Makaleler

SURİYE İLE BARIŞMAK, DİKENLİ YOLDAN GEÇMEYE BENZER

Cumhurbaşkanı Erdoğan Astana Süreci bağlamında Tahran’da, daha sonra da Soçi’de Suriye’ye yapılacak yeni askerî harekât için Vladimir Putin’den olur yanıt almak istemişti. Ancak Putin her iki görüşmede de Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’ı adres olarak göstererek bu istekleri geri çevirdi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in her iki görüşmede de Beşar Esat’ı adres olarak göstermesi son derece doğrudur. Çünkü işgal edilen devlet ülkemiz değil Suriye’dir. Toprak bütünlüğü tehlikede olan öncelikli devlet ülkemiz değil Suriye’dir. Binlerce teröristin kol gezdiği devlet ülkemiz değil Suriye’dir. Büyük Ortadoğu Projesi’nin halen hüküm sürdüğü devlet ülkemiz değil Suriye’dir. Bu sebeplerle Suriye’ye yeni yapılacak askerî harekât Suriye ordusundan kaçan ve eline silah almış muhaliflerin oluşturduğu paralel yapılanmaların yerine meşru Suriye ordusu ile birlikte yapılmalıdır. Çünkü bu yapılanmalar meşru Suriye Devleti’nin parçalanması adına emperyalist ülkeler tarafından yönetiliyor. Dolayısıyla Suriye Ordusu ile yapılacak bir harekât aynı zamanda Beşar Esat’ı tanımak olacaktır. Böylelikle Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’ı tanıyan ülkeler listesine ülkemiz de katılmış olacaktır. Suriye cephesinin güçlenmesi aynı zamanda Büyük Ortadoğu Projesi’ni de sekteye uğratır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yapmış olduğu açıklamalar kuşkusuz yeni bir döneme işaret ediyor ancak bu aşama dikenli bir süreçten geçecek. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan bu aşamaya gelmeden evvel Beşar Esat’ı çok zor durumlarda bıraktı. Erdoğan öncelikle Beşar Esad’dan kabinede ihvancı adaylara yer vermesini istemişti. Ancak bu istek Beşar Esat tarafından uygun görülmeyince Erdoğan hem ABD’nin Suriye’ye yapacağı işgali onaylamış, hem de bu işgal için gerek ülkemizde gerekse Suriye topraklarında Suriye Devleti’ne karşı ayaklanan yapılanmalara destek vermişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan halen İdlib bölgesini ellerinde tutan yapılanmalara destek vermeye devam ediyor. Bu durum bile başlı başına Suriye ile yeniden uzlaşı sürecini etkiliyor. Bir taraftan Suriye Devleti’ni işgal eden yapılanmalara destek verirken diğer taraftan da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’dan ülkesine yeni yapılacak askerî harekât için onay almak kolay olmasa gerek. Yoksa Beşar Esat şu an ülkemiz ile yeni açılacak bir diyalog için her şeyden vazgeçmiş değil. İşgal edilen bir ülkenin devlet başkanı olarak Beşar Esad’ın da öncelikleri var. Dolayısıyla bu durumu görmezden gelerek Beşar Esat ile masaya oturmak kolay değil. Basına yansıyan haberlere göre Beşar Esad’ın öncelikleri şu şekildedir.

1. İdlib’e Suriye yönetiminin kontrolünün geri dönmesi;
2. Reyhanlı-Cilvegözü Sınır Kapısı ile Kesep Gümrüğü’nün de Şam yönetimine devredilmesi;
3. Cilvegözü-Şam arasında ticari koridor;
4. Suriye’nin doğusundaki Deir el-Zor-Haseke ile Halep-Lazkiye hattında M4 adıyla bilinen stratejik ulaşım koridorunda (M4) Şam’ın tam kontrolü,
5. Avrupa ve ABD’nin Esad yönetimini destekleyen bürokrat, iş adamı ve şirketlere dönük yaptırımları konusunda Türkiye’nin destek vermesi.

Beşar Esat açıklamış olduğu bu isteklerde son derece haklıdır. Çünkü Suriye’nin bir bölümü asker kaçakları ile sağdan soldan devşirilen terör gruplarının kontrolü altındayken sağlıklı bir görüşme olması beklenemez. Öncelikle bu bölgelerin terör gruplarından temizlenmesi ve devletin kontrolüne geçmesi gerekir. İkinci olarak ordudan kaçan asker kaçaklarının ve eline silah almış muhaliflerin silahlarını bırakması veya meşru Suriye Ordusu tarafına geçmeleri gerekir. Ancak bu grupların bu aşamadan sonra Suriye Ordusu tarafına geçmesi pek muhtemel görünmüyor. Çünkü bu gruplar bugüne değin Suriye’nin parçalanması ve Devlet Başkanı Beşar Esad’ı iktidardan indirmek için silahlı mücadele yaptılar. Dolayısıyla şimdi Beşar Esad’dan bugüne değin sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmasını beklemek hayalcilik olur. Bu sebeple Suriye ile yeni başlayacak süreç için bu ülkedeki paralel asker yapılanmaların ve terör gruplarının tasfiye edilmesi gerekir.

Şimdi geldiğimiz noktada Beşar Esat Suriye’de konumunu korumaya devam ederken ve aynı zamanda Arap ülkeleri tarafından da yeniden tanınmaya başlamışken kendisine karşı mücadele eden terör gruplarına ve asker kaçaklarına ele geçirdikleri yerleri neden müsaade etsin? Böyle bir mantık yok. Eğer Esat bugün zor durumda olsaydı yeni süreçte bu gruplarla anlaşma yoluna gidebilirdi. Ancak bugün itibarıyla sahada böyle bir durum yok. ABD’nin işgali halen devam ediyor ancak öte yandan da Esat ülkesinin geri kalanını kontrol altında tutuyor. Aynı zamanda Suriye’de yapılan seçimleri de kazanarak meşru bir zeminde devlet başkanlığını yürütüyor. Böyle bir konumda bulunan devlet başkanının elbette öncelikleri olur.

Öte yandan da bu ülkede bulunan terör gruplarına yönelik ülkemizin bir askerî harekât yapma zorunluluğu vardır. Ancak bu askerî harekât bu ülkede bulunan paralel asker yapılanmalarının yerine meşru Suriye Ordusu ile yapılmalıdır. Suriye Devleti’nin onaylamadığı bir askerî harekâtı Rusya ile İran’da onaylamaz. ABD halen hazırda Türk Ordusunun Suriye’ye yapmış olduğu askeri harekatları zaten onaylamıyor. Bunun üzerine Rusya ile İran’ın da onaylamadığı bir askerî harekâtı gerçekleştirmek ülkemizi zor durumda bırakır.

Komşu ülkeler ile ikili ilişkileri düzeltmek ülkemiz adına bir kazanımdır. Libya, İsrail ile ikili ilişkiler normale dönüyor. Keza Arap ülkeleri ile de yeniden diyalog kapıları açıldı. Erdoğan’ın bu anlamda atmakta olduğu adımlar ülkemizin çıkarları açısından elbette önemlidir.

Komşu ve Arap ülkelerle yeni geliştirilmekte olan adımlar bu anlamda önemlidir. Suriye ile yeni başlayan süreç dış yalnızlığı gidermek, ekonomik canlılığı sağlamak adına da önemlidir. Çünkü ülkenin çıkarları her şeyin üzerindedir. Ancak ülkeyi yeniden yaşanabilir bir ülke düzeyine getirmenin bir yolu da komşu ülkeler ile geliştirilecek diyalog sürecidir.

Şu bir gerçek ki, Suriye ile yeni diyalog kapısını açmak, İsrail, Libya ve Arap ülkeleri ile açılan diyalog süreçlerine benzemez. Bu ülkeler ile bozulan ikili ilişkileri her zaman düzeltebilirsiniz. Ancak Suriye ile eski günlere gelinen nokta itibarıyla kolay kolay dönülemez. Suriye ile eski günlere dönmenin tek yolu Beşar Esad’ın öne sürdüğü önceliklerin karşılanmasından geçer.

Öte yandan Suriye ile yeniden barışma girişimleri en çok ABD’yi rahatsız ediyor. Bu sebeple Suriye ile barışma girişiminin önünde bulunan engellerin başında ABD’de vardır. Hatırlanacağı üzere ülkemiz ne zaman Rusya ile diyalog içine girmiş ise ABD hep sabote etti. FETÖ vasıtasıyla Rus uçağını düşürdü, Rusya’nın büyükelçisini suikast ile öldürttü. ABD’nin bu tür girişimlerinin sonu gelmez. Bir bakarsınız Türk Rus ilişkilerini yeniden baltalamak için yeni bir sabotaj düzenleyiverir. Keza TÜSİAD’a mektup yazarak Rus iş adamları ile yapılacak yatırımları tehdit etti. Önümüzdeki süreçte Türk iş adamlarına yeni yaptırımlar uygulayabilir. Ülkemize top yekûn yeni yaptırımlar uygulayabilir. Yeni sabotaj girişimlerinde bulunabilir.

Her şeye rağmen Suriye ile yeniden barışmak, Rusya, İran, Irak ile ikili ilişkileri daha ileri bir seviyeye taşımak ülkemizin çıkarları adına bir kazanım olur. 30.08.2022

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title