SIRA GANNUŞİ’DE
Arap Baharları daha tamamlanmadan ikinci baharlar yaşanmaya başladı. Demek ki birinci baharlar yalancı baharmış. Aynı yalancı yağmurlar gibi. Yalancı baharlara en iyi örneği ise Mısır oluşturdu. Baharla birlikte iktidara gelen Mursi, daha bir yılını dolduramadan yeni gelen baharla gitti. Mursi, gitmeden evvel MİT aracılığı siyasi iktidar tarafından uyarıldığı ortaya çıktı. Böylelikle Başbakan’ın, Mursi’nin gidişinden haberdar olduğu tescillenmiş oldu. Demek ki akan gözyaşları yalanmış. Demek ki bir zamanlar yürüttüğümüz Büyük Ortadoğu Eş Başkanlığı elimizden alınmış. Yani ABD dizginleri eline almış. Biraz geç kalınmış ama ‘’zararın neresinden dönülse kardır’’ mantığı galip gelmiş olmalı. ABD’li uzmanların da söylediği gibi Başbakan, ABD Başkanı Obama’nın ilk dış siyaset hatası olduğu ortaya çıkmış oldu.
Peki, ABD Başbakan’ı niçin Eş Başkanlıktan almış olabilir? Bunun başlıca iki ana sebebi var. Birincisi Başbakan’ın Suriye politikasında çuvalladığıdır. ABD, Suriye politikasında ülkemize fazlasıyla güven duymuştu. Hatta Obama ABD Başkanı seçildikten sonra ilk dış gezisini bile ülkemize yapmıştı. O zamanlar her şey güllük gülistanlıktı. Topkapı Sarayında gezilirken kedi bile sevildi. O tarihlerde Başbakan Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanıydı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ’da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a bayrak açan muhaliflerin komutanıydı. Suriye ordusuna iç müdahalenin başlamasından itibaren Ahmet Davutoğlu sürekli Beşar Esad’ın devrileceği yönünde tarihler verdi. Ancak Davutoğlu’nun verdiği tarihlerin hiç biri tutmadı. İç müdahalenin başlangıcından itibaren Esad güçlü bir direniş sergiledi. Suriye’nin düşmanlarına aman vermedi. Muhaliflerin elinde bulunan yerleri tek tek geri almaya başlayınca dönemin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Davutoğlu’nun elinden Suriye Muhaliflerinin Komutanlığı geri aldı. Bu duruma rağmen yine de Ülkemiz Büyük Ortadoğu Projesinden dışlanmamıştı, ancak muhaliflerin merkezi ülkemizden Katar’a alındı. Ahmet Davutoğlu’na da buradaki toplantılara katılmasına müsaade edildi. Ancak Suriye’nin şekillenmesindeki aktif görevimiz de bu şekilde sona ermiş oldu.
Büyük Ortadoğu Projesinden dışlanmamızın ikinci sebebi ise birinci Arap Baharlarına ayak uyduramayan liderlerin görevden alınması ile ilgilidir. ABD ve onun müttefikleri yaşanmakta olan Arap Baharlarında siyasal İslamcılara geçit vermek istememeleridir. Mısır’da bu durum baş gösterince derhal tedbir almak gereğini hissettiler. Öncelikle Mursi, ordu tarafından uyarıldı. Ancak Mursi, yaklaşmakta olan tehlikeyi göremedi. Bu durumdan MİT yoluyla Mursi’ye ‘’direnme’’ aklı veren siyasi iktidarın da büyük sorumluluğu vardır. Siyasi İktidar ABD’nin yaptığı bu hamleyi kabullenemedi. Daha doğrusu Başbakan, Ortadoğu’da ülkelerinin rejimlerinin siyasal İslam’dan uzaklaştırılma politikasını asla kabullenemedi. Ancak ABD başta olmak üzere İsrail dâhil diğer müttefik ülkeler bu konuda taviz vermedi. ABD, Ortadoğu ülkelerinin siyasal İslam rejimi ile yönetilmelerinin gelecekte kukla devletleri olan İsrail için tehlike oluşturduğunu geç de olsa anladı. Bu konuda Mısır ile ilk adım da atılmış oldu. İşte bu durum Büyük Ortadoğu Projesi Politikasından dışlanmamıza neden oldu. ABD bu durumu her ne kadar hissettirmese de gerçek apaçık ortada görünüyor. Yoksa insana,’’ hem Büyük Ortadoğu projesi Eş Başkanı olacaksın hem de Mursi’nin devrilmesi göz yumacaksın’’ diye sorarlar.
Büyük Ortadoğu Projesinde sıra halen her ne kadar Suriye’de ise de Tunus’ta devreye girmiş bulunmaktadır. Tunus’ta Gannuşi’de Mursi’nin yolundan gidince hedef tahtasına oturdu. Daha yeni muhalefetin liderinin öldürülmesi bardağı taşıran son damla oldu. Halk Mısır’da olduğu gibi meydanlara dökülmüş durumda. Gannuşi ise içinde bulunduğu çıkmazdan sanki muhalefet ile birlikte hareket ediyormuş izlenimi yaratarak durumu idare etmeye çalışıyor. Yani zaman kazanmaya çalışıyor. Ancak Tunus’ta halkın tepkisi devam ettiği sürece Gannuşi’nin durumu da Mursi’den pek farklı olacağa benzemiyor. 04.09.2013
SAİT BALCI
