Academıa

DÜNYA ÇOK KUTUPLULUĞA EVRİLİYOR

Dünya genelinde yaşanan gelişmeler çok kutuplu dünya düzenine doğru yaklaşmakta olduğumuzu gösteriyor. ABD her ne kadar kendi yarattığı yeni dünya düzenini sürdürmeye çalışsa da gerek teknolojik gelişmeler gerekse mali yapı bakımından kendisini yakalayan ülkeleri kontrol altında tutabilmesi artık mümkün görünmüyor. Rusya ile Çin’i kontrol altında tutamadığı sürece de tek kutuplu dünya düzenini koruyamaz. Esasen dünya çok kutupluluğa evriliyor. Bu durum doğal olarak bugüne kadar ABD’nin kontrol altında tuttuğu ülkeleri de etkileyecek.

ABD’nin tek kutuplu dünya düzenini koruyabilmesinin şartlarından birisi Rusya’yı Suriye’den çıkarmasına bağlıdır. Diğer bir şart ise Çin’i Tayvan konusu ile yıpratmak ve bu ülkeyi mali yönden zayıflatmaktır. ABD bu sebeple Çin mallarına yüksek gümrük vergileri uyguluyor. ABD’nin sürdürdüğü bu strateji kasım ayında yapılacak olan başkanlık seçiminde de değişmeyecek. Çünkü Biden ve Trump Çin’i durdurmanın tek yolunun bu ülkenin ekonomisine zarar vermekten geçtiğini düşünüyorlar. Öte yandan da Tayvan’a destek vererek Çin’in bu ülkeyi bünyesine katmasını önlemeye çalışılıyorlar.

Tayvan Çin’in Bir Parçasıdır
Tayvan esasen Çin’in bir parçasıdır. Birleşmiş Milletler Örgütü ve ABD’de bu gerçeği kabul etmişlerdir. Ancak ABD Çin’i çevreleme politikası sebebiyle Tayvan’a destek veriyor. ABD en azından yakın bir süreç içinde Tayvan’ın Çin’in bir parçası olmasını geciktirmeye çalışıyor. Tayvan eğer yakın bir süreçte Çin’e bağlanırsa Çin’i kontrol etmek daha da zorlaşacak. ABD bu sebeple Tayvan’ın Çin ile bütünleşmesini önlemeye çalışıyor. Ancak ortada bir gerçek varsa o da Tayvan’ın bir gün Çin’in bir parçası olacağıdır.

Dünya Çok Kutupluluğa Doğru Gidiyor.
Şurası bir gerçek ki, ABD Rusya’yı Suriye’den çıkaramadığı sürece Ortadoğu’da oyun kurabilmesi mümkün değildir. Rusya’nın Suriye’de olması demek Suriye’nin Irak gibi parçalanamaması demektir. ABD Suriye’yi Irak gibi parçalayamadığı sürece İsrail’in güvenliğini sağlayamaz. Dahası ikinci bir İsrail’i kuramaz. Ancak ABD bu iki hedefe ulaşmak için yoğun çaba sarfediyor. Esasen ABD Ortadoğu’yu kontrol altında tutamadığı sürece hedeflerine ulaşamaz. Dolayısıyla belirlenen hedeflere ulaşamama ABD açısından prestij kaybına yol açacak. Dahası ABD’nin liderliği tartışmalı hale gelecek.

ABD belirlediği hedeflere ulaşabilmesi için şimdiye değin Rusya’yı Suriye’den çıkartmış olması gerekirdi. Rusya’yı Suriye’den çıkartabilmek için Ukrayna’dan da çıkartmış olması gerekirdi. Ancak ABD Rusya’yı ne Suriye’den ne de Ukrayna’dan çıkartabildi. Ukrayna’ya tonlarca silah yardımı yapmasına rağmen çıkartamadı. Keza Avrupalı ülkeler de ABD’nin peşine takılarak Ukrayna’ya ABD kadar olmasa da yoğun silah yardımlarında bulundular. Halen daha silah yardımı yapmaya devam ediyorlar. Ukrayna’ya bir taraftan ABD, diğer taraftan da Avrupalı ülkeler yardım ediyorlar. Bu ülkeler bu anlamda Rusya’ya yaptırım da uyguladılar. Ancak henüz Rusya’ya bir geri adım attırabilmiş değiller.

Biden Kaybederse Avrupalı ülkeler de kaybedecekler
ABD Başkanı Biden Ukrayna’nın Rusya’ya dayanamayacağını aslında biliyor. Ancak öte yandan da kasım ayında yapılacak hayati önemde sayılan başkanlık seçimleri var. Biden seçimler öncesinde Ukrayna’da kaybederse yeniden seçilmesi de zora girecek. Biden bu sebeple Ukrayna’nın Rusya’ya seçimlere kadar dayanmasını istiyor. Bu sebeple silah yardımını devam ettiriyor. Avrupalı ülkeleri de Ukrayna’ya silah yardımı arttırmaya teşvik ediyor. Esasen Biden kaybederse Avrupalı ülkelerde kaybetmiş olacaklar. Çünkü Trump başkan seçilirse Ukrayna’ya yapılmakta olan yardımlara son verecek. Dahası NATO Trump başkan seçilirse yine tartışmalara neden olacak. Çünkü Trump Avrupalı ülkeleri NATO’ya mali katkıları olmadığı için başkan olduğu dönemlerde sürekli eleştirmişti. Trump başkan seçilirse aynı tavrını büyük bir ihtimalle sürdürecektir. Öte yandan Avrupalı ülkeler ise suya sabuna dokunmadan NATO’nun ilk etapta kendilerini korumalarını sonrasında NATO’ya üye olmayan ancak kendilerini batılı ülkelerin yanında hisseden devletleri korunmasını istiyor. Ancak Avrupalı ülkeler bu talepleri isterken NATO’ya mali anlamda katkı koymuyorlar. Trump’ın itiraz ettiği nokta tam da budur.

Ukrayna ABD İçin Kendisini Tehlikeye Attı
Rusya ve Çin ile ABD arasında devam etmekte olan rekabete Ukrayna’nın müdahil olması bu ülkenin geleceğini tehlikeye atmasına neden oldu. Ukrayna ABD’nin yörüngesine girmemiş olsaydı Rusya bugün Ukrayna’ya askerî harekât düzenlemek zorunda kalmayacaktı. Dolayısıyla Ukrayna bugün Belarus gibi komşusu Rusya ile dostane bir şekilde ikili ilişkilerini devam ettiriyor olacaktı. Ancak ABD Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’yi ABD’nin çıkarlarını adına harekât etmesi için koltuğa oturtmuştu. Zelenski bu sebeple bugüne kadar Ukrayna yerine ABD’nin çıkarları adına harekât etti. Rusya ile dostane ilişkiler kurmak yerine ABD’nin isteği doğrultusunda Rusya ile çatışma politikası yürüttü.

NATO Üyesi Olmayan Bir Ülkeyi Topyekûn Savunmaz
Geldiğimiz süreçte Ukrayna Rusya’ya karşı uyguladığı politika ile en çok zararı kendisi gördü. Esasen Ukrayna’nın bir NATO ülkesi olmamasına rağmen NATO ve ABD’nin çıkarları adına Rusya ile çatışmayı göze alması anlaşılabilir bir durum değildir. Bu aşamada Ukrayna vatandaşları açısından yanıtlanacak bir soru varsa o da bugünün şartlarında NATO ülkesi olmayan hangi ülkenin Ukrayna’nın konumunda olmak isteyip istemediğidir. Evet, Ukrayna bugün Rusya’nın askeri müdahalesine maruz kalmıştır. Ancak Ukrayna’nın bu aşamaya nasıl geldiği önemlidir. NATO hiçbir zaman üyesi olmayan bir ülkeyi topyekün savunmaz. İşgal edilen ülke batı yanlısı bir ülke ise kendisini savunması için askeri malzeme verir. Stratejik taktik amaçlı destek verir. İşgalci devlete karşı yaptırım uygular. Ancak NATO hiçbir zaman üyesi olmayan bir ülke için topyekûn mücadele etmez.

Rusya’nın Ukrayna’ya düzenlediği askerî harekât ile ilgili Zelenski açısından da yanıtlanacak bir soru var. Bu soru, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski NATO’nun kendi ülkesini topyekûn desteklemeyeceğini bildiği halde ABD’nin galeyanına gelerek Rusya ile ikili ilişkileri zora sokmuşsa ülkesine ihanet etmiş demektir. Yok eğer NATO’nun konumunu bilmeden Rusya ile olan ilişkilerini zora sokmuşsa o zaman akıl noksanı bir devlet başkanı demektir.

Rusya ABD ile batılı ülkelerin sık sık dile getirdiği gibi genişleme politikası güden bir ülke olmuş olsaydı bugün Belarus’u da işgal ederdi. Ancak Belarus Ukrayna gibi ABD ve batılı ülkelerin yörüngesine girmedi. Belarus komşusu Rusya ile ikili ilişkilerini her geçen gün geliştiren bir ülke oldu. Dolayısıyla Belarus’un vatandaşları bu politikadan dolayı hiçbir şekilde zarar görmediler. Bugün egemen bir devlet olarak yollarına devam ediyorlar. Ancak Ukrayna ABD’nin küresel politikalarına destek vererek kendi vatandaşlarının can güvenliğini tehlikeye attı.

Mesele batılı veya doğulu bir ülke olmak değildir. Önemli olan ülkenin bulunduğu coğrafya üzerinde egemen bir devlet olarak yer alabilmektir. Komşu ülkeler ile ikili ilişkileri geliştiren bir ülke olmaktır. Dış tehditlere karşı komşu ülkeler ile güvenlik antlaşmaları yaparak vatandaşların güvenliğini sağlamaktır. Yoksa emperyalist ülkelerin çıkarları adına harekât etmek hem ülkenin güvenliğini hem de komşu ülkelerin güvenliğini tehlikeye atar Esasen kendi ülkesinin güvenliğini sağlayamayan bir devletin komşu ülkelere de bir faydası olamaz.

Ukrayna bugünün koşullarında uyguladığı dış politika ile ABD için verdiği mücadelenin karşılığını söz konusu bu devletten henüz alabilmiş değil. Dahası ileriki süreçte de alabileceği meçhul. Burada yanıtlanması gereken bir soru daha var. O da toprak kaybı yaşayan bir ülkenin bugüne kadar verdiği mücadelenin karşılığını nasıl alacağıdır. Savaş sonunda olası bir NATO üyeliği kaybedilen toprakları geri alınmasını sağlayacak mıdır? Olası bir Avrupa Birliği üyeliği gelişmesine bir katkı sağlayacak mıdır? Şu an görev süresi dolan Zelenski bu soruların yanıtını Ukrayna halkına vermek zorundadır.

Zelenski Birgün Gerçeklerle Yüzleşecek
Zelenski’nin bilmesi gereken önemli bir konu var. O da NATO’nun hiçbir ülkeyi sonuna kadar desteklemeyeceğidir. NATO’nun her zaman yeni bir stratejisi olur. Yeni stratejiler çıkarlar doğrultusunda belirlenir. Çıkarlar devam ediyorsa destek devam eder. Yok eğer çıkarlar sona ermiş ise destek o andan itibaren biter. Zelenski er ya da geç bu gerçek ile bir gün yüzleşecek.

Ukrayna ABD’ye yaranma adına Rusya ile ikili ilişkileri zora sokmasından dolayı öyle ya da böyle bu süreçten en zararlı çıkan bir ülke olacak. ABD ise bu süreçte Rusya’yı Ukrayna sayesinde ne kadar yıpratabilirse kendisini o kadar karlı sayacak. Rusya’nın gelişmesine ne kadar zarar verebilirse o kadar karlı sayılacak. Esasen tek kutuplu dünyayı ne kadar sürdürebilirse o kadar karlı sayılacak.

Sonuç itibarıyla Ukrayna’nın varlığı tek kutuplu dünyanın devam etmesi amacına hizmet ediyor. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’de ülkesini bu amaç için kullandırıyor. Esasen ABD zaten Zelenski’yi bu amaç için koltuğa oturtmuştu. O da görevini en iyi şekilde yerine getiriyor. Olan ise Ukrayna halkına oluyor. 13.06.2024

https://www.academia.edu/120960364/D%C3%9CNYA_%C3%87OK_KUTUPLULU%C4%9EA_EVR%C4%B0L%C4%B0YOR

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title