NASIL BİR CUMHURBAŞKANI ADAYI VE CHP’NİN SEÇİM KAYBETME ALIŞKANLIĞI
Ekonomik göstergeler ve ülkenin iç ve dış siyaset alanında geldiği son durum bir iktidar değişimini kaçınılmaz kılıyor. Bu noktada önemli olan ise bu değişimin nasıl olacağıdır. Daha açık bir anlatımla Millet İttifakının Cumhurbaşkanı Adayının kim olacağıdır. Olası bir iktidar değişimi bu denklem üzerine kuruludur. Eğer denklem geçmiş dönemlerde olduğu gibi yine iyi kurulamaz ise AKP dibe vurduğu bir dönemde iktidarını yine devam ettirir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da yine seçilebilir.
Bugün muhalefet cephesinde öteden beri ‘’Erdoğan gitsin de kim gelirse gelsin’’ anlayışı egemendir. Bu anlayış doğru bir yaklaşım değildir. Memleketimizde elbette bir iktidar değişimine bugün daha fazla ihtiyaç vardır. Ancak bu yaklaşımın bir kriteri olmalıdır. Bu kriterlerin en önemli olanlarını şöyle sıralayabiliriz.
1. Küresel çevreler ile gizli bir anlaşması olmayan bir Cumhurbaşkanı adayı
2. Lozan Barış Anlaşması ile sınırları çizilmiş vatan topraklarının kırmızıçizgilerini önemseyen bir Cumhurbaşkanı adayı
3. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu laik Cumhuriyet ile bir sorunu olmayan Cumhurbaşkanı adayı
4. Demokrasi ve insan haklarını özümseyen bir Cumhurbaşkanı adayı
5. Hukukun evrensel kurallarını içselleştiren bir Cumhurbaşkanı adayı
6. Parlamenter sisteme dayalı halk iktidarını benimseyen bir Cumhurbaşkanı adayı
7. Kadın hakları ve çocuk istismarları konusunda duyarlı bir Cumhurbaşkanı adayı
Her şeyden evvel aday gösterilecek Cumhurbaşkanı adayının toplum nezdinde de bir karşılığı olmalıdır. Yoksa AKP iktidarının güç kaybettiği gerçeği ile yola çıkılarak dayatma ile Cumhurbaşkanı adayı gösterilirse AKP küllerinden yeniden doğup seçimi kazanabilir. Bunun göstergesini 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde görmüştük. Tarih yine tekerrür edebilir.
7 HAZİRAN VE 1 KASIM MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİM SONUÇLARI
SİYASİ PARTİLER | 7 HAZİRAN 2015 GENEL SEÇİM SONUÇLARI | 1 KASIM 2015 GENEL SEÇİM SONUÇLARI | DEĞİŞİM ORANLARI |
AKP | % 40.90 | % 49.50 | 8.60 + |
CHP | % 25.00 | % 25.30 | 0.30 + |
MHP | % 16.30 | % 11.90 | 4.40 – |
HDP | % 13.10 | % 10.80 | 2.30 – |
SP* | % 2.10 | % 0.70 | 1.40 – |
*SP 7 Haziran seçimlerine BBP ile girmişti.
AKP 7 Haziran 2015 Milletvekilliği Genel Seçimlerinde % 40.90 oranında oy alırken 1 Kasım seçimlerinde oy oranını % 49,50’ye yükseltmişti. CHP ise % 25 olan oy oranını komik bir oranla % 25,30’za yükseltebilmişti. Ülke tarihinde böyle bir hezimet yoktur. İktidar partisinin oy kaybettiği bir dönemde ana muhalefet partisinin oyunu ancak % 0,30’za yükselten bir ana muhalefet partisi yoktur. Böyle bir yenilgi yoktur. Bu hezimet halen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu’na aittir.
Kılıçdaroğlu 22.05.2010 tarihinde Deniz Baykal’ın bir kaset skandalı ile istifa etmesinden sonra partinin aday göstermesi ile Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı seçilmişti. Kılıçdaroğlu 2010 yılından bu yana 12.06.2011, 07.06. 2015, 01.11. 2015, 24.06.2018 olmak üzere 4 defa Milletvekili Genel seçimi kaybetti. Yine Kılıçdaroğlu 10.08.2014 ve 24.06.2018 yıllarında yapılan 2 Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetti. Kılıçdaroğlu yine 12.09.2010 ve 16.04.2017 olmak üzere 2 defa da Halk Oylaması seçimini kaybetti. Şu ana dek Kılıçdaroğlu’nun 11 yıldır kazandığı bir genel seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Halk Oylaması seçimi yoktur. Bu sebeple Kılıçdaroğlu’nun dayatma ile Cumhurbaşkanı adayı gösterme lüksü yoktur. Her şeyden önemlisi ülkenin bir seçim daha kaybetme durumu hiç yoktur.
Nasıl bir Cumhurbaşkanı adayı derken ‘’Erdoğan gitsin de kim gelirse gelsin’’ anlayışının doğru bir yaklaşım olmadığını söylemiştim. Eğer AKP politikalarının aynısını uygulayacak bir aday Cumhurbaşkanı seçilecek olursa bu iktidarın AKP iktidarından hiçbir farkı olmaz. Bu durumda ülkede bir değişim gerçekleşmiş sayılmaz. Dolayısıyla AKP’nin iktidar anlayışı muhalefet içinde devam etmiş olur. Bu durumda ülke saplanmış olduğu bataklıktan kurtulamamış olur.
Bugün ülkenin geldiği duruma muhalefet cephesinden baktığımız zaman, iktidar partisine ve bu iktidara oy veren seçmenlere ülkeyi getirdikleri durumdan dolayı tepki gösteriyoruz. Bu tepki doğru bir tepkidir ancak benzer bir tepki muhalefet partisinin yönetim kadrolarına ne yazık ki gösterilmiyor. Onların her verdikleri kararın doğru olduğu düşünülüyor. Oysaki 11 yıldır seçim kaybeden siyasi parti Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nden başkası değildir. Bu sebeple Cumhuriyet Halk Partisi’nin aldığı her karar doğru olarak kabul edilmemeli ve muhakkak suretle sorgulanmalıdır. Çünkü sorgulamanın olmadığı yerde yanlışlık meydana gelir. Keza Cumhuriyet Halk Partisi’ni bugün yönetenlerin almış oldukları kararlar doğru olsaydı en azından bir defa da olsa iktidara gelirdi. Öte yandan yapılan yanlışlıklar yeni bir iktidar kaybına neden olabileceği gibi aynı zamanda ülkenin daha da fazla bataklığa saplanmasına neden olur.
Günümüzde yer alan sorunlardan en önemlisi AKP üyeleri ve bu partiye oy veren seçmenlerin sorgulama yapmamalarıdır. Aynı sorun Cumhuriyet Halk Partisi’nin üyeleri ve bu partiye oy veren seçmen kitlesinde de var. Yoksa Cumhuriyet düşmanı Ekmelettin İhsanoğlu’na sırf Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı diye oy vermezlerdi. Bu sorgulama eksikliği halen daha devam ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve yönetim kadrosunun aldığı yanlış kararlar parti içinde tartışılmıyor. Alınan kararlar sorgulanmadan benimseniyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidara gelemeyişinin önündeki en büyük engellerden birisi de maalesef bu anlayıştır.
Bugüne kadar alınan seçim yenilgileri samimiyetle masaya yatırılabilmiş olsaydı Cumhuriyet Halk Partisi bugün iktidarda olurdu. Ancak AKP’li üyeler ve bu partiye oy veren seçmelerdeki anlayışın bir benzeri Cumhuriyet Halk Partisi’nin üyelerinde ve oy veren seçmen kitlesinde olduğu için yapılan yanlışlar düzeltilemiyor ve iktidara gelinemiyor. AKP’ye oy veren seçmen kitlesi sorgulama yapmıyor ancak bu partinin yönetim kadrosu yapmış olduğu hamlelerle iktidarı devam ettirebiliyorlar. Peki, Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönetim kadroları aynı başarıyı gösterebiliyor mu? Sırası gelmişken bir tespit yapayım. Aziz Nesin Türk halkının % 60’ı aptaldır demişti. Şimdi yanıtlanması gereken soru şudur? AKP bu halktan oy alarak iktidara gelirken aynı halkın oyunu Cumhuriyet Halk Partisi’nin neden alamadığıdır.
Parti içindeki yanlışları masaya yatırmazsanız, her seçim sonunda gerçekçi bir özeleştiri yapmazsanız bir sonraki seçimi kazanamazsınız. Yönetim kadrolarını başta genel başkan olmak üzere değiştirmezseniz bir sonraki seçimi kazanamazsınız. Çünkü seçim kaybeden bir irade aldığı seçim sonucunu içselleştirir. Daha sonraki dönemlerde alınan seçim yenilgisi sonucunu normal görmeye başlar. Yenilmeyi normal gören bir iradenin seçim kazanma iddiası da olamaz. Böyle durumlarda seçim kaybeden bir irade bir sonraki seçimlere seçim kazanma iddiası yerine iktidar partisine oy kaybettirme iddiası ile girer. Bu yöntem yıpranan iktidar partisine oy kaybettirir ancak seçimden birinci parti olarak çıkamayan muhalefet partisine iktidarın yolunu açmaz. Cumhuriyet Halk Partisi bugüne değin bu hatalar ile yönetildi. Seçim kaybeden genel başkanın yerine sanki suçlu salt MYK üyeleriymiş gibi bu üyeler değiştirildi. Ancak hiçbir zaman genel başkan değişikliği sağlanmadı. Bir değişim yönetim kadrosunun tamamı genel başkan da dâhil olmak üzere yapılmadı. Genel Başkan hiç suçlu değilmiş gibi koltuğunda oturmaya devam etti. Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidara gelemeyişinin önünde bulunan engellerden en önemlilerinden birisi de maalesef budur.
Zamanında veya erken yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerinde adayları yine Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu başarısız kadroları belirleyecek. Cumhuriyet Halk Partisi’nin üyelerine kimse bir soru sormayacak. Eğer Milletvekilliği adaylığı ön seçim ile belirlenecek ise önceden seçilmiş delegeler oy kullanacak. Ancak Cumhuriyet Halk Partisi’nin üyelerinin hiçbir söz hakkı olmayacak. Yapılacak seçimlerde bu üyelerin çalışması istenecek. Sandık başlarında bu üyeler görev yapacak. Ancak hiçbir şekilde bu üyelerin fikri alınmayacak. Yani birileri Cumhuriyet Halk Partisi sayesinde milletvekili olacak, Parti Meclisi üyesi olacak, MYK Üyesi olacak, Belediye Başkanı olacak, Belediye Meclisi Üyesi olacak ama Cumhuriyet Halk Partisi’nden herhangi bir beklentisi olmaksızın ülkesinin selameti için varını yoğunu ortaya koyan bu üyelerin Cumhurbaşkanı adayı ve milletvekili adayları konusunda hiçbir söz hakları olmayacak.
Cumhuriyet Halk Partisi üyelerinin Cumhurbaşkanı adayı ve milletvekili adayları konusunda söz sahibi olabilmiş olsalardı Cumhurbaşkanı adayı konusunda kafalarda herhangi bir soru kalmazdı. Cumhurbaşkanı adayını belirleyen üye daha canla başla çalışır. Adayını belirleyen, benimseyen üye sandıklara da sahip çıkar. Hatta böyle durumlarda seçimlere katılım oranı da artar. Seçime katılma oranının yüksek olması muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının seçilme olasılığını da yükseltir.
Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yoktur. 31.03.2019 yerel seçimlerinde seçmenler Cumhurbaşkanı adayı konusunda bir fikir verdi. Cumhurbaşkanı seçimini kazanacak adayın muhalefet partilerinin tamamından oy almasının zorunlu olduğu bir yerde aynı zamanda iktidar partisinden de oy alması gerekiyor. Yoksa salt muhalefet partilerinin oyları Cumhurbaşkanının seçilmesine yetmiyor. Bu sebeple Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıprandığı savı ile hareket edilerek Cumhurbaşkanı adayını Kemal Kılıçdaroğlu yine Ekmelettin İhsanoğlu’nu Devlet Bahçeli ile birlikte belirlediği gibi kendi kafasına göre belirler ise Cumhurbaşkanlığı seçimi kaybedilir. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan yerel seçimlerde yapmış olduğu hataları Cumhurbaşkanı seçimlerinde tekrarlamayacak. Bunu bilmek için âlim filan olmaya da gerek yoktur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim kazanmasının altında ülkenin insanlarını kutuplaştırma stratejisi yatıyor. Bu strateji güçlünün seçim kazanmasına olanak sağlıyor. Bu stratejiyi delen, rakip partinin seçmenlerinden de oy alan aday Cumhurbaşkanı seçilir. 29.11.2021