TECAVÜZCÜLERE AF GETİRMEK DEVLETİN GÖREVİ DEĞİLDİR
AKP Milletvekillerinden Mehmet Muş, Ramazan Can, Hacı Bayram Türkoğlu, Halis Dalkılıç, Mücahit Durmuşoğlu ve İlyas Şeker Perşembe günü gece yarısı TBMM’nin gündemine ‘’Tecavüzcülere af’’ olarak nitelendirilen bir yasa değişikliğini taşımışlardı. Bu yasa değişikliğine CHP’li ve MHP’lilerin karşı çıkmasıyla birlikte ilgili yasa değişikliğinin görüşülmesi mecburen salı gününe kaldı. Sanıyorum meclis salı günü bu yasa değişikliğini kaldığı yerden görüşmeye devam edecek.
Salı günü CHP’li milletvekillerin tutumlarında herhangi bir değişiklik olacağını zannetmiyorum ama MHP’li milletvekillerinden bazıları bu aşamada tavır değiştirebilirler. Çünkü onlar şu an AKP ile birlikte başkanlık sistemi üzerinde çalışıyorlar. Böyle bir çalışma arifesinde MHP’li milletvekilleri ile AKP’li milletvekilleri arasında herhangi bir çatışmanın çıkması beklenmez. Hatta bu aşamada bile MHP’li milletvekillerin göstermiş oldukları tepkiyi anlamakta güçlük çektim. Çünkü bu tür konularda MHP’li milletvekilleri ile AKP’li milletvekilleri arasında pek fazla görüş ayrılığı olmaz. MHP’lilerin 4 + 4+ 4 adlı kesintili eğitim sistemine verdikleri desteği daha henüz unutmadım. Bu eğitim sistemi zaten kız çocuklarının okul yerine evi tercih etmelerine yönelik bir eğitim sistemiydi. Yani kız çocuklarını erken yaşlarda evlenmelerine olanak sağlayan bir eğitim sistemiydi. AKP’liler şimdi de tecavüze uğrayan kız çocuklarını tecavüzcüleri ile evlendirmeye ve tecavüzcülerine af getirmeye çalışıyorlar. MHP’liler bundan önceki yasa değişikliklerini nasıl içlerine sindirmişlerse bu yasa değişikliğini de içlerine sindirebilirler diye düşünüyorum. Bu konuda yanılmak isterim. Ancak yine de MHP’li milletvekillerinin salı günü bu yasa tasarısına karşı çıkmaya devam etmelerini isterim. Böyle bir tutumu da önemserim.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın’’ Bunlar tecavüzcü değil. Bunlar cinsel istismar suçunu zorla işlemiş olan kişiler değil. Tamamen ailelerin ve küçüğün de rızasıyla yapılmış işler’’ diyerek ilgili yasayı savunması ise tamamen kepazelikten başka bir şey değil. İlgili yasaya Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın mantığı ile baktığımız zaman tecavüzcülerden başka hırsızlara, teröristlere de af getirmemiz gerekir. Eğer bugün hırsızlık suçlarını da Bekir Bozdağ’ın mantığı çerçevesi içinde değerlendirdiğimiz zaman ortaya bambaşka bir tablo çıkar. Hırsız da hırsızlığı zorla işlememiş olabilir. Öyle değil mi? O zaman bütün hırsızlara da af getirmemiz gerekir. Sonra teröristlere de af getirmek gerekir. Af işine bir defa girdiniz mi artık arkası gelir. Sonrasında ne adalet kalır, ne de hak ve hukuk. Gerçi şu an adaletin pek tecelli etiği filan da yok ya, neyse.
İnsan haklarına göre bir insanın rızası olmadan o kişiye yapılan tecavüz hiçbir şekilde savunulamaz. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tecavüzü savunurken ’’ Tamamen ailelerin ve küçüğün rızası ile yapılmış işler’’ diye savunma yapıyor. Eğer tecavüze uğrayan kız çocukları kendi rızaları ile cinsel ilişkiye girmişler ise burada bana göre bir sorun yok. O zaman zaten bu ilişki tecavüz olayı olarak da görülemez. Dolayısıyla böyle bir durumda kız çocuğu şikâyetçi de olmaz. Ancak bu ilişki kız çocuğun rızası olmadan gerçekleşmiş ise burada kesin olarak bir suç vardır. Böyle bir durumda tecavüzcü muhakkak suretle cezalandırılmalıdır. Tecavüzcüyü af edecek birisi varsa o da devlet değil, tecavüze uğrayan kız çocuğunun kendisidir. Yani kız çocuğu isterse kendisi tecavüzcüsünü af edebilir. Yine kız çocuğu isterse kendi rızası ile tecavüzcüsüyle evlenebilir. Tüm bu kararlara da kız çocuğu kendisi karar vermelidir. Yani kız çocuğu yerine ne anne baba, ne de devlet karar vermelidir. Buna kız çocuğunun kendisi karar vermelidir. Kız çocuğu tecavüzcüsünden şikâyetçi olduğu müddetçe de devlet tecavüzcüyü ne af getirebilir, ne de tecavüzcüsüyle evlendirebilir. Son kararı kız çocuğuna bırakmak zaten sosyal devletin görevlerinden birisidir. 19.11.2016
