ERDOĞAN’IN SURİYE POLİTİKASI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye politikası tam anlamıyla çöktü dersem sanırım yanılmış sayılmam. Erdoğan’ın politikası zaten baştan sakattı. Çünkü ABD ve onunla birlikte hareket eden emperyalist devletler ile iş tutulmazdı. Onlar bugün böyle derlerdi, yarın da başka derlerdi. Erdoğan sandı ki, Obama Suriye politikasında arkasında duracak. Esat’a kara harekâtı yapalım dedi mi, Obama ‘’hay, hay’’ diyecek. Suriye sınırları içinde Irak’ta olduğu gibi güvenli bölge oluşturalım dedi mi, Obama yine ‘’olur’’ diyecek. Erdoğan bugünlerde sürekli aldatıldım diyor ya, evet doğru. Erdoğan Suriye politikasında da aldatıldı. Hem de bir zamanlar Büyük Ortadoğu Eş Bakanıyım diye hava attığı politikalarla aldatıldı. Aldatan da Büyük Ortadoğu Projesinin Büyük Eş Bakanı. İnsan aldanır ama en azından ortak olduğu bir projeden dolayı aldanmaz. Ne yazık ki Erdoğan aldatıldığını şimdilerde anlamaya başladı. Ama iş işten çoktan geçti. Bu durumda Erdoğan’a ‘’Günaydın ‘’ dememiz gerekiyor.
Erdoğan’ın Suriye politikasında bocalamasının arkasında Obama’nın Büyük Ortadoğu Politikası kapsamında bugünlere dek sürdüre geldiği ‘’Büyük Kürdistan’’ projesi vardı. Bu projeyi Erdoğan’ın bilmemesi ise mümkün değil. Ancak Erdoğan bu projenin hayata geçiş evrelerinde Suriye’de Sünni bir devlet hayal etmişti. Esat devrilecek ve yerine Suriye’de bulunan terörist gruplardan oluşacak bir devlet kurulacaktı. Bu devletin adı da ( IŞİD ) Irak İslam Şam Devleti olacaktı. Böylelikle Erdoğan’a göre hem Esat devrilmiş olacaktı, hem de yeni bir devletin temeli atılmış olacaktı. Diğer yandan da Suriye petrollerinde söz sahibi olacaktı. Sonrasın da Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Büyük Kürdistan kurulabilirdi. Ancak olaylar hiç de Erdoğan sandığı gibi gelişmedi. Suriye’de Esat devrilmediği gibi, Suriye petrolleri konusunda söz sahibi olmamız da şimdilik mümkün görünmüyor. Zaten Obama ‘’Eğit Donat’’ projesinin çökmesinden sonra kısa vade de Esat ile uğraşmaktan vazgeçmişti. Obama şimdi bütün enerjisini IŞİD’ ile mücadele kapsamında Büyük Kürdistan’ın Suriye ayağını oluşturmaya yöneltti. Bu kapsamda da IŞİD ile mücadele de kullandığı Suriye’deki teröristleri PYD’nin YPG güçleri ile birleştirme kararı aldı. Böylelikle Erdoğan’ın Sünni bir devlet kurma hayali de çökmüş oldu. Bugüne kadar IŞİD’e vermiş olduğu destek de yabana gitmiş oldu. Çünkü ABD hiçbir zaman IŞİD’in devlet kurmasına yeşil ışık yakmamıştı. IŞİD, ABD için Suriye’de Kürt koridoru açılması için kullanılacak bir örgüt olmaktan ibaretti.
ABD şimdi de Suriye’de Rus uçaklarının teröristleri bombalamaya başlamasından sonra PYD’ye silah göndermeye başladı. Bu açıklamayı da ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Peter Cook yaptı. Erdoğan’da sanki olup bitenlerden hiç haberi yokmuş gibi ABD’nin Ankara Büyükelçiliğine PYD’ye giden silahlardan duyduğu rahatsızlığı iletti. ABD hal böyle olunca bölge hassasiyetlerini göz önüne alarak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby tarafından bir açıklama daha yaptırarak silahların Suriye teröristlerine gönderildiğini belirttiler. PYD Eş Başkanı Salim Müslim ise ABD’yi yalanlayarak silahların kendilerine geldiğini ve silah yardımların devam edeceğini açıkladı. Bu durumda kime inanacaksınız? ABD’ye mi, yoksa Salim Müslim’e mi? ABD her ne kadar Erdoğan’ın istediği açıklamayı yapmış olsa da, sonuçta ne yapmak istediğini dünya alem biliyor. Göndermiş olduğu silahları Özgür Suriye Ordusu’na gönderdim dese ne olur, göndermedim dese ne olur? Sonuçta ben bu silahların kime gittiğine bakarım. Silahlar PYD’ye gitti mi kardeşim? Gitti. ABD, PYD ile Suriye teröristlerini birleştirdi mi? Birleştirdi. Bu durumda ABD’nin PYD’ye silah göndermesini saklamanın kime ne faydası var? Belli ki ABD, Erdoğan’ın büyük bir ihtimalle isteği üzerine sırf karizması çizilmesin diye silahları Suriye’de öteden beri desteklediği teröristlere gönderdiğini söyledi. Ancak bu durum Erdoğan’ın çizilen karizmasını kurtarmaz.
Şimdi buradan asıl meseleye geleceğim. Çünkü Erdoğan’ın karizması asıl bundan sonra daha fazla çizilecek. Neden mi? Açıklayayım. Erdoğan her şeyden önce bir defa Suriye politikasında bölge ülkeleri yerine ABD ile beraber hareket etti. ABD ile beraber Esat’ın devrilmesi için sağdan soldan toplanan teröristleri destekledi. Bu teröristlere sınır kapılarını açtı. Bu teröristlere silah yardımları yaptı. Bu teröristleri hastanelerimizde tedavi etti. Bu teröristler için ülkemiz toprakları içinde eğitim kampları açtı. Neden mi? Baştan da söylediğim gibi Suriye toprakları üzerinde Sünni bir devlet kurmak için. Suriye petrollerinden pay almak için. Peki, şimdi ne oldu? ABD Sünni bir devlet kurulmasına müsaade etti mi? Elbette hayır. ABD bırakın Sünni bir devlet kurulmasına müsaade etmeyi, Sünni devlet kuracak olan IŞİD’i Suriye topraklarında Kürt koridorunun açılması için kullandı ve kullanmaya devam ediyor. ABD zaten sırf bu yüzden Erdoğan’ın Suriye sınırında güvenli bir bölge kurma isteğini geri çevirmişti.
ABD şimdi de Erdoğan’ın ‘’PKK nasıl terörist ise PYD’de öyle teröristtir’’ dediği PYD ile açıktan işbirliğini, Özgür Suriye Ordusu adını verdiği teröristler ile birleştirerek ilan etmiş oldu. Peki, bu durumda Erdoğan’ın durumu ne oldu? Şimdi Erdoğan, Süleyman Demirel gibi ‘’Dün dündür, bugün bugündür’’ diyerek PYD ile işbirliğine mi girecek, yoksa bugüne kadar çizdiği politikadan vazgeçip bölge ülkeleri ile güç birliğine mi girecek? Sizce Erdoğan hangi yolu seçer? Aslında aklın yolu birdir. Böyle bir durumda Erdoğan’ın yapması gereken hamle, bölge ülkeleri ile güç birliği yapmaktır. Rusya, Çin, İran ile ortak hareket etmesidir. Suriye politikasını revize etmesidir. Ancak görünen o ki, Erdoğan böyle bir politika değişikliğine asla gitmez. Ülkesinin ahde vefası için bile gitmez. Çünkü göbekten ABD’ye bağlıdır. Onun sözünden asla çıkamaz. Bu durumda olacağı ben size söyleyeyim. Erdoğan, ABD ile birlikte destekledikleri teröristleri PYD ile birleştirilmemiş gibi görmeye devam edecek. Bundan böyle Suriye politikasında dün PKK ile eş gördüğü PYD ile aynı saflarda yer alacak. Tıpkı dün olduğu gibi bugün de ABD’nin her istediği hamleyi yerine getirmeye devam edecek. 18.10.2015
