD Sovyetler Birliği’ni dağıtırken bir tek amacı vardı. Bu amaç, bütün dünyayı tek başına yönetmekti. Dolayısıyla ABD’nin dağılan Sovyetler Birliği ülkelerini NATO’ya almama sözü gerçekleri yansıtmıyordu.

Şurası bir gerçek ki, ABD Rusya’yı potansiyel bir güç olarak görmemiş olsaydı Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra dağılan ülkeleri NATO’ya alma gereği duymazdı. Ancak ABD’nin tek başına dünyaya hükmetme içgüdüsü yok olmadığı sürece NATO genişleme stratejisine devam eder.

Ukrayna bugünün şartlarında NATO ülkesi olamaz. Çünkü NATO savaş halinde olan bir ülkeyi bünyesine katmıyor. Ancak savaş halinde bulunan ülkeye kendisini koruması için açıktan silah yardımı yapıyor. Bugün Ukrayna’da olan da budur. ABD Rusya’yı bu süreçte Suriye’den çıkarmak için Ukrayna üzerinden yıpratmaya çalışıyor. Joe Biden yeniden seçilir ise Rusya’yı çevreleme ve yıpratma politikasına kaldığı yerden devam edecek.

Joe Biden ‘in diğer bir politikası da Arap devletlerini ikinci İsrail devletinin kurulmasına razı etmek için Filistin devletinin kurulmasını sağlamaktır. Biden bu sebeple İsrail – Hamas savaşında bir taraftan İsrail’in güvenliğini sağlarken diğer taraftan da bu ülkeye sınırsız sayıda silah yardımı yapıyor. Çünkü ABD’de yoğun Yahudi seçmeni var. Ve ABD seçim sonuçlarını bu Yahudi seçmenler belirleyecek. Biden bu sebeple ne Netanyahu’dan vazgeçebiliyor ne de Arap ülkelerinin istediği Filistin devletinden vazgeçebiliyor. Tabiri caiz ise Biden iki arada bir derede kalmış durumdadır. Netanyahu’dan vazgeçse Yahudi seçmen Trump’a yönelecek. Arap devletlerinden vazgeçse ikinci İsrail devletini kuramayacak. Dolayısıyla Biden bir taraftan Netanyahu’yu kontrol altında tutmaya çalışırken diğer taraftan da Arap devletleri ile iş birliğini sürdürmeye çalışıyor.

Biden Netanyahu’yu ikna edemez ise son çare olarak Netanyahu’yu iktidardan indirmeye çalışacak. Bu konuda Biden’ın en büyük kozu İsrail’in Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanacak olmasıdır. Ancak görünen o ki, Netanyahu Uluslararası Adalet Divanı’nın soykırım kararı ile ilgili açılan davayı kabul etmesine rağmen geri adım atmadı. Netanyahu her şeye rağmen Gazze’ye saldırmaya devam ediyor. Öte yandan Biden Netanyahu geri adım atmaz ise onu iktidardan indirmek için elinden geleni yapmaya çalışacaktır. Çünkü sonuçta İsrail Gazze’ye saldırmaya devam ederse İsrail’in Arap ülkeleri ile arası tam olarak açılacak. Aynı zamanda ABD’nin bölgedeki Arap ülkelerini ikna etme kabiliyeti kalmayacak. Bu koşullarda Büyük Ortadoğu Projesi de devam edemez ve ikinci İsrail devleti kurulamaz. Biden görevde kaldığı sürece ve yeniden seçildiği taktirde İsrail’in Gazze politikasını değiştirmeye çalışacak. Çünkü başka şansı yok.

Biden ‘in üçüncü derecede önemli olan bir politikası da Çin ile Tayvan arasında devam etmekte olan gerilimi mümkün olduğunca normal seviyeye dönüştürmek olacak. Çünkü Rusya – Ukrayna savaşı ile İsrail – Hamas savaşı devam ederken diğer taraftan da Tayvan’ı Çin’e karşı savaştıramaz. Aynı anda üç cephede savaşamaz. İsrail – Hamas savaşının yayılmasını bile kaldıramaz. Biden’in ‘’Ortadoğu’da daha büyük savaş istemiyoruz ‘’ demesi bundandır. Çin’i hedef tahtasına oturtabilmek için Rusya – Ukrayna savaşını ve İsrail – Hamas savaşını yoluna koyması gerekir.

Cumhuriyetçilerin adayı Trump ise Biden’e göre daha farklı bir strateji izliyor. Biden sıcak savaş stratejisini izlerken Trump ticari savaş stratejisini izliyor. Trump’ın ticaret adamı olması da bu stratejiyi izlemesinde en büyük etkendir. Trump bu nedenle Rusya yerine Çin’i hedef tahtasına oturtuyor. Çünkü Trump’a göre asıl rakip ticari yönden gelişen bir ülkedir. Seçimi eğer Trump kazanırsa Ukrayna’ya yapılmakta olan yardımları sona erdirecek. Ukrayna’ya verilen desteği kesecek. Ukrayna’yı bir nevi Rusya ile anlaşmaya zorlayacak. Dolayısıyla devam etmekte olan savaş Rusya lehine sona erecek. Böylelikle Rusya hem Sovyetler Birliği döneminde kaybetmiş olduğu toprakları geri almış olacak hem de Ukrayna’nın NATO ülkesi olmasının önünü kesmiş olacak. Ancak bu strateji NATO tam olarak dağılmadığı sürece hep gündemde kalır.

Trump önceki başkanlık döneminde de sık sık NATO’nun işlevinin kalmadığını dile getirmişti. Trump seçilmesi halinde aynı politikayı devam ettireceği aşikardır. Esasen NATO Trump döneminde etkisizleşmişti. Avrupalı ülkeler de Avrupa Ordusundan söz etmeye başlamışlardı. Ancak Biden seçimi kazanınca NATO eski işlevine geri döndü. Çünkü seçimi kazanan Biden Münih Güvenlik Konferansı’nda “Amerika geri döndü, transatlantik ittifakı geri döndü” demişti.

Biden’in seçilmesinden sonra Avrupalı ülkeler Avrupa Ordusu fikrini dile getiremez oldular. Bu durum Trump ile yeniden değişebilir. Çünkü Avrupalı ülkeler NATO’nun kendilerinden çok ABD’ye hizmet ettiğinden yakınıyorlar. Seçimi eğer Trump kazanırsa Avrupalı ülkeler de bir nefes almış olacaklar. Yoksa Avrupalı ülkeler ne kendi başlarına NATO’dan çıkabilirler ne de NATO’yu etkisiz hale getirebilirler. Bunu ancak bir ABD başkanı yapabilir.

Trump seçimi kazanırsa strateji ticaret savaşlarına evrileceğinden ABD’nin rakibi doğal olarak Çin olacak. Trump Çin mallarına yüksek gümrük vergiler gibi engellemeler ile rekabeti kendi lehine dönüştürmeye çalışacak. Trump öte yandan Tayvan’ı Biden’e göre daha fazla destekleyecek. Çünkü sonuçta Çin ekonomisi ne kadar yara alırsa ABD o kadar büyüyebilir. Diğer taraftan Hindistan ile ilgili ikili ilişkileri daha da geliştirmek isteyecektir.

Seçimi Trump kazanırsa eğer bu durum en başta halen iktidarını kaybetmemiş ise Netanyahu’nun da işine gelir. Çünkü Trump’ın Biden gibi denge politikası yok. İsrail’e destek veriyorsa tam destek veriyor. Arkada ne olup bittiğine bakmıyor. Bu sebeple ikinci Trump döneminden en çok tabi ki o zamana kadar iktidarda kalabilirse Netanyahu karlı çıkar. Bu durumda Biden ‘in bugüne kadar sürdürdüğü Büyük Ortadoğu Projesi duraksamaya devam eder.

Her şeyden öte ABD’de 5 Kasım’da yapılacak olan seçimler yeni bir dönemin başlangıcı veya mevcut dönemin devamı olacak. Buna ABD seçmeni karar verecek. Ya sıcak savaş yöntemi izleyen Biden kazanacak ya da ticaret savaşı yöntemi izleyen Trump kazanacak. İkisinden birisi seçilecek. Çünkü ikisinin ortası yok. Üçüncü bir aday yok. 12.02.2024

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title