DEVLET TARİKAT VE CEMAATLARE BIRAKILAMAZ
Devleti yönetirken, bilim insanlarından yararlanabilirsiniz. Adı herhangi bir şaibeye karışmamış deneyimli bürokrat ve siyasetçilerin fikirlerinden de yararlanabilirsiniz. Onların geçmiş tecrübelerini örnek alabilirsiniz. Sonuçta bir ülkenin gelişmişliği bilim ve teknolojinin takip edilmesinden geçer. Ancak devleti yönetirken tarikat ve cemaatler ile işbirliği yaparsanız yönünüz ileriye değil geriye doğru olur. Hatta devletin kurumlarını olduğu gibi bu yapılara teslim ederseniz devleti tamamen çökertmiş olursunuz. Nitekim bugün geldiğimiz nokta tam da budur.
AKP kurulduğundan bu yana sürekli tarikat ve cemaatler ile iş tuttu. Devletin kurumlarını onlara açtı. Özellik ile 12.09.2010 yılında yapılan ‘’Yetmez ama Evet’’ referandumu cemaatlerin devleti ele geçirmesine sebep oldu. Bu referandum ile yargı olduğu gibi cemaatlerin eline geçti. Hatta o dönemlerde FETÖ elebaşısı Fethullah Gülen yapmış olduğu bir açıklamada ölülere bile oy kullandırmaktan söz etti. Yani yozlaşmışlık bu kadar ileriye bile gitti.
“İmkân olsa mezardakileri bile kaldırarak referandumda ‘Evet’ oyu kullandırmak lazım. Ben zannediyorum kalkarlar da” [ 1 ]
AKP yargıyı bu referandum ile FETÖ’ye olduğu gibi teslim etti. Sonrası malum. FETÖ yargı ile devletin diğer kılcal damarlarına kadar girdi. Sonrasında ülke yönetiminde söz sahibi olma noktasına geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan 24 Mart 2014 yılında Trabzon’da yaptığı konuşmada bu yapı ile ilgili bir itirafta bulundu.
“Geçenlerde benimle ilgili ‘Bu uzun bize çok hainlik yaptı’ dedi. Nasıl hainlik yaptıysak. 17 üniversite kurmak için geldiler, hepsini onadım. Bu muydu hainlik? Bu ne vicdandır be. Okullar için yer istedi, verdik. Uluslararası camiada davet ettiler, devlet hükümet başkanlarına bunları refere ettik. Olimpiyat dediler, her türlü desteği verdik. Ne nankörlük bu ya? Ne istediniz de vermedik, ne isteniz de alamadınız?” [ 2 ]
Aradan zaman geçti. FETÖ 15Temmuz 2016 tarihinde hükümete karşı darbe girişiminde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan darbe girişimi sonrasında 03.08.2016 tarihinde Olağanüstü Din Şurası’nda yine bir itirafta bulundu.
‘‘Ben de katılmadığım pek çok yönleri olmasına rağmen asgari müştereklerde buluşabildiğimiz zannıyla her kesim gibi bunlara yardımcı oldum. Rabbim de milletim de bizi affetsin” [ 3 ]
Cumhurbaşkanı Erdoğan 24.06.2018 seçimleri öncesinde yine bir TV kanalında FETÖ ile ilgili yeni bir itirafta bulundu.
“FETÖ’nün bizim zamanımızda büyüdüğü şeyini reddetmem. Doğrudur, doğrudur. Aldatıldık” [ 4 ]
FETÖ devleti ele geçirmeye yönelik AKP iktidarına karşı MİT Başkanı Hakan Fidan ve MİT görevlilerini 07.02.2012 yılında ifadeye çağırarak kendini gösterdi. Sonrasında 17 / 25 Aralık 2013’de Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonunu düzenledi. Suriye’ye giden MİT TIR’larına 01.01.2014 ve 19.01.2014 tarihinde iki operasyon düzenledi. 15 Temmuz 2016 tarihinde de darbe girişiminde bulundu.
Tüm bu olanlar gücü eline geçiren bir yapının neler yapabileceğine bize en iyi şekilde gösterdi. Gücü dün FETÖ ele geçirmişti ve devleti tamamen ele geçirmek için bu eylemleri yapmışlardı. O günlerde gücü başka bir tarikat veya Cemaat ele geçirmiş olsaydı onlarda benzer girişimlerde bulunurlardı. Çünkü yasal olmayan bu yapıların tek dertleri devleti ele geçirmek suretiyle öncelikle laik Türkiye Cumhuriyetini yıkmak ve şeriat rejimini getirmektir.
Geldiğimiz nokta itibarıyla Tarikat ve Cemaatler yine kaldıkları yerden amaçlarına ulaşmak için var güçleri ile çalışıyorlar. FETÖ’nün yerini de bugün Menzilciler almış durumdadır. Onlar şu an FETÖ gibi devletin kılcal damarlarına girmekle meşguller. Yarından sonra onların da istedikleri harfi harfine yerine getirilmez ise benzer eylemleri onlar da yapmaya başlayacaklar. Onlar harekete geçmeden evvel devlet harekete geçmelidir. Ancak devleti yönetenler FETÖ’den gerekli dersi çıkaramadıkları için devletin kılcal damarlarından bu tarikat ve cemaatleri temizlemek yerine üstüne üstlük yerleştirmekle meşguller. 28.12.2020
