Makaleler

GENEL SEÇİM ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME VE YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE TEZLER

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinden sonra yine bir seçim atmosferine girmiş bulunmaktayız. Siyasi partiler bu defa yerel seçimler için yarışacaklar. Böylelikle siyasi atmosfer kaldığı yerden devam etmiş olacak.

14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili genel seçimlerine ekonominin deyim yerindeyse çöktüğü bir atmosferde girmiştik. Keza bu seçimler öncesinde 06.02.2023 tarihinde Kahramanmaraş’ta birincisi 7,7, ikincisi 7,6 şiddetinde depremler meydana gelmişti. Bu depremler Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis ve Malatya’da büyük yıkıma neden olmuş ve yüzlerce yurttaşımızı kaybetmiştik. Ve bu depreme devleti yöneten siyasi iktidarın geç müdahalesi ve arama çalışmalarında yetersizliği damga vurmuştu.

14 Mayıs seçimlerine hangi yönden bakarsanız bakın bu seçim siyasi iktidar açısından tam bir hezimetle sonuçlanması bekleniyordu. Ancak öyle olmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimi birinci turda kazanamadı ama tekrarlanan ikinci turda kazandı. Keza milletvekili seçimleri de Cumhur İttifakı kazandı. Bu seçimden çıkarılması gereken en önemli sonuç ise AKP’nin oy kaybetmesine rağmen yine de en çok oy alan siyasi parti olmasıdır. Normal şartlarda iktidar partisinin oy kaybettiği bir seçimde muhalefetin oylarını artırtırmış olması gerekirdi. Daha açık bir ifade ile muhalefet partisi en çok oyu alan siyasi parti olması gerekirdi. Ancak her zaman olduğu gibi yine iktidar partisinin oy kaybetmeye devam etmesine rağmen muhalefet partisi yine yerinde saymaya devam etti. Bu durum Cumhuriyet Halk Partisi açısından kaybetmenin ötesinde siyasi bir hezeyandır.

14 Mayıs Seçimlerinin Kaybedilmesinin Sorumlusu Kılıçdaroğlu’dur
Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu seçimi kaybetmesinin baş sorumlusu ise hiç kuşkusuz eski genel başkan Kılıçdaroğlu’dur. Çünkü Kılıçdaroğlu yapılan seçim anketlerinde Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’nun oyunun Erdoğan’ın üzerinde olduğunu bile bile Cumhurbaşkanı adayı oldu. Aynı zamanda da kendisinin oyunun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın altında olduğunu bile bile aday oldu. Bu durum aslında kendi ayağına kurşun sıkmaktan başka bir şey değildi. Kılıçdaroğlu genel başkan seçilmesinden bu yana partiyi hep kişisel hırsları ile yönetti. Bundan önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kazanamayacağını net olarak gördüğü için aday olmamıştı. Kılıçdaroğlu bu sefer toplumun çöken ekonominin altında kalması ve deprem yaralarının zamanında sarılamamasını kendi lehine düşündü. Ancak ortada bir gerçek vardı ve bu gerçek Kılıçdaroğlu’nun toplum nazarındaki karşılığı Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş kadar olmamasıydı.

Kılıçdaroğlu her şeyden öte aday olabilmek için kurmuş olduğu 6’lı masayı kullandı. 6’lı masanın Deva, Gelecek ve Saadet Partisi’ne bol keseden milletvekili kontenjanı vererek onların kendi adaylığına itiraz etmemelerini sağladı. Demokrat Partisi’nden fazla bir talep gelmemiş olacak ki bu partiye sınırlı bir kontenjan verdi. Altılı masadan adaylığına itiraz eden tek bir kişi vardı, o da İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’di. Kılıçdaroğlu adaylığına Meral Akşener’in dışında itiraz eden olmadığı için güle oynaya aday olmuştu. Kılıçdaroğlu hem Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı hem altılı masanın lideri hem de Cumhurbaşkanı adayıydı. Kılıçdaroğlu’nun gerek adaylık gerekse propaganda sürecinde tek karar merci kendisiydi. Dolayısıyla propaganda sürecini muhalefet açısından hiçbir eleştiri ve engelleme ile karşılaşmadan yürüttü. Bu sebeple ortada bir yenilgi varsa ki var, bunun tek sorumlusu Kılıçdaroğlu’dur. Bir taraftan iktidarın güç kaybettiği bir ortamda ve diğer taraftan da muhalefet cephesinin top yekün oy verdiği bir seçim kazanılamıyorsa suç seçmende değildir. Sandığa gitmeyen seçmen ikna edilemiyorsa suç seçmende değildir. Ortada bir suç varsa ki var, o suç Kılıçdaroğlu’nundur. Sonuçta her şeye kim karar veriyorsa tüm sorumluluk da ona aittir. Kılıçdaroğlu seçimi kazansaydı bu başarı ona ait olacaktı. Dolayısıyla kaybedilen seçimin sorumluluğu Kılıçdaroğlu’na aittir. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimleri işte böyle bir atmosferde kaybedildi.

İşte şimdi yine bir seçim atmosferine girmek üzereyiz. Bu sefer 31 Mart 2023 tarihinde yerel seçimler var. Muhalefet bu seçime tam olarak olmasa da kısmen yenilenerek girecek. Cumhuriyet Halk Partisi’nin başında bu sefer Özgür Özel ve ekibi var. Yeni bir soluk, yeni bir heyecan var. Ancak öte yandan da olumsuz bir hava atmosferi yine var.

Meral Akşener Merkez Sağ Parti Kimliğine Oynuyor
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine gönülsüz olsa da altılı masaya sonradan dönen Meral Akşener bu sefer ittifak yapmamakta kararlı görünüyor. Meral Akşener isteseydi genel idare kurulunda ittifakı sağlayabilirdi. Yoksa Meral Akşener’in çabasına rağmen genel idare kurulu aksi yönde karar almış olamaz. Esasen böyle bir durum olsaydı Meral Akşener’in liderliği sorgulanırdı. Ancak ortada böyle bir durum yok. Meral Akşener, Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki genel başkan değişimine rağmen ittifak kapısını kapatmış ise bu durumdan sorunun salt Kılıçdaroğlu’ndan kaynaklanmadığı anlaşılıyor. Meral Akşener’e göre Kılıçdaroğlu elbette sorundu ancak Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu’na rağmen aday olmak istememeleri Meral Akşener üzerinde derin iz bırakmış görünüyor. Öte yandan Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu ’da Kılıçdaroğlu’na rağmen Cumhurbaşkanı adayı olamazlardı. Böyle de bir gerçek var.

Meral Akşener’in ittifaka kapıyı kapatmasının diğer bir nedeni de Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuyruğundan çıkıp sağda merkez bir partiye dönüşme çabasıdır. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan sonrası AKP’nin oyları merkez bir sağ partiye yönelecektir. Dolayısıyla Meral Akşener bu stratejiye göre hareket ediyor. Bu sebeple hür ve müstakil bir şekilde yerel seçimlere hazırlanıyor. Yerel seçimlerde kayda değer bir oy alamasa da yoluna böyle devam edecek. Bu durumu TBMM Grup Başkanvekili Musavvat Dervişoğlu’nda teyit etti. Ancak Meral Akşener’in hesaplamadığı bir gerçek var, o da İyi Parti’ye MHP kökenli partililer etkin olduğu sürece İyi Parti merkez sağ bir partiye dönüşemez.

Cumhur İttifakı Muhalefetin Dağınıklığından Yararlanmak istiyor
Öte yandan Cumhur İttifakı ise yerel seçimlere muhalefet partilerinin dağınıklığı avantajı ile hazırlanıyor. Büyük şehirlerde ortak adaylar çıkaracaklar. Ancak bugüne kadar özellikle Ankara ve İstanbul için kazanacak aday çıkarma konusunda zorlandıkları görülüyor. Bu iki il için bir önceki yerel seçimlerde millet ittifakı kazanacak aday çıkarmakta zorlanıyordu. Şimdi ise Cumhur ittifakı kazanacak aday konusunda zorlanıyor. Ancak öte yandan da İstanbul ve Ankara’yı yeniden kazanmak istiyorlar. Bunun için ellerinden geleni yapacaklar.

Cumhur İttifakı İstanbul ve Ankara’yı Kazanmak İçin Her Şeyi Yapacak
Cumhur İttifakı Ankara ile İstanbul’u kazanmak için varlarını yoklarını ortaya kayacaklar. Bu amaç doğrultusunda Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’nun adaylıklarını önlemeye yönelik girişmeleri son derece muhtemeldir. Ekrem İmamoğlu hakkında zaten hale hazırda bir dava dosyası var. Şimdi de Mansur Yavaş hakkında da bir dava dosyası oluşturma çabası içine girdiler. TOGO kuleleri davasında kesinleşen takipsizlik kararını kaldırma peşindeler. Eğer bu yöndeki girişimlerinde samimi iseler bu dava dosyası yeniden açılabilir. Böylelikle Mansur Yavaş hakkında da yürürlüğe giren bir dava dosyası olmuş olacak.

İktidar partisi İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarını bu dava dosyaları ile kanımca aday olmamaya zorlamak istiyorlar. Hatta adaylık başvuruları kabul edilmeyebilir. Hak hukuk ne kadar varsa onlara da o kadar var. İkinci bir ihtimal seçimlere girmelerini engellemezler ise bir başka planları olabilir. Seçimi kazanmaları halinde ve seçim sonuçları arasındaki fark çok değilse her zaman olduğu gibi yine seçime mundar bulaşmış olabilir. Seçim tekrarlanabilir.

Cumhur İttifakının bir başka seçeneği ise Cumhuriyet Halk Partisi’nin İstanbul ile Ankara’yı kazanması halinde dava dosyaları gerekçe gösterilerek seçilen başkanları görevden alma olasılığıdır. Yerlerine kayyum atanabilir. Bu seçeneklerin tamamının masada olduğu kanaatindeyim. Çünkü bu iki ili kaybetmek onlara çok zor gelmişti. Ankara’yı kaybetmelerine çok üzülmediler ama İstanbul’u kaybetmek çok zor geldi. Bu sebeple bu iki il için ellerinden geleni yapacaklar.

İttifak Tabanda Gerçekleşebilir
İyi Parti her ne kadar Cumhuriyet Halk Partisi’nin ittifak önerisini reddetmiş olsa da bu ittifakın tabanda gerçekleşme olasılığı hayli yüksektir. Diğer taraftan Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul ve Ankara ittifakını hayata geçirme olasılığı son derece muhtemeldir. Cumhur İttifakı’nın çekindiği konu da zaten budur. Bu sebeple büyükşehir belediye başkan adayların ortak aday üzerine kuruyorlar. Meral Akşener’in Cumhuriyet Halk Partisi’ne kapıları kapatmış olmasından son derece memnunlar ama öte yandan da tedirginler. Bu sebeple tedbiri elden bırakmak istemiyorlar. 12.12.2023

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title